“Erdogan ist ein Kassierer des Zionismus.”

Başlıkta okuduğunuz bu Almanca cümle, Die Welt gazetesinde yayınlanan bir söyleşinin başlığı!
Cümledeki eklerden başka Türkçe’de bilinmeyen kelime yok. Kasiyer zaten “kasa” dan türeme.. “Kasiyer” olarak Türkçe’de kullanılıyor. Almanca’da da aynı anlama geliyor ama veznedar karşılığı da var.
Zionismus da bildiğimiz Siyonizm!
Başlıkta, “Erdoğan Siyonizmin veznedarı oldu” diyor.

* * *


Peki bu sözü Die Welt gazetesine kim söylüyor?
Erdoğan’ın hocası Erbakan!
Erbakan, AKP iktidarı için “Onları bazı dış güçler buraya getirdi. Şu andaki dünya düzeninin sahibi ırkçı, Siyonist emperyalizmin güçleridir. Bizimkiler, Batılı, Siyonist dünya düzenine bilmeden destek oluyor. Yaptıklarının çoğu yanlış. Vergiler ve borçlarla Siyonistlere para kazandırıyorlar. Erdoğan Siyonizmin veznedarı oldu. O benim öğrencimdi. Ama şimdi amacımız onu devirmek” dedi.
Erbakan, sözlerine delil olarak da dış borçları gösterdi:
“1923’te kurulan Türkiye, o tarihten 2002’ye kadar dışarıya 82 milyar dolar dış borç yaptı. Erdoğan ise sekiz yılda bu borcu 580 milyar dolara çıkardı.”

* * *


Peki Erbakan’ın sözleri doğru mudur, değil midir? AKP’ye gönül vermiş kardeşlerim, 2004 yılından beri Tayyip Erdoğan başkanlığında her yıl İstanbul’da yapılan “Yatırım Danışma Konseyi Toplantısı”nda dünya sermayesinin en büyük kuruluşlarının, yani Siyonizmi finanse eden şirketlerin başkanları ile Türkiye’deki hangi sektöre el koyacakları konusunda pazarlık yapıyor! Üstelik bu pazarlığı Erdoğan, “Ülkemi pazarlıyorum” diyerek itiraf etmişti. Maliye Bakanı iken Kemal Unakıtan da “Babalar gibi satarım” diyordu.
Ülkenin maddi değerlerini 50 milyar dolara sattılar, sıra derelere, yaylalara geldi. Yetmedi; manevi değerleri de pazarladılar. Öyle ki, 2005 yılında Dubai veliaht prensine, İstanbul’da beş-on milyar dolarlık yatırım karşılığında Hz. Muhammed’in sakalını göndermeye kalkıştılar ve Atatürk Havaalanı’nda suçüstü yakalandılar.
Zaten, rehberleri, “Kelime-i Tevhidin ikinci bölümünü yani ‘Muhammed Allah’ın Resulüdür’ kısmını söylemeksizin ikrar eden kimselere de merhamet nazarıyla bakılmalıdır” diyordu.
AKP hükümeti, sadece Hz. Muhammed’in sakalını değil, Türkiye’nin sakalını Hıristiyan Siyonistlere kaptırmıştı ama AKP’ye gönül vermiş kardeşlerim, Siyonizmin kontrolündeki şirketlerin Türkiye’yi ele geçirdiğinden habersiz gibi davranıyor!
Medya, Türkiye’nin ithalatla yüzde 10’luk kalkınma hızını yakaladığını iddia ediyor. Borsa devamlı yükseliyor. Çünkü, borsada yabancılar kazanıyor. Bu arada buğday ve pancar üretimi sınırlandırıldığı gibi “kurbanlık yok” yaygarası ile hayvan da ithal edilmeye başlandı.
Ama referandumda da seçimde de varsa yoksa türban!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Madem ki siz türbanlı genç kızlarımızı seviyorsunuz, onların haklarına sahip çıkıyorsunuz, İstanbul’un merdiven altı atölyelerinde on binlerce türbanlı genç kız sigortasız çalışırken ey hükümet, sen neredesin?” diye soruyor.
Esas olan bu değil midir?

* * *

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise “NATO savunma amaçlı bir organ. İran veya herhangi bir ülke hedef alınmayacak. Bunu kesinlikle kabullenmeyiz” diyerek, füze kalkanını Türk kamuoyuna kabul ettirmeye çalışıyor.
Peki füze kalkanı, süs için mi Türkiye’ye yerleştirilecek?
Bir defa, İran’ı bir tarafa bırakın; füze kalkanı ile Türk hava sahasının tamamı manyetik kontrol içine alınacak! Manyetik silahların geliştirildiği günümüzde, böyle bir sistemi Türkiye’ye kabul etmek, ABD’ye savaşmadan teslim olmak demektir.
AKP’ye gönül vermiş kardeşlerim bizi dinlemiyor, Erbakan’a da mı inanmıyor?

Yazarın Diğer Yazıları