Değişime direnmek; tecavüze direnmek!
Tayyip Erdoğan, Kahire Üniversitesi, Uluslar arası Hukuk Forumu’nda konuşurken, “Tunus’tan Mısır’a, Mısır’dan Libya, Suriye, Yemen ve Bahreyn’e kadar verdiğimiz temel mesaj nettir: Değişim karşısında direnmek yerine, değişimin öncüsü olun, bu değişime yön verin...” dedi!
Değişim dedikleri projeyi başlatan ABD.. İslam ülkelerini ılımlı İslam rejimine doğru sürüklüyor. Tayyip Erdoğan da bu değişime direnmemek gerektiğini söylüyor. Hatta konu ile ilgili bir cümlesi aynen şöyle:
“Bölgemizde, güvenlik, istikrar ve refahın sağlanması, ancak halkların meşru taleplerinin karşılanması ile mümkündür. Bunun aksini savunanlar, acı kaderleri ile baş başa kalmaya mahkumdurlar. Değişim her zaman zordur; ancak kaçınılmazdır. Değişim kaçınılmaz olduğunda ise eşyanın tabiatına direnmek anlamsızdır.”
“Değişim kaçınılmaz olduğunda” kalıbı size neyi hatırlatıyor? “Tecavüz kaçınılmazsa” diye başlayan sözü değil mi?
***
Peki İslam dünyasında değişim isteyen Batı’nın temel felsefesini oluşturan dini kurumların durumu nedir?
Fazla araştırma yapmaya gerek yok..
Katoliklerin dini lideri Papa 16. Bendiktus ve kilisenin en kıdemli yöneticilerinden üç kardinalin, çocukların cinsel tacize uğramasını engellemedikleri ve sorumluları cezalandırmadıkları gerekçesiyle yargılanması talebiyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvuru yapıldı.
New York merkezli bir hukuki yardım kuruluşu olan Anayasal Haklar Merkezi, kilise yetkililerinin tacizine uğradığını söyleyen bir grup kişiye hukuki temsil desteği veriyor.
Kuruluş, taciz mağdurlarını temsil eden bir şemsiye örgütle birlikte Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne yaptığı başvuruda tecavüz ve cinsel şiddetin insanlığa karşı suç kapsamında olduğunu vurguladı.
Bu nedenle devlet statüsündeki Vatikan’ın lideri Papa’nın yanında, eski dışişleri bakanı Kardinal Angelo Sodano, şimdiki Dışişleri Bakanı Tarcisio Bertone ve doktrin sorumlusu Kardinal William Levada hakkında suç duyurusu yapıldı.
Batı’da din adamları, çocuklara tecavüz ediyor. Kurdukları medeniyette ulaştıkları son nokta bu!
Bu durumda hangi değişimin öncüsü olacak İslam dünyasındaki gençler?
Böyle bir değişimin öncüsü olmak, “Tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bak” gibi bir duruma düşmek değil midir?
***
Mesela, ABD’nin füze kalkanı sistemini Türkiye’ye yerleştirmek, İslam dünyasına tecavüz edilmesinin yolunu açan bir değişimin öncüsü olmak değil midir
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Selçuk Ünal, “NATO füze savunma mimarisi kapsamında bir erken uyarı radarının ülkemize yerleştirilmesine ilişkin hazırlıklarda sonuç aşamasına gelindiğini bildiğiniz üzere Eylül ayı başında açıklamıştık. Bu çerçevede, arazi keşif çalışmaları ve ilgili hukuki düzenlemeler de sonuçlandırılmış olup, radarın Kürecik’teki bir askeri tesiste konuşlandırılması kesinleşmiş bulunmaktadır. Söz konusu tesisten esasen geçmişte de benzer amaçla istifade edilmişti” diyor.
Şu sözlere bakın..
“Savunma mimarisi” ymiş..
Kimin savunması inşa ediliyor füze kalkanı ile? Türkiye’nin mi? Yoksa İsrail’in mi?
ABD, zaten Irak’ta, Afganistan’da milyonlarca Müslümana tecavüz etmedi mi? İsrail, Filistin’de yüz binlerce Müslümana tecavüz etmedi mi?
Tayyip Erdoğan, İslam dünyasının bu tecavüzleri değişim olarak görmesini mi istiyor?
Bu değişim karşısında direnmeyin demek, “Batı’ya teslim olun” demektir. Türkiye’nin yetiştirdiği bir kişinin, teslimiyetçiliği bu kadar benimsemesinin altında yatan sır nedir acaba?