Ergenekon'da 31'inci dosyayı gördünüz mü?
Ergenekon davası iddianamesi eklerindeki bütün belgelerin İnternet ortamında yayınlanması, herhalde hukuk tarihinde bir ilktir. Sanıkların evlerinde veya işyerlerinde, ele geçirilen bütün belgelerin, telefon defterlerinin bile suretini görebiliyorsunuz.
İçlerinde gizli damgalı askeri belgeler var. Genelkurmay Başkanlığı’na bu belgelerin “TSK’ya ait” olup olmadığı sorulmuş. Bütün yazışmaları ve verilen çizelgeli cevapları görebiliyorsunuz. Bu belgelerden birini Hürriyet manşet yapınca, konu tartışılmaya başlandı.
***
Yine Milli İstihbarat Teşkilatı’na da özellikle Tuncay Güney’in evinde ele geçirilen belgeler sorulmuş. MİT, bunların resmi belge olmadığını, aralarında kendilerine ait bir belge de bulunmadığını bildirmiş.
Fakat, basında çıkan haberlerden, MİT’in 2001 yılında devreye girdiğini ve Tuncay Güney’in evinde ele geçirilen belgelere dayanarak 2003 yılında Başbakan’a rapor verdiğini öğreniyoruz. Dönemin Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan’ın da İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’ndan soruşturma izni istediği, bu iznin verildiği, fakat bir sonuca varılamadığı belgelerden anlaşılıyor. O dönemde haklarında soruşturma izni istenenlerin bir kısmı şu anda tutuklu. Diğerleri hakkında ise herhangi bir takip yapılıp yapılmadığı belli değil!
Fakat, bu tür belgelerin iddianame eklerine konulmuş olması, haklarında soruşturma açılmayan kişilere, özellikle gazetecilere, köşe yazarlarına bir gözdağı işlevi taşıyor.
Düşünün, adınız, el yazısıyla yazılmış uyduruk bir belgede geçiyor ama siz konu ile ilgili haber yazacaksınız, yorum yapacaksınız veya televizyon kanalları davet ettiğinde değerlendirmede bulunacaksınız! Bu durumda kendinizi baskı altında hissetmez misiniz?
***
Sanıklardan ele geçirilen ne varsa dosyalarda bulunuyor. Mesela Tayyip Erdoğan hakkında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken Başbakan Ecevit’in izni ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın emri ile mülkiye başmüfettişi Candan Eren tarafından hazırlanan “ÇOK GİZLİ” ibareli bir rapor var ki, kimse bundan bahsetmiyor. 31 numaralı dosyada bulunan çok gizli raporun sanıklardan İsmail Yıldız’dan ele geçirildiği kaydı da düşülmüş.
Raporun tamamını okuyanın tüyleri ürperir.
Mesela sonuç bölümünde “Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi ve sosyal bir görüşten kaynaklanan bir amaçla cürüm işlemek için devasa bir teşekkül oluşturduğu ve bu teşekkülün liderliğini, Belediye Başkanı seçildiği 01.04. 1994 tarihinden 06. 11. 1998 tarihine kadar fiilen ve aktif bir şekilde, söz konusu tarihten bugüne kadar ise perde arkasından sürdürdüğü” diye bir ifade var!
Ve Erdoğan ile birlikte, bugün bazıları bakan olan ekip arkadaşlarının Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne verilmesi isteniyor.
***
Yine raporda bilgisine başvurulan İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski Park ve Bahçeler Müdürü ve aynı zamanda Refah Partisi Antalya milletvekili adayı Ali Karakoç’un bir ifadesi var ki, bugünleri anlatıyor:
“İtalya’dan alınan ağaçlara itiraz ettim. Diğer yetkililer Adem Baştürk ve Necmi Kadıoğlu beni ikna etmeye çalıştı. Hatta Necmi Kadıoğlu bana, ’Bu ağaçların alımına itiraz etme, bunlar çok küçük hadiseler, biz geleceğin başbakanı için çaba sarf ediyoruz, ben geleceğin maliye bakanıyım, sen de bizimle ters düşmezsen geleceğin tarım bakanı olursun’ dedi.”
Karakoç, daha sonra konu ile ilgili belgeleri imzalamadığını ve Başkan Erdoğan’ın kendisine “imzalayan bulunur” dediği için istifa ettiğini anlatıyor.
Diyeceksiniz ki bunların Ergenekon soruşturması ile ne ilgisi var?
İlgiyi ben kurmuyorum. Soruşturma dosyasında böyle bir belge var! 31’inci dosyada!