Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

Her taşın altından Yunanistan çıkıyor

Tarihî bir husumetle Türkiye''nin karşısında olan, her fırsatı Türkiye''ye karşı kullanan ve Osmanlı''dan bağımsızlığını kazanmasından itibaren sürekli Türkiye aleyhinde genişlemeyi hedefleyen Yunanistan, eylemlerine yenilerini ekleme hazırlığındadır.

Millî güç unsurlarından nüfus, ekonomi, silahlı kuvvetler, teknoloji, coğrafi yapı ve psikolojik güç itibariyle Türkiye''den güçsüz Yunanistan''ın, Türkiye''ye karşı mücadele için arkasını, kendisini şımartan Batı''ya dayadığı malumdur.

Türkiye NATO''ya bedel ödeyerek girerken, NATO, Yunanistan''ı sırf Türkiye''yi dengelemek için örgüte almıştır. Türk subayları, NATO karargâhlarındaki normal çalışmalarının yanında, Yunanistan''ın sürekli olarak Türkiye aleyhindeki girişimlerini kollayıp, etkisizleştirmekle uğraşmaktadır.

Yunanistan AB''ye elini, kolunu sallayarak girerken, AB Türkiye''yi 60 yıldır oyalamaktadır. AB, Kıbrıs''taki fiili durumu hiçe sayarak, Yunanistan''ın ruh ikizi olan GKRY''yi, Kıbrıs''ın bütünü adına birliğe kabul etmiştir. İngiltere''yle olan hanedan akrabalığını da dikkate almakta fayda vardır.

ABD de, yakın zamana kadar Türkiye''yi Yunanistan''la dengelemeye çalışırken, son zamanlarda, Türkiye''nin bölgede etkin olmasını kendi çıkarına görmediği için Yunanistan''ı daha da güçlendirerek Türkiye''yi sıkıştırma çabasındadır.

İşte böyle bir ortamda Yunanistan, arkasındakilere güvenip, uluslararası hukuk ve anlaşmaları dikkate almayarak, doyumsuz ve mesnetsiz bir şekilde Türkiye''yi zora sokma çabalarına devam etmektedir.

Tavizden mutlaka kaçınmalıyız

Türkiye bu şartlara rağmen, uluslararası hukuk ve anlaşmalara saygılı olarak, hak ve çıkarlarını korumaktadır. Ancak Yunanistan, Türkiye''nin girişimlerini, kendi gücüne dayanarak karşı koyamadığı için, ABD''nin Türkiye''yle ilişkilerinin sorunlu olmasını istismar ederek ve AB''nin ekonomik ve politik baskı/yaptırım tehditlerini kullanarak engelleme gayretindedir. Bu konuda daha önce de yaptığı gibi, Türkiye''yle arası iyi olmayan ülkeleri de yanına almaktadır.

Türkiye, AB''den müzakere tarihi alma sürecinde, ''muhtemelen'' Yunanistan''ın vetosuyla karşılaşmama düşüncesiyle, anlaşmalara göre Türkiye''ye ait ada ve adacıkların fiilen işgal edilmesine sessiz kalmıştır. Türkiye''nin bu işgale karşı bir girişimde bulunmaması da anlaşılamamaktadır.

Yunanistan''la istikşafi görüşmelere başlayabilmek için, sismik araştırma gemimizin faaliyetine ara verilmesi de doğru olmamıştır.

Türkiye kesinlikle baskı ve yaptırım tehditlerine karşı taviz vermemelidir. Verilen her taviz, doyumsuz ve şımarık Yunanistan''ı daha fazlasını alma hevesine sokmaktadır.

Yeni girişimler

-Türkiye, AB merkezli PESKO anlaşması çerçevesindeki "Askerî Hareketlilik Projesi"ne katılma isteğini, proje koordinatörü ülkeye bildirmiştir. Ancak Yunanistan''ın GKRY''yle birlikte, Türkiye''nin katılımını bir tür "Truva atı" olarak nitelendirdiği, bu nedenle veto yetkisini kullanacağı ifade edilmektedir.

-Yunanistan savunma bakanının, verdiği demeçlerle, Türkiye''nin S-400''e sahip olmasının, NATO''nun bütünlüğüne tehdit olduğuna ve kendilerine karşı kullanılması ihtimalinin de bulunduğuna ilişkin algı oluşturmaya çalıştığı görülmektedir.

-GKRY''nin ev sahipliğinde Lefkoşe''de, Yunanistan ve Mısır savunma bakanlarıyla yapılan üçlü toplantıda, Doğu Akdeniz''deki barışı, istikrarı ve refahı desteklemek için, savunma ve askerî alanda iş birliğini geliştirme konularında ortak tutum gösterilmesi kararlaştırılmıştır. Rum-Yunan ikilisinin, Mısır''la ilişkilerimizi iyileştirmeye çalıştığımız bir süreçte, bunu bozmayı planladığı anlaşılmaktadır.

***

Yunanistan''ın, başkalarına güvenerek Türkiye''ye karşı her saldırısında hezimete uğramaktan ders almadığı anlaşılmaktadır. Kurtuluş savaşını, Kıbrıs Barış Harekâtını ve Kardak olayını hatırlatmak gerekir.

Türkiye''nin adımlarını atarken, mevcut siyasi ortamı ve birkaç hamle sonrasını düşünüp, sağlıklı değerlendirme yapması, dost ülkelerle ve alternatif güçlerle elini güçlendirmesi faydalı olacaktır.

Dostları arttırmak, düşmanları azaltmak ve ulusal çıkarlara göre hareket etmek esas olmalıdır. Özellikle duygusal ve ideolojik gerekçelerle, gereksiz şekilde bozulan ilişkilerin kolay düzeltilemediği açık bir şekilde görülmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları