Halkı kandırmak kimin uzmanlık alanı?

Türkiye İstatistik Kurumu Ağustos ayı TÜFE verilerine göre yıllık enflasyon, yüzde 80,21 olarak gerçekleşti.

Akademisyenlerden oluşan Enflasyon Araştırma Grubu ise Ağustos ayı itibarıyla yıllık enflasyon oranını yüzde 181,37 olarak açıkladı.

Arada 101.16 puan fark var!

Peki sizce hangisi doğru? Yaşanan hayat pahalılığına bakılırsa, ENAG''ın rakamları doğru değil mi?

Bu durumda, TÜİK, halkı yanlış bilgilendirmiş olmuyor mu?

Kısacası, TÜİK aslında gerçeğe aykırı bir bilgi üretmiş ve yayınlamış olmuyor mu?

TÜİK, enflasyonu düşük göstererek, çalışanlara düşük zam yapılmasına sebep oluyor. Bu da çalışanların masrafları kısmaya zorluyor. Öyle ki gıda ve sağlık masrafları bile kısılıyor...

TÜİK bu gerçeğe aykırı bilgileri halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak için üretmese de ülkenin kamu düzenini hatta halk sağlığını bilerek bozmuş oluyor...

***

"Camide bira içtiler, başörtülü bacımın üzerine şey ettiler" gibi yalanlar neydi peki? "Camide bira içilmedi" diyen müezzinin, uzak bir yere sürülmesi neydi?

Bu yalanlar, kamu düzenini bozmaya elverişli değil miydi?

Sırf camide bira içtiler diye kitleler galeyana gelebilir, camiye sığınanlara saldırabilirdi. Bir siyasi kadro, bu yalanları sürekli tekrarladı ama değil mi?

***

Genetik yapıyı değiştiren sıvılara aşı demek, tarihin en büyük yalanlarından bir değil miydi? Pfizer direktörünün, "aşı"nın bulaşıcılık açısından test edilmediğini kabul etmesinden sonra şimdi bütün dünyada namuslu uzamanlar, "Pfizer ''aşısının'' bulaşmayı önlemesi amaçlanmamıştı. Politikacılar ve Dünya Sağlık Örgütü yanlış bilgi yayıyor. Aşı zorunlulukları ve aşı pasaportları ahlaksızlıktı, bilime aykırıydı ve yasa dışıydı" diyor.

Sahte pandemi sürecinde bütün dünyaya yalan söylediler. Türkiye''de bu yalanları hem devlet adına hem de bilim adına söyleyenler, medyada tekrarlayanlar ve yayınlayanlar, kamu düzenini bozmayı bir kenara bırakın, doğrudan insan hayatı ile oynamadılar mı?

Yanlış tedavi yöntemleri yüzünden ölenler ne olacak? Grip olanlara sıtma ilacı veren bunun yanlışlığı ortaya çıkınca, henüz deneme çalışmaları yapılan Favipravir adlı ilacı ilk gün 16 adet vererek hastaların bağışıklık sistemini çökerten ve ölümlerine sebep olanlara hesap soruldu mu?

***

"Koordinatör ülke" baskısıyla, Oslo''da terör örgütü ile Türk istihbarat yetkililerini masaya oturtanlar, Devlet Bahçeli, "İktidar PKK ile görüşüyor" deyince inkâr etmemiş miydi? Tan o sırada, Devlet Bahçeli değil de bir gazeteci, "Türk istihbaratçılar ile PKK temsilcileri, ABD baskısıyla, Oslo''da Abdullah Öcalan''ın ortak vatan federasyon ve konfederasyon taleplerini Meclis''te görüşülmesini sağlamak için masaya oturdu" diye yazsa, hemen tutuklanırdı.

Oslo görüşmeleri basına sızdırılınca, "Ben görüşmedim, istihbarat görüştü" demekle, yalanlar ortadan kaldırılmış mı oldu?

Çözüm sürecinde güvenlik kuvvetlerinin PKK''ya operasyon düzenlemek taleplerine hep ret cevabı verildi. Bu süreçte, PKK Güneydoğu''da bazı şehirlerde yığınak yaptı ve devletin görevlerini yapmaya başladı! Neden sonra müdahale edildi ama sadece bu operasyonda 800''den fazla şehit verildi.

Çözüm süreci, baştan sona bir dezenformasyon süreci değil miydi?

***

Şimdilerde Kozmik Oda''daki sırların Yunanistan''a da verildiğinden söz ediliyor. Peki, kozmik odanın aranması içim talimatı kim vermişti? Bunu yazmamak da dezenformasyon değil midir?

Kısacası, bir ülkede dezenformasyonu ancak iktidarlar yapabilir. Bir gazetede yalan veya yanlış bir haber çıksa, diğer gazeteler hemen doğrusunu yazardı. Şimdi basın, iktidarın yalanlarını yazıyor. Gerçeği söyleyenleri de yargıyla, yasayla, ilan kesmeyle, para cezasıyla ve tutuklamayla susturmaya çalışıyorlar!

Sahi halkı kandırmak, kimin uzmanlık alanı?

Yazarın Diğer Yazıları