CIA şefi Fuller'in Osmanlıcılığı ve AKP'nin görevi!
ABD yönetiminin ideologlarından Dinesh D’Souza, 1995 yılında yazdığı kitabında “Biz İslam köktenciliğini dönüştürmeliyiz, Onları liberalleştirmeliyiz” demişti. Bu program Türkiye’de AKP iktidarını üretti.
Umur Talu’nun nakline göre, kendisi ırkçı olduğu halde “Irkçılığın sonu” adıyla bir kitap yazan Dinesh D’Souza şöyle di-yordu:
“İslam bir zamanlar büyük bir medeniyetti. Sonra bir sürü şey oldu, hiçlik seviyesine indi. Şimdi tek kıymetli üretimi petroldür. En son ne zaman, büyük bir İslam keşfinden, buluşundan söz edildiğini duydunuz ki? Şimdi olan biten, aşağılanmış bir medeniyetin, daha iyi fikirleriyle İslam’a uzanan başarılı bir medeniyete küfrüdür. İslam, tarihi olarak hep kılıçla yönetmiştir. İslam İmparatorluğu da böyle oluşmuştu. Biz İslam köktenciliğini dönüştürmeliyiz. Onları liberalleştirmeliyiz. ABD’nin dış politikası, Irak ve İran’daki totaliter rejimleri yıkıp, Batı’nın kapitalizm, demokrasi ve bilim düşüncelerini oraya taşımaktır.”
* * *
Graham Fuller ve Paul Henze de 1980’li yıllardan itibaren, “Atatürkçülük ölmüştür. Ulus devletler dönemi bitmiştir. Türkiye, Osmanlı gibi çok kültürlü, çok dinli ve çok ırklı bir yapıyı benimsemelidir. Bunun için en iyi yol Ilımlı İslam’dır. Etnik kimlikler kendilerini ifade edebilmelidir” demeye başlamıştı. Sonuçta, Ilımlı İslam ve köktenciliği dönüştürme projeleri birbiri ardına uygulandı ve projeyi kabul edenler Türkiye’de tek başına iktidar yapıldı.
Önce Turgut Özal’ı iktidar yaptılar, Özal, konuyu “Federasyonu tartışalım” noktasına kadar götürdü ve kendisine bağlı özel bir istihbarat örgütü kurmaya çalışarak, Ilımlı İslam projesini hayata geçirdi. Zaman içinde bu proje kapsamında eğitimden geçen nesiller, ağırlıklı olarak ANAP ve Refah Partisi’ne egemen oldu. ANAP iktidardaki teslimiyetçi ve vurguncu politikalar yüzünden yıpranınca, kadrolar Refah ve sonra Fazilet Partisi içinde kendisini gösterdi. Fazilet Partisi içinde “Yenilikçi kanat” adını alan dönüşüme uğramış kadrolar, Graham Fuller’in açık teşviki ile AKP’yi kurarak, liberalleşmeyi, IMF politikalarını savunmaya başladı. Parti programlarına bile kendilerine ABD’den gönderilmiş metinleri aynen geçirdiler. “Küreselleşme, hiçbir ülkenin ada olmasına, yani ulusal nitelikte kalmasına izin vermez” dediler. Küreselleşmenin şehir devletleri planını aynen kabul ettiler. Projenin ABD’deki mimarları ile birebir ilişkiye giren ve bu noktadan sonra TÜSİAD’ın de desteğini arkasında bulan AKP, tek başına iktidar yapıldı. Ve “Irak ve İran’daki totaliter rejimleri yıkıp, Batı’nın kapitalizm, demokrasi ve bilim düşüncelerini oraya taşımak” diye özetlenen “ABD’nin dış politikası” uygulanmaya başlandı.
ABD ordusu, Irak ve İran’daki totaliter rejimleri yıkmak hedefiyle, Türkiye’nin güneyine yerleşti!
“Biz İslam köktenciliğini dönüştürmeli-yiz, Onları liberalleştirmeliyiz” diye başlayan fikir jimnastiği, Türkiye’nin ve bütün Ortadoğu’nun işgaline yol açan bir süreci başlatıyordu. Ekonomik, siyasi ve kültürel işgal tamamlanmış, sıra askeri işgale gelmişti.
AKP’li Zafer Üskül, bugün Graham Fuller’in sözlerini tekrarlıyor!