Gazeteciye terörist muamelesi niçin?..

Onursal Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, Bilgi Yayınları arasından çıkan “Türkiye Cumhuriyeti Çökerken” adlı kitabında anlatır..
1988 Kuzey İrlanda Suç Delili Kanunu, bir ceza davasında mahkemeye, sanığın tutum ve davranışlarından sonuç çıkartarak mahkum edebilme yetkisi veriyordu!
Bu bağlamda, sanığın, polisteki sorgusu ve yargılama sırasında ifade vermekten kaçınması, kimliği ve sahip olduğu eşyalar konusundaki bilgileri gizlemesi, mahkumiyetine yeterli bir suç sayılıyordu.
İngiltere’de terörle mücedele kapsamındaki tutuklamalar da yargıç denetimi dışına çıkarılmıştı. İngiliz Hükümeti’ne göre, tutuklama sebeplerinin şüpheliler ve avukatlarından gizli tutulması terörle mücadelenin en önemli şartıydı. Gerekçe olarak, “tutuklama kararının hakimlere aldırılması onları teröristlerin hedefi haline getirebilir” deniliyordu.

***


Yani örnek demokrasi olarak gösterilen İngiltere gibi bir ülkede bile terörle mücadele sırasında tutuklama sebepleri şüpheliler ve avukatlarından gizli tutulabiliyordu.
Yalnız Türkiye’de PKK terör örgütü militanları, teslim olduklarında savcılıkta ifade verdikten sonra serbest bırakılıyor! Daha önce de PKK terör örgütü militanları ve onların avukatlarının hiçbirinden tutuklama sebepleri gizli tutulmamıştır. Fakat aynı yargı sistemi, tutuklama sebeplerini, gazetecilerden, akademisyenlerden ve askerlerden “katalog suç” gerekçesi ile gizleyebiliyor. Evet yasada katalog suçlar ile ilgili böyle bir hüküm vardır ama iddia edildiği gibi ortada bir terör örgütü olup olmadığı belli değildir. Geçmişte darbe düşünmüş veya planlamış ama kuvvet komutanlarının anlaşamaması sebebiyle bu fikri uygulayamamış askerler ve onların temas kurduğu siviller var... Ancak dava dosyalarından edindiğimiz bilgilere göre çoğu sivilin, böyle bir girişimin plânlandığından o dönem için haberi bile yok. Mahkeme de “Ergenekon terör örgütü” tanımlamasını, “İddia olunan” kavramı ile birlikte kullanılmasını istiyor.
Dolayısıyla, kimsenin şüphelilere veya sanıklara terörist muamelesi yapmaya hakkı ve yetkisi yoktur. Ancak cezaevinde bile Danıştay baskınını yapanlara değil, gazetecilere tecrit uygulanıyor.

***

Tayyip Erdoğan ise 28 Şubat sürecini hatırlatarak, “Son dönemde mücadele ettiğimiz çeteler, karanlık odalar vesayetçi güçler, vatandaşı tehdit olarak gören, halkın hak ve özgürlüklerini ortadan kaldırmaya çalışan anlayışın temsilcisiydi bunlar. Bunlara karşı demokrasiyi, hak ve özgürlükleri savunan ise biz olduk” diye bir ifade kullanıyor, hükümetin durması gereken yerde olduğunu söylüyor. Yine “Hangi gazeteci, gazetecilik faaliyetinden dolayı tutukludur?” diye soruyor.
Oysa son tutuklamaların infiale sebep olmasının sebebi gazetecilik faaliyetlerinin sorgulanmasıdır. Sorguda “Bu kitabı niye yazdın, filan polis ile birlikte mi yazdın?” gibi sorular sorulmuştur. Kitap yazmak terörist bir faaliyet olmadığına göre bu tutuklamaların gerekçesi nedir? Kamuoyunun bunu sormaya hakkı vardır.. Çünkü haklarında soruşturma açılanlar terörist değil, gazetecidir.
Teröristlere bile uygulanmayan yasa maddelerinin gazetecilere uygulanması ise ortada bilinçli bir yıldırma, sindirme, susturma operasyonu olduğunu gösterir. Nitekim Financial Times gazetesi, son gazeteci tutuklamalarının ve soruşturmalarının, “AKP’ye yönelik eleştirileri bastırmak için kullanıldığı endişelerini körüklediği” yorumunu yaptı.
Köşe yazarlarını bile artık kendisi atamaya başlayan, kimilerinin yazmasını engelleyen Tayyip Bey, “8 yılda hangi gazete manşetine karıştık?” diye soruyor!
İyi.. Bir de adamlarınızı gönderip bütün gazeteleri onlara hazırlatsaydınız bari!

Yazarın Diğer Yazıları