Hazır parmaklar bal tutarken!

Kamu kaynaklarının yolunma gerekçeleri birini ‘siyasete ve seçimlere hazırlık’ oluşturuyor… Kaynağı elinde tutanlar, gelecekte girişecekleri seçimlere hazırlık ve rakiplere karşı üstünlük sağlamak için milletin hazinesine dalıp kendilerine sermaye biriktirebiliyorlar…

Bu soygunu da sanki ‘hakmış’ gibi öncelikle kendilerine izah edebiliyorlar utanmazca!.. Başkaları yapmışsa o niye yapmasın ki? Hem zaten kendisi hak yolda olduğu için soyduğu kamu parasıyla hakkı temsil edip, yine o hakkın yücelmesine çalışacak değil mi?

Kendisine emanet edilen kurumun veya birimin imkânlarını meşru-gayrimeşru ayırmadan şahsî siyasetinin finansmanında kullanmak isteyenler için vaha gibi bir zemine sahibiz… Dolayısıyla siyasetin Sülün Osmanları da, Eyüplü Halitleri de, Selçuk Parsadanları da bitmiyor bir türlü…

Nasıl olsa, “Bu kampanyaların, bu devasa harcamaların kaynağı nedir, parayı nereden buldun?” diye soran bir sistem, bir irade yok… Dolayısıyla delege veya üye tavlamak için, parti seçicilerini ikna etmek için, sonra da halka dönük propaganda için, yola çıkmadan sıyır dibini sıyırabildiğin kadar!.. Sen kulları düşün, kul hakkını da kulların kendisi düşünsün!..

***

Bu öyle bir köhne sistem ki, dünün maaşıyla zor geçinen, babadan kalma evde oturan biri kamu kaynaklarıyla iç içe geçirdiği üç-beş yıl sonra milyon dolarlık seçim kampanyaları yapabiliyor!.. Para nereden? Çocuğun sünnetinde takılanlardan mı, babadan kalan tarladan mı, piyangodan mı, defineden mi?

Kimi tiplere bakıyorsun hangi üstün özellikleri var diye… Bulamıyorsun…

İki kelimeyi bir araya getirebiliyor mu? Hayır!..

En son kitabı ne zaman okumuş olabilir? İhtimal ki 20. Yüzyıl’da, o da ilkokulda Cin Ali’nin Maceraları!..

Kültür, zekâ, vizyon, tahsil, itibarlı diploma? Hak getire!..

Siyasî mücadele, karakter, yürek, delikanlılık? Ara da bulasın!..

Nezaket, temsil kabiliyeti, adâb-ı muaşeret, kalite, insanlık? Sığırdan hallice!..

Bu tipte birileri siyasetin ‘seçilmişler’ kısmına kapağı atabiliyorsa işin sırrı ne olabilir? Üstelik bu tipler kamudan gelmişseler?

Cevap Murhpy Kanunları’nda yazıyor: “Altını olan kuralı koyar…”

O halde yapılması gereken kamuda iş başındayken, parmaklar bal tutarken, kurallı-kuralsız altına (paraya) sahip olmaktır… Parayı kamudan hortumladıktan sonra ‘ahlâk’ varsın arkadan gelsin!.. İlke, ideal, hayaller, kul hakkı yerin dibine!

***

Bu adi döngünün artık kırılması lâzım… Siyasetin finansmanı şeffaflaşmazsa, bataklık büyüdükçe büyüyecek, sahayı her gün daha fazla namussuz kaplayacak…

Halkın parasından, kamu imkânlarından, çocukların geleceğinden çalarak siyasete finansman sağlayıp sonra da yakaya rozet takmak ne büyük alçaklık değil mi? Oysa siyaset finansmanı denetlenebilir bir şeffaflığa kavuşsa, harcanan paralar, kullanılan siyasî propaganda malzemeleri, reklamlar, araçlar, çalıştırılan insanlar ve seçim ofisleri tamamen kayıt altına alınsa, devletin ilgili kurumları tarafından her aşamada denetlense, malî kaynaklar sorgulansa, kayıt dışı ne varsa hesaba çekilse, “Nereden buldun?” sorusu adayların ensesinde bir kılıç gibi dursa, bugün yaşadığımız kalitesizliğin pek çoğunu yaşamıyor olacağız…

Belki de Neyzen Tevfik şu dizeleri bu tipler için yazmıştı: “Kime sordumsa seni doğru cevap vermediler / Kimi alçak, kimi hırsız, kimi deyyus! dediler / Künyeni almak için, partiye ettim telefon / Bizdeki kayda göre, şimdi o mebus dediler…”

Neyzen’den şanslıyız… Şimdiki iletişim çağında partilere telefon etmemize gerek yok… Hepsi kendini gösteriyor zaten!..

Yazarın Diğer Yazıları