Erdoğan'dan Türk Birliği için somut adımlar

BAKÜ- 11. Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayı öncesinde Bakü’den geçtiğim ilk yazıda, “Türk Dünyası bir rüzgâr bekliyor” demiştim. Kurultayın ilk gününde o rüzgârın ilk esintileri kuvvetle hissedilmeye başlandı. Geçtiğimiz yıldan itibaren Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sıfatıyla kurultayı himayesine alan Recep Tayyip Erdoğan, beklentilerin ötesinde bir konuşma yaparak Türk Dünyası için önemli mesajlar verdi, somut önerilerde bulundu ve bu önerilerin takipçisi olacağını hissettirdi.

* * *

Kurultay, Metehan’dan Atatürk’e, bütün Türk büyüklerinin, Haydar Aliyev’in ve kurultay geleneğini başlatan Alparslan Türkeş’in ruhuna bir dakikalık saygı duruşu ile başladı.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, “Kurultayın Azerbaycan’da toplanması Türk Dünyası için çok büyük bir olaydır. Bütün Türk Dünyası birleşmeye doğru gidiyor. Türk Dünyası, daha da kurumsallaşarak ilişkilerini güçlendirmelidir. Biz birlik olursak kendi öz milli ideallerimizi daha kolay hayata geçirebiliriz. Birlik bizim gücümüzdür. O gün uzak değil. Azerbaycan’a sevinç getirdiniz. Hoş geldiniz. Türk devletlerinin birlik çiçekleri büyüsün, gelişsin” dedi.
Başbakan Tayyip Erdoğan, konuşmasına Haydar Aliyev ve kurultayın mimarı Alparslan Türkeş’i rahmet, minnet ve şükranla anarak başladı. Türk başkentlerini ve Türk illerini tek tek sayarak cümlesini “...Kerkük’e selam olsun” diye bitiren Erdoğan, bütün delegelerin alkışlarıyla karşılanan konuşmasında şöyle dedi:
“Türk Dünyası’nın diriliş meşalesini yakabilmemiz önünde hiçbir engel yoktur. Sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan şahlanmalıyız. Artık kapalı yollar açılmıştır. Birlikte inşa edeceğimiz aydınlık bir geleceğimiz vardır. Karabağ, en ağır meselelerimizden biridir ve kanayan yaramızdır. Bir milyon Azerbaycan Türkü vatanından sürüldüğü halde Batı dünyasından bu konuda tek bir ses yoktur. Irak’taki Türkmen kardeşlerimiz de aynı durumdadır. Kıbrıs Türkleri de izolasyonlara maruzdur. Avrupa, bu konuda samimiyet testinden sınıfta kalmıştır. Demek ki tek bir yolumuz vardır, aramızda daha sıkı iş ve güç birliği kurmak, kuvvetli bir dayanışmaya girmek. Çağımız dayanışma çağıdır. Bizler birbirimizin doğal ortaklarıyız. İşbirliği ve dayanışma içinde olmazsak bizi lime lime ederler. İngilizce konuşan ülkeler modelinde olduğu gibi, dış politikada aramızda koordinasyon oluşturabiliriz. Dil birliğine ağırlık verelim. Ortak tarih kitabı yazarak okullarımızda okutalım. Kurumsallaşmaya gidelim. Ekonomik işbirliğini de sorunları çözecek mekanizmalarla geliştirelim. Bu itibarla, Türk Dili Konuşan Ülkeler zirvesinin daimi bir sekreteryasının kurulmasını öneriyorum.
Geçmişte bu birlikteliği başardık, yine yaparız. Seyreden değil, önde giden, tayin eden olmalıyız. Gündemi belirlenen değil, gündem belirleyen bir topluluk olmalıyız. Lider ülke böyle olunur.”

* * *


Erdoğan’ın konuşması delegeler arasında büyük bir memnuniyetle karşılandı. AKP iktidarının Türk ülkelerine geçtiğimiz ay sonu vize muafiyeti ile başladığı Türk Dünyası ile ilgili adımlar atmaya devam edeceği anlaşıldı.
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat da “En güneydeki Türk devletinden Türk Dünyası’na selam” diye başladığı konuşmasında Kıbrıs meselesini anlattı ve “Karabağ’daki Türklerin acısını en iyi biz anlarız. Çünkü biz de göçe maruz kaldık. Kıbrıslı Türkler dimdik ayaktadır. Teslim olmak niyeti yoktur. Kıbrıs meselesini, Türkiye üzerinde baskı unsuru olarak kullanıp her ilerleme raporunda taviz koparmak için çözmüyorlar. Türk Dünyası birleştikçe, koordine oldukça meydana gelecek güç, bize de yansıyacak ve sorunlarımızın çözümünde en önemli destek olacaktır” dedi.
Kurultaya bu yıl Türkmenistan da yıllardan sonra ilk defa resmi temsilci gönderdi ve Cenap Hıdır Saparbayef, Türk Dünyası’nın birliğini desteklediklerini söyledi.

Yazarın Diğer Yazıları