Erdoğan'ın bütün ümidi kara parada!
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Tayyip Erdoğan, yerel seçimlerde oy oranını artırmak için olağanüstü çaba sarf ediyor. Bir taraftan IMF’nin sıkı para politikasını uygulayamayacağını, “Ümüğümüzü sıkarlarsa IMF’nin parasına ihtiyacımız yok” sözleriyle açıklıyor, diğer taraftan, Güneydoğu gezilerinde “Biz tek millet dedik. Tek bayrak dedik. Tek vatan dedik. Tek devlet dedik. Buna kim karşı çıkabilir? Buna karşı çıkanın bu ülkede yeri yok. Buyursun istediği yere gitsin” diyor. Anketler, bölgede AKP oylarının arttığını, DTP oylarının azaldığını gösteriyor.
* * *
İsviçre’nin Neue Zürcher Zeitung gazetesinin 30 Ekim 2008 tarihli sayısında, Jan Keetman imzasıyla yayımlanan yorumda ise Türkiye’nin ekonomik tablosu daha gerçekçi olarak özetleniyor:
“Özel sektörün yüksek dış borcu Türkiye’nin başını ağrıtıyor. Konjonktür beklendiğinden kötü gelişiyor. Başbakan Erdoğan, IMF’den yardım almakta tereddüt ediyor.
İki yıldır devam eden yüksek faiz politikası sebebiyle özel sektör 193 milyar dolar borçlandı. Ancak, finans piyasaları krizi sebebiyle Türkiye’den birçok fon geri çekildi. Bu, Türk Lirası’nın dolara karşı bir ay içerisinde üçte bir oranında değer kaybetmesine yol açtı. Hafta başında Türk Lirası yeniden stabil duruma geldi, çünkü Türk yatırımcılar kazanç sağladı.
Borçların hızla çoğalması Türk ekonomisinin ek krediler gelmezse büyümeye devam edecek durumda olmadığını gösteriyor. Ek kredi meselesi şimdi tartışılıyor. Büyüme, ek krediler olmazsa büyük oranda gerileyecek.
Devlet şimdiden yüksek faizle borç almak durumunda. Bunun dışında hükümet IMF ile bir çeşit yapay kriz içerisinde bulunuyor. Başbakan Erdoğan günlerdir IMF’ye kızıyor, ‘Ümüğümüzü sıkmaya kalkmasınlar’ gibi sözler sarf ediyor. Bu sözlerin ardında hükümetin aslında IMF ile görüşmeleri yürüttüğü itirafı bulunuyor. Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in belirttiği gibi ‘teknik düzeyde’.
Başbakan’a, Türkiye’nin yeniden IMF’ye döndüğünü itiraf etmek zor geliyor. Şimşek, mayıs ayında gururla Türkiye’nin artık IMF’den bağımsız olduğunu açıklamıştı.
Erdoğan hükümeti de er ya da geç yine IMF kredisine ihtiyaç duyacak.”
* * *
Erdoğan, IMF’nin sıkı para politikasına uysa seçimi kaybedecek, fakat taze para olmadan ekonomi de dönmüyor. Üstelik piyasadaki sıcak para da kaçıyor!
Çözüm olarak hazırlanan yeni yasada “uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ile elde edilmiş paralar dışında” gibi uyduruk bir kayıt konulsa da “Türk yatırımcılar”ın yabancı bankalardaki paraları getirilebilir. Erdoğan belki bu paraya güveniyordur. Fakat, bazı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ile zengin olduğu, paralarını yurtdışında tuttuğu, bu yasa ile itiraf edilmiş oluyor!
Adamlar, paravan şirket kurarak o şirketin kârı gibi gösterdikleri paraları getirecektir. Yani piyasaya, Özal döneminde olduğu gibi uyuşturucu paraları hâkim olacak.
Özal dönemindeki turizm yatırımlarını hatırlayın. Dönemin Emniyet Genel Müdür Yardımcıları’ndan biri, bana, “Özal döneminde yapılan turizm yatırımlarının yüzde 98’i uyuşturucu parası ile yapılmıştır” demişti.
İşte o kara para Türkiye’yi nereye getirdi görüyoruz. Şimdi de Erdoğan’ın ümidi kara parada!