Dünya üzerinde Atamıza en yakın olabileceğimiz yer!
Dünya üzerinde Atamıza en yakın olacağımız yer!
Anıtkabir’e hiç gittiniz mi?
Eğer gittiyseniz o muhteşem Türk’ün mezar odasının kapısının önüne de gitmişsinizdir.
O odanın önünde Anıtkabir görevlisi ziyaretçilere şöyle seslenir:
“Değerli ziyaretçiler şuanda Çağdaş Türkiye Cumhuriyetimizin kurucusu, ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mezar odası önünde bulunmaktasınız!
Mezar odası, mozale binasının içerisinde yer alan sembolik lahit taşının tam olarak 7 metre altında, arkamda görmüş olduğunuz bakır rölyef kapının 5 metre gerisindedir. Yani dünya üzerinde Atamıza bulunabileceğiniz en yakın konumdasınız”
Madden Atatürk’e dünya üzerinde en yakın olabileceğimiz yer tam olarak o kapının önü işte!
Hani Atamızın bakır rölyef kapı üzerindeki suretinin, Ankara kalesinde her daim dalgalanan ve dalgalanacak olan şanlı Türk sancağını izlediği ve sonsuza kadar izleyeceği kapının önü!
Peki Atatürk maddeye indirgenebilecek bir lider mi?
Elbette hayır.
Aslolan Atatürk’ü manen yaşatabilmek, onun gösterdiği hedefte yürüyebilmek!
Kendinden sonrasını da her daim planlayan Atamız bu konuda bize ne öğüt vermişti?
“Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kafidir”
İşte sır Atamızın bu sözünde yatıyor!
Atatürk’ü madden değil, manen yaşamak aslolan!
Onun fikirlerini, duygularını anlamak, hissetmek ve yaşatmak!
Her 10 Kasım’da bunun değerini bir kez daha anlamalıyız!
1938’in o kara günü saat 9’u 5 geçe ulu önderimizin aramızdan ayrılışı sonrası, ellerini ovuşturmaya başlayanlara inat Atatürk’ün manevi mirasına daha fazla sarılmalıyız!
1938’in o kara günü saat 9’u 6 geçeden sonra, kapalı kapılar ardında zil takıp oynayan cumhuriyet düşmanlarına inat cumhuriyet değerlerine daha fazla sarılmalıyız!
Dışta uğradıkları hezimeti hala hazmedemeyenlerin, içte onların işbirlikçilerinin uydurduğu tarihe karşı tarihimizin gerçeklerine daha fazla sarılmalıyız!
Daha fazla anlatmalıyız çocuklarımıza, gençlerimize Atatürk’ün ve kahraman silah arkadaşlarının ne zorluklarla bu ülkeyi kurduğunu!
Pataşur eşliğinde Çerkez tavuğunu yerken ejder meyveli smoothie’sinden bir yudum alanların refahına karşı, hatırlamalıyız ve hatırlatmalıyız bir kuru ekmeğe talim bu ülkeyi kuranların hikayesini!
Ömürleri yerden ısıtmalı binalarda, bir elleri yağda bir elleri balda geçen günümüz siyasetçilerine karşın; yamalı çarıklarla, yarı aç, yarı tok halde bu ülke için savaşarak bize bir vatan bırakan kahramanlarımıza daha fazla sarılmalıyız!
Atamız bu dünyaya gözlerini yumar yummaz Atatürk’ün tam bağımsızlık hedefini rafa kaldırıp güzel ülkemizi, “Küçük Amerika” haline getirmek isteyenlere inat, tam bağımsız Türkiye için daha da fazla çalışmalıyız!
Düşmanı dışta olduğu kadar içte de aramalıyız her daim!
Türkiye’yi “Küçük Amerika” haline getirmeye çalışan ilk ismin, Türkiye Cumhuriyeti’nin 2.adamı İsmet İnönü’nün Bayındırlık Bakanı ve 1971-72 döneminin Başbakanı Nihat Erim’in ta kendisi olduğunu unutmamalı, unutturmamalıyız!
Atamızın manevi mirasına her daim daha fazla sarılmalıyız!
Buna en ihtiyaç duyduğumuz zamanlardayız!
Atamızı her daim bağrımızda nesilden nesile sonsuza kadar yaşatmalıyız!
Atatürk’ün ilkelerini, fikirlerini, hedeflerini yaşatmak için çalıştığımızda,
İşte o zaman Atatürk’e en yakın olduğumuz yerde olacağız!