Ergenekon değil, Gladio!

Kayseri’den Mustafa Maraşlı yazıyor: “Ben bu ülkede 1970’lerde de yaşadım. O zaman PKK yoktu. Şimdilerde ise dünyanın 5. büyük ordusuna ve güçlü bir emniyet ve istihbarat teşkilatını sahip olan Türkiye neden PKK belasının bu kadar büyümesine göz yumdu? Üstelik Türk Milleti de bu muazzam ordunun, emniyetin ve istihbaratın arkasında olduğu halde.
Sınırlardan ben kaçak bir yumurta bile geçiremem; mümkün değil, oysa TIR’lar dolusu silah, tonlarca uyuşturucu geçiyor! Kudretli insanların parmağı olmazsa sınırlardan TIR’lar dolusu silah geçmez, uyuşturucu esrar kokain geçmez!
Ülkesi ve milleti için gençliğini harcamış bir insan olarak kahroluyorum ben. Anlamıyorum, anlamıyorum, anlamıyorum. Meğer ben bu ülke için beyhude çırpınmışım diyorum kahrımdan.”

***

Biz de yıllardır bu çarpık tabloyu ortaya koyuyoruz. Fakat, Türkiye üzerinden geçen uyuşturucu konusunu, sadece Türkiye’nin zaafları ile açıklayamayız. Çünkü, Afganistan-ABD arasında, yılda 2 trilyon dolarlık bir uyuşturucu ticareti yapılıyor. Bu ticaret, Amerikan, İngiliz ve İsrail gizli servislerinin kontrolündedir.
Türkiye ise ABD’nin yıllık raporlarında anlatıldığı gibi bir geçiş ülkesidir. Türkiye’de bu işi kotaranlara yılda 100 milyar dolar kalıyor!
Bir iş adamına yıllar önce bu durumu anlattığımda, “100 milyar dolar büyük para. Bu kadar para Türkiye’ye giriyorsa, nerede bu para? Piyasada böyle bir para yok” demişti.
Turgut Özal döneminde bu paranın bir kısmı Türkiye’ye hayali ihracat çerçevesinde girdi. Kara para ile turizm yatırımları yapıldı. Sonraki yıllarda ise para yurt dışına aktı.
Dolayısıyla, Türkiye’de bu uyuşturucu işinde rol alanlar vardır. Bir ara uyuşturucu gelirleri ile PKK’ya silah sağlayanlar, devlet tarafından ortadan kaldırıldı. Ne olduysa bu çatışma sırasında oldu ve Susurluk olayı bu yüzden patladı.
Bugünkü gelişmeler de bu sürecin devamıdır.

***

Bütün bunlara rağmen, Türkiye Cumhuriyeti’ni ayakta tutan Türk Silahlı Kuvvetleri’ni bu işe karıştırmamak gerekir. Çünkü, uyuşturucu, silah ticaretini yapan, Gladio örgütüdür.
Gladio ise bir NATO örgütlenmesidir.
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün belirttiği gibi “Atatürk’ten rahatsızlık konusunda, Haçlı Batı ile siyasal İslamcı odaklar tarihin her döneminde bir biçimde kader ve mücadele birliği yapmışlardır.” Bugün de aynen böyle yapmaktalar. Tam bu noktada, Falih Rıfkı Atay şu ibret verici tespiti vicdanlarımıza iletiyor:
‘Kurtuluş Savaşı öncesindeki işgal sırasında, ordu kumandanlarını şu veya bu vasıta ile küçük düşürmek bir parola idi.’
Bugün de aynı değil mi?
Türk Ordusu, Atatürk demek, Atatürk’ün ölümsüzlüğünün göstergesi ve garantisi demektir.
Haçlılar biliyorlar ki, İslam dünyasında, o arada Türkiye’de, Atatürk’ün Anıtkabri’ni yok etmeyi Kâbe’yi yok etme şartına bağlasalar, buna razı olacak alçakların sayısı epeycedir.
Batı, özellikle son birkaç yılda, İslam dünyasında yakaladığı bu tarihsel fırsatı heba etmemek için can havliyle çırpınıyor. Esasında nefret ettiği AKP’yi bağrına basıp var gücüyle desteklemesi AKP’de, hayatî emellerine uygun her şeyi bulmasındandır.
Suat İlhan, işin gerçeğini ta bel kemiğinden yakalamış. Şöyle
yazıyor:
‘Avrupa, bin yıldan daha uzun zamandan beri kahrını çektiği Türk Ordusu ile, AB mevzuatı içinde hesaplaşmaya niyetleniyor. Gerçekte hesaplaşmaya başladılar. AB’nin açık amaçlarından birinin, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni küçültmek, etki ve caydırıcılığını azaltmak olduğu anlaşılıyor.’
Türk milleti, ordusuna tasallut ve sataşmanın en kahırlı dönemini yaşıyor denebilir.

Yazarın Diğer Yazıları