"Gazi olduğumu duyunca saldırdılar"
Türkiye, milli devlet olma sürecini tamamlayamamış bir ülke…
Türkiye, kendi değerlerine, kahramanlarına, mazisine sahip çıkamayan bir ülke..
Türkiye, kendi tarihini, kurucularını, geçmişini okuyamayan bir ülke…
Türkiye, saygının, medeniyetin, hoşgörünün, nezaketin "hafif"lik; raconun, kaba kuvvetin, silahın, insan öldürmenin "güçlülük" sayıldığı bir ülke…
Türkiye, okumanın, yazmanın, entelektüel birikim peşinde olanların horlandığı, dışlandığı; okumayan, araştırmayan, çabalamayan, küfredenlerin kabul gördüğü bir ülke…
Son tahlilde Türkiye, bireysel gelişmişlik anlamında her geçen gün geriye giden bir ülke.
Mahallesinden ilçesine, çalışanından yöneticisine kadar, tüm çevreleri, tüm sınıfları kapsayan bir gerçeklik bu…
Bireysel gelişimimizi tamamlayamadık.
Bireysel gelişimini tamamlayamayan ülkeler, kimlik bunalımı yaşarlar. Çünkü meseleye olgunlukla yaklaşamazlar.
Türkiye de bu durumu fazlasıyla yaşıyor.
Yoksa, yaşadıklarımızın başka bir açıklaması olamaz.
Bir ülkenin insana verdiği değerleri anlamak için davranış kalıplarını incelemek gerekiyor.
Örneğin, terörle mücadele gazileri…
SGK, birçoğuna "yeterli uzuv kaybı" olmadığı gerekçesiyle "gazi"lik haklarını vermiyor.
Adamın parmağı gitmiş, eli parçalanmış, psikolojisi alt üst olmuş, 3 kuruşluk maaş bağlamaktan imtina ediyorlar.
Devleti böyle yapan bir ülkenin vatandaşı da kendi kahramanını dövüyor.
Vandallık, magandalık her yeri sarmış durumda çünkü.
***
Ömür Karaman…
Ömür, 2000 yılında Irak'ın kuzeyinde onbaşı rütbesiyle askerlik görevini tamamlamak üzere. Örgütün beslendiği ana kaynakları tespit ve imhası için uğraş veriyorlar.
Keskin nişancı olarak birçok başarılı göreve katılmış. 6 Mayıs 2010 tarihinde arkadaşları operasyona çıkıyor. Komutanı "Ömür sen kal, tezkerene sayılı gün kaldı, biz hallederiz" diyor.
Ömür, "Komutanım ben ne sizi ne de arkadaşlarımı yalnız bırakmam, ben de geleceğim" diyerek askeri araca biniyor.
Ömür'ün de içinde bulunduğu askeri aracın yolu tuzaklanmış. Tam zırhlı aracın geçişi sırasında uzaktan kumandalı bomba ile patlatılıyor.
O saldırıda bir şehit, çok sayıda gazi veriyoruz. Ömür de o gazilerimizden biri…
Ömür Karaman'ın ayağa kalkabilmesi tam 2 seneyi buluyor. Bu sürenin 6 ayı yoğun bakımda geçiyor. Vücudunda 34 şarapnel parçası var. O parçalardan biri de kafasının içinde…
Yüzde 92 engelli raporu veriliyor.
Yaşananlara rağmen dimdik ayakta, gururu güçlü, psikolojisi sağlam, belli etmemeye çalışıyor. Ağrılarını, yorgunluklarını sık sık mola vererek unutuyor.
Kurban Bayramı dolayısıyla yeğenlerini görmek istiyor. Ankara'dan Bursa'nın Gemlik ilçesine gidiyor. Yaşadığı saldırının izlerini beyninden silmek istese de vücudu sinyal veriyor. Ayakları dayanılmaz bir şekilde ağrıyor.
Önünden geçtiği belediyeye ait sosyal tesislere oturup, yeğenleriyle görüşmeden önce dinlenmek istiyor. Bir kahve ve su siparişi veriyor. Bu sırada ayaklarını sandalyeye uzatıyor.
Olaylar tam da bundan sonra başlıyor
Birçok sahil mekânında göreceğimiz gibi ne idiği belirsiz bir "işletmeci maganda" geliyor.
Gaziye "ayaklarını bu şekilde uzatamazsın" diye bağırmaya başlıyor. Gazimiz son derece kibar bir tonda ve alttan alacak sözlerle "Beyefendi, ben gaziyim, yüzde 92 de engelliyim, o yüzden ayaklarımı uzatmak zorunda kaldım" diyor.
İşletmeci ses tonunu yükseltip "Bana ne gazi olduysan… Gazi oldun da benim için mi gazi oldun" diyerek dayılanıyor.
Gazimiz, olayı uzatmamak için ağrıyan ayaklarını indirip, kahve siparişini iptal ederek oradan ayrılmak istiyor.
Az gelişmiş, soluk alıp vermekten başka bir işlevi olmayan "maganda işletmeci" birilerine talimat veriyor.
Gazimiz, mekandan ayrıldığı sırada bir çalışan gelip "ne diyon lan sen" diyerek yüzüne yumruk atıyor. Saldıranların sayısı bir anda 10-15 kişiye çıkıyor. Gazimiz bir süre halter sporu ile uğraştığı için yıkılmıyor. Bu sefer demir sopalarla saldırmaya başlıyorlar.
Teröristlerin bombayla yıkamadığı Gazi Ömür Karaman, olduğu yere çöküyor.
Çevreden sadece tek kişi geliyor! Genç bir çocuk. "Gaziye nasıl bunu yaparsınız" diyerek yerden kaldırmaya çalışıyor, belediyeye ait kafeteryayı işleten magandalar bu sefer de yardım etmek isteyen gence saldırıyorlar.
Sonuç dramatik…
Gazimizin yüzü morarmış, bir gözü kapanmak üzere, dudağı patlamış, ayakları ezilmiş! Yardım etmek isteyen gencimiz de çenesinden yaralanmış. Önce hastaneye sonra da karakola gidip şikayetçi oluyorlar.
Yaşanan hain saldırıdan sonra gazimiz Ömür Karaman ile görüştüm. Yukarıda ifade ettiğim bilgileri de kendisinden aldım. Son derece tepkili. "Belediye yeri olduğu için güvenip girdim, hayatımda yaşamadığım bir saldırıyla karşılaştım" ifadelerini kullanıyor.
Söylediklerinden en çarpıcı bölümü ise "Gazi olduğumu öğrendikten sonra tüm bakışlar değişti, saldırıya o an karar verdiklerini anladım" sözleri oldu.
Kendisi saldıranlardan bir tanesinin tutuklandığını ifade etti.
Hâkim ve savcılara sesleniyorum: "Kahraman gazimize bunu yapanları girdikleri delikten çıkartmayın."
Lakin eminim ki 1 aydan fazla içeride kalmazlar!
İşte bu millet olamadığımızın resmidir!