CIA raporu sonuçları
2014’ün bitmesine, yaklaşık 3 hafta kaldı. Şimdiden, batı ve Hıristiyan dünyası, Noel ve yeni yıl hazırlıklarına hız verdi. Beyaz Saray bahçesi önünde, Amerika’yı temsil eden, çam ağacı da ışıklandırıldı. Ben bu mevsimi, bir türlü sevemedim. Her yerde, aynı şarkı, aynı nakarat. Bizdeki radikal dinciliğin, daha yumuşak ve incitmeden uygulanan bir başka versiyonu. Bir tür, Hıristiyanlık propagandası altında alış-veriş çılgınlığı devam ediyor. Alış-veriş merkezlerinde, normal bir ekonomik kalabalık olmamasına rağmen, ona yakın bir görüntü var.
ABD, bu döneme, bu defa, son 10 yıldan buyana, hem siyasi, hem de ekonomik açıdan, biraz farklı giriyor. Resmi rakamlara göre, ABD ekonomisinde, büyüme hızlandı, işsizlik oranları azaldı, enerji bedellerinde, düşüş görülüyor ve ABD merkez Bankası olarak kabul edilen, Federal Rezerv faiz hadlerini yükseltmeye hazırlanıyor. Uzun süredir bakımı yapılmayan, kara yolları yeniden asfaltlanıyor. Okullarda, öğretmen maaşlarına zam yapılıyor. Bu gelişmeler, Amerikan dolarının değerinin artmasına neden olacak. Hoş bunu, Merkez Bankası’nın müdahalelerine rağmen, bizim paramızda görmek mümkün. Sürekli değer kaybediyor.
Bu manzara, ABD’nin ekonomik durgunluktan çıkmaya başladığının, en belirgin işareti. ABD ekonomisi, burnunu yukarı dikerken, bizimki de baş aşağı pikeye geçti. Biliyorsunuz, Dolar değer kazanmaya başlayınca, tasarruflarını, bir süre faizi en yüksek olan Türkiye’de değerlendiren yatırımcılar, sıcak paralarını da, daha güvenli sığınaklara kaçıracaktır emin olun. Dolayısıyla, uzun süredir, AKP iktidarının çalıştırdığı sıcak para veya sermaye, kaçacağa benziyor.
Bu arada, geçen yazımda uyarmaya başlamıştım. Türk ekonomisinin, en büyük girdilerinden biri olan, Rusya’nın Ukrayna krizi nedeniyle batı tarafından uygulanan ambargo, etkisini göstermeye başladı. Rus parası Ruble, son üç ay içinde, Amerikan doları karşısında, yüzde 60, değer kaybetti. Tabii bize, Ruslar aldıkları domatesin parasını, dolarla ödemedikleri için, alacaklarımızda, bu krizle birlikte küçülmeye başladı. Ufukta kara bulutlar var ama görünen o ki sultan, aynı Osmanlının son dönemleri gibi saraylar yaptırmakla meşgul.
Amerika cephesinde, siyasette, Obama önderliğindeki Demokratlar, son seçimlerde, Cumhuriyetçilerden yedikleri golü, CIA işkence raporu ile galibiyete çevirme hevesinde. Bu raporda sözü edilen işkencelerinin sorumlusu CIA yetkilileri, Kongre oturumlarında, Cumhuriyetçi Başkan Bush döneminde, Adalet bakanlığı tarafından, kendilerine yasal olduğunun söylendiğini açıkladılar. Yani zamanın Beyaz Saray’ın, kendilerine izin verdiğini söylemek istediler. Biliyorsunuz, genel seçim öncesi Cumhuriyetçiler, özellikle Latin Amerika’dan göçleri engellediği için, Obama yönetimine kampanya açmış, Obama da ABD topraklarında kaçak olan göçmenlere, yasal hak tanıyıp sınırları kapatmıştı. Amaç, gelecek seçimlerde Demokratların Başkanlığı kaybetmesiydi.
Buna karşılık Demokratlar derhal faaliyete geçerek, Cumhuriyetçi Başkan ve kabinesi döneminde, özellikle 11 Eylül saldırısı sonunda, Quantanamo’da tutulan, El Kaideli tutuklulara uyguladığı işkenceleri açıkladı. Rapor Kongre de yayınlanırken, istihbarat almak amacıyla, işkence yapılan tutuklulardan da, doğru bilgi alamadıklarını da vurguladı. Beklendiği gibi Kongre de ve ABD kamuoyunda, büyük gürültü kopardı. Ama bu gürültüden daha büyük bir tehlike, yurt dışındaki Amerikalılara yönelik gelişebilir. Bir kere bu raporu, mesela IŞİD’li kafa kesen kanlı katiller, cinayetlerine haklı bir gerekçe gibi satabilir. Bu rapor Dünya kamuoyunda, Amerika’ya duyulan nefreti artırabilir. Yani ahlaki durum göz ardı edilirse, ABD bindiği dalı kesmiş gibi.
Tüm bunlar, bizim zaten çorbaya dönen dış politikamızı, içinden çıkılmaz, bir hale getirebilir. Sevgili okurlarım, bizim yıllardır anlatmaya çalıştığımız, PKK ve yandaşlarının, gizli amacı olan, güneyde bir federasyon ve özerk bölge kurulması konusunun gündemde olduğu artık sır değil. PKK’nın Meclis’teki siyasi dalı da bunu doğruladı. Şimdilerde her şey, hükümet tarafından, İmralı’daki bebek katilinin, iki dudağı arasında.
Geçenlerde, gene altını çizmeye çalışmıştım. Petrol fiyatları inanılmaz bir hızla düşüyor. Ama nedense Türkiye’de bu hız ancak vergi artışlarında görülüyor. Saçma sapan gündem değiştiren konularla siyaset her gün vatandaşının sinir dalına basmaya devam ediyor. Saraylar, gemicikler falan filan. Allah sabır versin ne diyelim.