"Hayret"tin Hoca'nın fetvası!
İlahiyat Profesörü, Hayrettin Karaman, “Sayın Başbakan, medyaya yakışır şekilde yayın yapmayan, muhalefet partisi gibi davranan, abartan, yalan, karalama ve iftiraya pervasızca yer veren gazeteleri almayın diye bir çağrıda bulundu. (...) Ben bu tartışmaya girmeden bir Müslüman olarak en azından ‘Müslümanım, davranışlarımda İslam’ı rehber ediniyorum’ diyenlere, ahlak, insaf, vicdan sınırlarını aşan, ideolojik veya ekonomik menfaati için her şeyi mübah sayan, sahip olduğu imkanları (gazete, dergi, televizyon, reklam, sanat...) kötüye kullanan medyayı boykot etmenin farz, onları desteklemenin haram olduğunu ifade etmek isterim” diye yazdı.
* * *
Fetva gibi algılanan bu yoruma Hürriyet yazarlarından tepkiler geldi. Hayrettin Karaman, Tayyip Erdoğan’ın konuşmasından hemen sonra böyle bir yazı yazdığı için yadırgandı. Yoksa, bugünkü tartışmalar dışında kalabilseydi, “ahlak, insaf ve vicdan tanımadan ideolojik veya ekonomik menfaati için her şeyi mübah sayan medya” tespiti öne çıkardı ki, ilke olarak buna karşı kim ne diyebilir?
Sorun şu ki Hayrettin Karaman, kendisinin yazdığı gazete ve aynı şirketin televizyonu dahil olmak üzere, bütün medyayı değil, sadece Aydın Doğan grubunu hedeflemiş duruma düşmüştür!
Hayrettin Hoca, Erkan Mumcu’nun sözleriyle, örgütlenerek, fakir ve fukaranın hakkı olan zekatı toplayıp banka kuranlar, banka kurmakla yetinmeyip, devlet kudretini ele geçirmek isteyenler, bunun için hırçınlaşıp, her türlü ahlak dışı, din dışı yola başvuranlar ve bunun da adını din diye koyanlar konusunda neden bir fetva vermiyor acaba?
Milletten sadaka ve zekat diye para toplayıp faizcilik yapanlar, kâr payı adı altında yüksek oranlı faiz getirileri kazananlar, ‘müzik haramdır’diye türkü bile yayınlamazken, sonra bu istismarla topladıkları paralarla pazarlama ağı kuranlar, “paranızı bize yatırırsanız, hem bu dünyanızı hem ahiretinizi kurtaracaksınız” diye reklam yapanlar kurdukları televizyonlarda dansözlere para saçanlar hakkında Hayrettin Hoca’nın bir fetvası var mı?
* * *
Ahmet Hakan, işin iç siyaset boyutunu da anlatıyor:
“Eğer gazete satın alırken bile İslami hükümlere göre hareket etme zorunluluğu varsa... Parti tutarken de İslami ölçülere göre hareket etmek gerekmez mi? O halde fetvayı talep edelim: AKP’ye oy vermenin hükmü nedir hocam? Dengir Bey’in partisine oy vermezsek ’patates dini’nden mi olacağız? Eğer böyle ise Erbakan Hoca’mızın suçu neydi be hocam?”
Biz de dış politika boyutuna girelim:
İslam ülkesinin sınırlarını değiştirmeyi öngören Büyük Ortadoğu Projesi’nin “eş başkanı” olmanın, İslam’a uygun olup olmadığı konusunda ne diyor acaba Hayrettin Hoca?
Söz konusu projenin, “Büyük İsrail Projesi” olduğunu artık dünyada bilmeyen kalmamıştır. Zaten bugünkü ABD yönetiminin akıl hocası olan Yahudi asıllı Bernard Lewis, 1996 yılında, 6 Ocak günü, İstanbul Yapı Kredi Plaza’da verdiği “Ortadoğu’nun çok yönlü kimliği üzerine” konulu konferansta “Ulus, halk, devlet, millet, milliyet” gibi kavramların anlamının, ülkeden ülkeye, toplumdan topluma, zamandan zamana değişebildiğini anlatmış ve sözü bir Ortadoğu kimliği oluşturulmasına getirmişti. Lewis’in gösterdiği haritada Ortadoğu kimliği oluşturulabilecek ülkeler olarak, Türkiye, Suriye, Lübnan, Irak, İsrail, Ürdün, Suudi Arabistan, Yemen, Körfez ülkeleri ve Mısır’ın esas alındığı görülmüştü!
Tayyip Bey’e bir diyeceğiniz yok mudur Hoca?
BOP’çuluk serbest mi Hayrettin Hoca!
Görüldüğü gibi durumunuz hiç de hoş değil Hayrettin Hoca?