Hani Türkiyelileştiriyordunuz?
24 Haziran 1994’ten 15 Ekim 2023’e… Değişen hiçbir şey yok… İlkinde Ankara’da HADEP kongresi yapılıyordu ve salondaki Türk bayrağı indirildi… İkincisinde, yani bu ay, Yeşil Sol’un HEDEP’e dönüştüğü kongrede Apo posterleri açıldı… Salondakiler, bu eylemlere alkış, zılgıt ve ıslıklarla eşlik ettiler…
Yine bu ay, Ağrı’dan sınır dışına kaçırılmaya çalışılan iki terörist, Yeşil Sol Parti milletvekiline tahsis edilen araçta yakalandı…
PKK’nın sivil siyasî uzantısı partileri, ‘ıslah ediyoruz, düz ovaya indiriyoruz, yasal zemine çekiyoruz, Türkiyelileştiriyoruz’ klişeleriyle kurulan hiçbir tezgâh bir gerçeği örtemedi… O gerçek, söz konusu partilerin PKK’nın kontrolünden asla çıkmayacağı, çıkamayacağıydı…
Taktik gereği, ‘Türkiyelileştirme’ iddiası, PKK’nın ve onun sivil uzantılarının dilinden hiç çıkmadı… Bu iddia, onlarla iş birliğini yumuşatarak halka yedirme derdinde olan kimi ‘ideolojik akraba’ kesimlerin dilinden döküldü hep… 1991’deki SHP-HEP ittifakı da bu türdendi ve tamamen PKK’nın belirlediği 18 kişiyi Meclis’e taşımıştı…
***
Bu ay HEDEP’e dönüşen Yeşil Sol’un Meclis Grup Başkan Vekili Saruhan Oluç, geçen Haziran ayında gerçekleşen basın toplantısında ilginç şeyler söylemişti…
HDP’yi ‘Kürt siyasî hareketiyle Türkiye demokrasi güçlerinin ortak mücadele alanı’ olarak tanımlayan Saruhan Oluç, Yeşil Sol olarak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarmamalarını şöyle açıklıyor: “Yeşil Sol Parti birinci turda aday çıkarsaydı, o kişiler (kimi CHP’liler) bizi suçlayacaktı, Kürt halkını suçlayacaktı. ‘Kürtler oy vermedi, onun için kaybettik’ diyeceklerdi…”
Gelelim kritik bölüme… Yani önümüzdeki yerel seçimlere… PKK’nın sivil uzantısı parti önümüzdeki yerel seçimlerde nasıl davranacak?
Yeşil Sol’un Grup Başkan Vekili Saruhan Oluç, önce 2019 yerel seçimlerindeki duruşlarını tanımlıyor… Her seçimin kendi şartları olduğunu söyleyen Oluç, o seçimi ‘taktik seçim’ diye niteliyor ve şu açıklamayı yapıyor: “2019’da biz niye o taktiği uyguladık? Erken seçim tartışmaları vardı, seçim zamanında olacak mı değil mi belli değildi. Dolayısıyla biz iktidarın egemenlik alanını özellikle büyükşehirlerde, büyük ilçelerdeki belediyelerde, iktidarın egemenlik alanını daraltma taktiğini izledik...”
‘İktidarın egemenlik alanını daraltma’ gerekçesiyle adı konmamış bir ittifakı itiraf ediyor Oluç… Peki yeni dönemde, 2024 yerel seçimlerinde nasıl davranacaklar? Bu sorunun cevabı kritik… Yine taktik gereği iktidarın karşısındaki bloğu mu gizli/açık destekleyecekler yoksa kendi başlarına mı seçime girecekler?
Meclis’te “O koltuklarda bizim sayemizde oturuyorsunuz” diye hesap sormaya kalkışan PKK uzantılarının, önümüzdeki yerel seçimlerde hangi pazarlıkları masaya getireceği henüz tam netleşmedi… “Büyük şehirleri bizim sayemizde kazandınız” şeklinde sürekli sallanan kılıç hiç kınına girmedi…
***
Seçimleri kazandıran veya kaybettiren HDP iradesi sürekli konuşuluyor ama ondan çok daha büyük potansiyele sahip milliyetçilerin bu konudaki iradesi o kadar konuşulmuyordu… Nasıl olsa ikna edilmeleri kolaydı!.. Talimata göre davranırlar, sorgulamazlardı, dolayısıyla parçalı yapıların yöneticilerini ikna etmek yeterliydi!..
Artık öyle değil, çünkü önemli ölçüde bu döngü kırılıyor… Bir yazımın sonunda, önümüzdeki seçimlerde milliyetçi sokakların nasıl dar geleceğini ifade etmeye çalıştığım gerçek bu…
PKK’nın sivil uzantısı, büyük şehirlerde aday çıkarmazsa, bu çok açık iş birliği anlamına gelecektir… Bu iş birliğini de milliyetçi kitlelere yedirmek kolay olmayacaktır… Cumhuriyet’in başkentinde Türk bayrağının indirilmesinden, Apo posterleri açılmasına kadar görüyoruz ki değişen hiçbir şey yok ve ‘Türkiyelileştirme’ iddiası yine çökmüştür… O kanlı elleri gizli veya açık tutan her kim olursa olsun hep kaybedecektir, kaybetmelidir…