Portekiz'in İsviçre'ye fark atmasının en önemli nedeni
SEDAT KAYA / Yeniçağ
İsviçre, Alp dağlarının kar sularıyla yeşermiş körpe çimenlerinde otlayan ineklerin sütünden elde edilen gravyer peynirleriyle ünlü.
Adı, Fribourg kantonundaki Gruyere kabasından geliyor.
Keskin tadı ve keskin kokusuyla zengin sofralarında şarabın vazgeçilmezi.
Portekiz de şaraplarıyla ünlü bir ülke.
Atlas Okyanusu kıyısında, Alize rüzgarlarıyla olgunlaşan mis kokulu üzümlerden üretilen şaraplarıyla.
Portekiz-İsviçre maçı bir bakıma şarapla peynirin dansıydı.
Gurmeler “yıllanmış şarap iyidir” derler, Portekiz teknik direktörü Santos aynı görüşte değil ki, takımın en önemli kozu “yıllanmış Ronaldo”yu yedek bırakmıştı.
Ama bir başka yıllanmış futbolcusu Pepe sahadaydı.
Belli ki, İsviçre’nin çok çalışkan, çok disiplinli kadrosuyla mücadelenin zor olacağını biliyor, gençlere görev veriyordu.
İsviçre Teknik Direktörü Murat Yakın ise geride bir gravyer peyniri gibi sert Akanji’ ye, ilerde de oynadıkları zaman tadına doyum olmayan Shaqiri ve Embola’ya güveniyordu.
ŞARABIN GAZABINDAN KORK
Gravyer peynirinin sütü yavaş yavaş ısıtılır.
Portekiz de maçı yavaş yavaş ısıttı. İlk 10 dakikada düşük hararetle oynadıktan sonra birden ateşi körükledi.
Bu ateşin golle sonuçlanacağı belliydi.
16’ncı dakikada bir sihirbazın golüne şahit olduk. Goncalo Ramos sırtı kaleye dönükken topla buluştu, ne zaman döndü, ne zaman vurdu, kimse anlamadı. Topu Sommer’ın kapattığı köşenin çatalına çaktı: 1-0
33’üncü dakikada Ronaldo’nun kol bandını takan adam çıktı sahneye. 40’ına gün sayan Pepe sağdan havadan gelen topa öyle yükseldi, öyle sert bir kafa şutu attı ki, taraflı tarafsız herkesin alkışını aldı: 2-0
Ünlü şairimiz Atilla İlhan “An Gelir” şiirinde, “Şarabın Gazabından Kork” demişti.
İsviçre korkmayınca fena çarpıldı.
İlk 45’te kalesinde 2 gol görürken, Shaqiri’nin direği yalayan frikiğinden başka bir tehlike yaratamadı.
OKYANUSUN AZGIN DALGALARI
Portekiz bu turnuvada bugüne kadar gördüğüm en iyi takım.
Futbolun gereği olan, oyunu güzelleştiren herşeyi yapıyorlar.
Pas topuk pası, şut kafa şutu, tempo, pres, koşu, duran top, mücadele, son vuruş, ne ararsanız hepsi var.
İkinci yarıda da Atlas Okyanusu’nun azgın dalgaları gibi şarap kırmızısı formalılar arka arkaya şok şık goller buldular.
50’nci dakikada ilk golün sahibi Goncala Ramos kendisinin ikinci, takımının üçüncü golünü atarken, tek vuruşun nasıl olduğunu dosta düşmana gösterdi:3-0
Atlas Okyanusunun Alize rüzgarları güçlüdür. Sert, sıcak ve kuru eserler.
Lusail Stadı’nda Portekizliler adeta Alize rüzgarları gibiydiler.
55’de Rafael Guerreiro, 66’da yine Goncalo Ramos, 90+2’de de Rafael Leao)yla skoru 6’ladılar.
GECENİN YILDIZI RAMOS
Portekiz Teknik Direktörü Santos’u kutlamak gerek.
Çiçeği burnunda milli 21 yaşındaki Goncalo Ramos’a güvenip, böyle bir maçta görev vermek her teknik adamın alacağı risk değil.
Benfica’da oynayan Ramos A milli formayla çıktığı 5’nci maçta sahanın yıldızı oldu.
Attığı birbirinden güzel üç golle hat-trick yaparak galibiyetin mimarı oldu.
Portekizliler uzun yıllar oynayabilecek çok iyi bir santrfora sahip olduklarını sanıyorum, bu gece anladılar.
RONALDO’YA VEFA, PEPE’YE ALKIŞ
Santos yedek bıraktığı Ronaldo’yu 72’de oyuna aldı.
O an tribünlerde yer yerinden oynadı.
Ronaldo oyunda kaldığı sürece pozisyona girme konusundaki klasını yine gösterdi. Biraz şansı olsa gol bile atardı.
Ronaldo oyuna girdiği anda Pepe’nin kaptanlık pazu bantını çıkarıp Ronaldo’ya takması gecenin alkış alan hareketiydi.
Sonuçta Portekiz muhteşem bir futbol, harika gollerle 6-1 gibi çok farklı bir galibiyet alarak çeyrek finalde Fas’ın rakibi oldu.
İsviçre ise şarap çarpmış gibi ağır yenilgiyle evine dönmek zorunda kaldı.