Gül onaylar mı; Humeyni düşüncesi Samsun'a çıkar mı?

Mustafa Kemal Paşa, Milli Mücadele’yi 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkarak başlattı. Bu sebeple, Samsun’un Atatürk’ün gözünde ayrı bir değeri vardır.
Prof. Dr. Mehmet Eröz’e göre, millî sevgiye ve şuura tarih bilgisi ve şuurundan gelinir:
“Atatürk’te de bunu görüyoruz. O Türk Milleti’ne olan engin sevgisini ve güvenini, her hareket ve davranışında, her sözünde göstermiştir. Türk Milleti’nin kara günlerinde meydana atılıp, onu yeniden eski şanlı günlerine ulaştırmak için sarf ettiği gayret, böyle bir sevgi ve şuurla besleniyordu. 22 Mayıs 1919’da Samsun’dan İstanbul hükümetine, Mustafa Kemal imzasıyla giden raporun bir cümlesinde, bu sevgi ve şuur, ışıl ışıl parlamaktadır. Mustafa Kemal Paşa şöyle diyordu:
‘Millet yekvücut (birlik) olup hâkimiyet esasını ve Türk duygusunu hedef tutmuştur.’ ”

* * *

Diğer taraftan, bu telgraftan 89 yıl sonra Kanada’ya iltica etmiş, sonra da ortamı müsait görerek Türkiye’ye dönmüş olan bir kadın, Fatih Altaylı’nın “Sizin facebook’daki sitenizde Ayetullah Humeyni’nin fotoğrafları yer alıyor. Doğru mu?” sorusuna “Bir tane fotoğrafı var evet. Evet, seviyorum ve saygı duyuyorum” ve “Atatürk’ü seviyor musun?” sorusuna da “Atatürkü sevmeme hakkı var mı? Başıma bir iş gelmeyecekse ben sevmiyorum” diye cevap vermişti biliyorsunuz.
Milli Mücadelenin erken safhasını, Gaziantep, Şanlıurfa ve Kahramanmaraş direnişlerini de Mustafa Kemal’in gönderdiği seçkin subayların başlattığını bilmeyen bu kadınların
“Peki bu ülkenin Kurtuluş Savaşı’nı örgütleyen bir adamı niye Humeyni kadar sevmiyorsun? Bunu merak ettim. Eğer Atatürk olmasaydı burada belki de İngilizler vardı, Fransızlar vardı” sorusuna da “Yani İngilizler olsaydı benim haklarım daha geniş olacaktı. Zaten mesele bu yani! İnsanlar bana Atatürkçülük adına zulmediyorlarsa benden Atatürk’ü sevmemi bekleyemezsiniz” diye cevap verdiğini hatırlayalım.

* * *


CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da hem bu tavır hem “Atatürk devrimleri travma yarattı” sözleri üzerine net bir tavır koydu ve “Humeyni bozuntusu ilkel bir Ortadoğu ülkesi mi olacağız, laik, modern ve çağdaş bir Türkiye mi olacağız? Bu kararı Kurtuluş Savaşı’nda vermiştik” diye sordu.
Baykal, “Şimdi yeni anayasa çalışmaları var. Gelinen bu noktada, bu hassas dönemde yeni bir anayasa olmaz. Türkiye kritik bir dönemdedir. Atatürk ve Humeyni karşılaştırılmaya başlanmış, Dışişleri Bakanı ’Müslümanlar baskı altında’ diyor. Böyle bir ortamda demokratik-laik bir Türkiye’nin geleceğinin garantisi olacak anayasa yapılacağına inanmak için ne olmak gerekir? Ne olmak gerekir?” sorusunu da ekledi.
“İran’ın bu işte ne suçu var” mantığıyla, Baykal’ın tavrını eleştiren dostlarımız oldu.

* * *


Diyeceksiniz ki Samsun ile bu tartışmanın ne ilgisi var?
Diyelim ki Samsun 19 Mayıs Üniversitesi’ndeki kadrolaşma neticesinde, gençliğinde Humeyni’nin merkezi olan İran’ın Kum şehrinde eğitim almış birisi Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde rektör adayı olabildi!
Diyelim ki, “Ne mutlu Türküm diyene” felsefesini benimsemediğini yıllar önce bir sempozyumda “Milliyetçilik öyle olmuş ki, Türkçülük şeklinde alınmış ve bu ister istemez aksini de bazı insanların aklına getirmiştir. Mesela bunları açık söylemek zorundayım, ’Ne mutlu Türk’üm diyene’lafını tutup her yere yaza yaza, Türkiye aslında ilkel bir hale dönmüştür” diye açıklamış bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de bu seçimi onayladı!
Humeyni düşüncesi, Atatürk’ten intikam alırcasına Samsun’a çıkmış olur mu olmaz mı?
Siyasallaşmış dini grupları temsilen Humeyni düşüncesi, üniversitelerde iktidar olursa, Türkiye ne hale gelir?

Yazarın Diğer Yazıları