Garsonun günahı ne?..
Yeri göğü inletiyorlar... Vay efendim, neymiş?.. Binali Yıldırım, gider ayak kendisine hizmet eden garsonunu Meclis müşaviri yapmış... Olur muymuş böyle şey?.. Etik getik değilmiş... Çok ayıp etmiş Binali Yıldırım!. Kasıla kasıla da hatırlatıyorlar; ondan öncesi de varmış, İsmail Kahraman da berberini Meclis müşaviri yapmış mış... Vallahi, çok ayıp etmişler, daha da önceki Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın kıyak atamalarını ve onların şimdi nerede olduğunu hatırlatmamışlar. Belki de akıllarına gelmemiştir!..
Bir zamanlar TRT vardı... Türkiye'nin en büyük KİT'i derdik. Salla başını al maaşını kadrosundan bi dünya çalışanı vardı. Ayda bir işe gidip, sadece görüntü verip ballı maaşı cebe indiren kadroları vardı. İktidar mensuplarının selamı ile gidilince düzmece sınavlarla şak diye işe girilirdi. Odalara sığmayan TRT'cilerin zaman geçirmeleri için namlı kahvehaneler vardı Ankara'da. Oralarda da okey oynayacak yer bulamazdınız. Allah var, dengeliydiler bir zamanlar!.. Muhalefetten gelen talepleri de pek kırmazlardı... Alan razı veren razı, ballı kapıydı TRT. AKP iktidar oldu işin rengi değişse de zihniyet değişmedi. FETÖ'nün çiftliği oldu. Ne genel müdürler ne genel müdür yardımcıları bilirim siyasilerle, özel prodüksiyon şirketleri vasıtasıyla nasıl yükü tuttuklarına dair... Dışarıdan iş yapan şirketlere verilen proceleri, kazanılan milyon dolarları... O şirketler vasıtasıyla TRT'deki kadrolaşmaları... FETÖ icat olduktan sonra (!) bir şey değişti mi?.. Yoo!.. İşin sadece muhteviyatı değişti.
Ancak bir şeyi açık yüreklilikle ifade etmeliyim ki, AKP iktidarında TRT, Türkiye'nin en büyük KİT'i olma unvanını TBMM'ye kaptırdı. Hem de açık ara fark yiyerek. Şimdi, biri berber biri garson iki garibanı yüzlerce örneğin içinden cımbızlamışlar güya iktidarı dövüyorlar. İnsafınız varsa, vicdanınız varsa kesin tıraşı beyler!.. Paçanız yerse, verin bir Meclis Araştırma Önergesi, kurun bir komisyon... Çok değil son 20 yılda Meclis'e yapılan tüm personel alımlarını, terfileri, Meclis müşavirliklerinin şeceresini dökün ortaya. Bakalım kimler kimlerin oğlu, kızı, yakın akrabası, eşi,dostu... Hamili kartlarında kimlerin isimleri var... Ne kadar maaş alıyorlar?.. Hangi liyakat ölçüleri ile Meclis müşaviri, daire başkanı, grup danışmanı, mebus danışmanı olmuşlar?.. Kriterler neymiş?.. Yer mi?.. Hiç sanmıyorum!.. Meydan mı okuyorum? Ne haddime efendim!..
Boş yere cart curt da etmiyorum. Özel garsonunu Meclis müşaviri yaptı diye eleştirdiğimiz Binali Yıldırım beyefendi giderayak sadece bu icraata mı imza attı?.. "Evet" dersek çarpılırız. Aha da bir örnek. İktidar ortağı MHP var ya... Onun anlı şanlı Türk büyüğü Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın beyefendiyi tanır, bilirsiniz. Semih Yalçın'ın Turan İlteber isimli bir oğlu var. Meclis müşaviri olmuş... Sorun bakalım bu atamayı kim yapmış? Niye yapmış?.. Ne zaman yapılmış?.. Turan İlteber Yalçın, hangi vasıfları sayesinde bu kadroyu kapmış?.. Binlerce Ülkücü işsizlikten kıvranırken, Semih Yalçın beyefendinin oğlu Genel Müdür kadrosuna neredeyse eş değer özlük haklarına sahip kadroya nasıl ulaşmış?.. Meclis Başkanı, Turan İlteber'e acaba ne danışıyormuş?.. Cumhur İttifakı'nın kurulmasından sonra sadece Semih Yalçın'a mı jest yapılmış?.. Güzellikler (!) tek bununla mı sınırlı kalmış?..
Tabii ki bu sorulara iktidar ortaklarından cevap vermesini bekleyemeyiz. Ya, muhalefet partileri!.. Onların da bu işin kıyısından dahi geçebileceklerini düşünmüyorum. Tencere dibin kara seninki benden kara misali!.. Ee, o zaman ne yapmalı?.. Ucuz popülizme devam... Buluruz bir gariban... Garson, berber, şoför... Veririz dayağı... Kayıkçı kavgasına devam!.. Turan İlteber Yalçın'ın Meclis müşaviri olduğunu sadece ben mi biliyorum?.. Garsonu, berberi bilenlerin haberi yok mu?.. Devlet sırrı mı bu iş?..
Lafı uzatmaya gerek yok. Domates, biber, patlıcan... Al gülüm ver gülüm devam... Garibanın çocuğu, sınav kapılarında, mülakat salonlarında çile çeksin. Derdini anlatacak kapı bulabilmek için sürüm sürüm sürünsün. Uyanıklar da vatandaşı avutmak, gözünü boyamak için garson ile berberi dövsün. Siz, sanıyor musunuz, Erdoğan, "beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda" şarkısını sadece kendi iktidar mensupları için söylüyor?..