Emekliye 10 bin lira, nüfus planlamasıdır!

Türkiye'de geçen yılsonu itibarıyla 65 yaş ve üzeri nüfus 8 milyon 722 bin 806 olurken, bu rakamla yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı yüzde 10,2'ye çıkarak Cumhuriyet tarihinde ilk kez çift haneyi gördü.

Yaşlı nüfusun toplam nüfusa oranının yüzde 10'u geçmesiyle Türkiye, BM kriterlerine göre “çok yaşlı nüfuslu ülkeler” statüsüne girdi.

Nüfus artış hızı gerileyen ve nüfusu hızla yaşlanan Türkiye'de nüfus projeksiyonlarına göre, yaşlı nüfusun toplam nüfusa oranının 2030'da yüzde 12,9, 2040'ta yüzde 16,3 ve 2060'ta ise yüzde 22,6 olacağı öngörülüyor.

Türkiye Emekliler Derneği adına BM Yaşlanma Çalışma Gruplarında delege olan Cafer Tufan Yazıcıoğlu, Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada, “Türkiye, az sayıda ülkeyle BM Yaşlanma Çalışma Grubunda yaşlılar için kapsamlı bir insan hakları sözleşmesi oluşturulmasını benimsedi. Yaşlı hakları, ivedilikle yasal güvenceye kavuşturulmalı. Anayasa'mızın 10. Maddesinde, yaşlılara yönelik pozitif ayrımcılığa dair hükümler yer alıyor. Bu hükümlere uyum kapsamında gerekli alt yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi hem yaşlılarımızın refahını artırıp hem de rahat bir yaşam sürmesine katkı sağlayacaktır.” dedi.

***

Bir zamanlar genç emekli olanlar da artık yaşlı... Yani emekli demek yaşlı demektir.

Peki Türkiye’de emeklilerin durumu nedir? Milyonlarcası, 10 bin lira emekli maaşına mahkûm! Emekli maaşlarına yapılan zam, enflasyonu karşılamaktan çok uzak. TÜİK’e göre yıllık enflasyon, yüzde 67,57'ye yükseldi. ENAG ise yıllık enflasyonun yüzde 121.98’e ulaştığını hesapladı.

Diğer taraftan, TÜRK-İŞ Konfederasyonu’nun 37 yıldan bu yana her ay düzenli olarak hesaplayıp açıkladığı, alanında ilk ve öncü olma niteliği taşıyan araştırmanın 2024 Şubat ayı sonucuna göre;

* Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 16.257,18 TL’ye,

* Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 52.954,98 TL’ye,

* Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 21.189,34 TL’ye yükseldi.

***

Bütün bu verileri birlikte değerlendirelim... Enflasyon önlenemez bir durum değil, siyasi iktidarların tercihidir ve vatandaşın cebinden kaynak transferi yapmaktır. Açıkçası enflasyon, hırsızlıktır!

Siyasi iktidar enflasyon politikası takip ediyorsa, sabit gelirlilerin kazancını en az gerçek enflasyon oranı kadar artırmak zorundadır. Böyle bir uygulamanın yapılmaması, özellikle milyonlarca emekliye açlık sınırının bile altında maaş verilmesi, doğrudan doğruya onların sağlığına kast etmektir. Bu parayla aylık mutfak masrafı bile karşılanamıyorsa, emekliler, yeterli gıda alamıyor demektir. Çocuklarının veya belediyelerin yardımlarına muhtaç duruma düşmek ise, emekli için açlıktan beterdir. Ömür boyu çalışıp, emekli olduktan sonra ekmek almakta bile zorlanan insanların psikolojisi çökmez mi? İnsan kahrından ölür...

***

Ekmek, kredi kartıyla alınır mı? Bir fırında, iftar vaktinden hemen önce sıcak pide kuyruğuna girdim. Kuyruk dışarı taştığı için içerde neler olduğunu göremiyorduk. Sıra bana gelince parmakla “bir pide” işareti yaptım. Sıcak pideyi hızlıca kâğıda sarıp uzatan fırın çalışanı, elimde hazır tuttuğum parayı görerek “nakitse bana verin” dedi! Fark ettim ki kuyruktakilerin bir kısmı, 30 liraya satılan 500 gramlık sade pideyi aldıktan sonra kredi kartıyla ödeme yapmak için yan tarafta başka bir kuyruğa giriyor...

Kısacası, bütün bu veriler, siyasi iktidarın, dünya nüfusunu azaltmak için çalışan organizasyonlarla paralel hareket ettiğini gösteriyor! Sonuç budur.

“2024 yılı emekliler yılı olacak” deyip emekliye 10 bin lira maaş vermek, fiilen yaşlı nüfusun erken ölmesini sağlamak, yani enflasyon ile nüfus planlaması yapmak anlamına gelmez mi?

Yazarın Diğer Yazıları