CHP’nin dini!

Yusuf Halaçoğlu hata yaptı... CHP’ye ‘dinsiz parti’ diyenlerin şerrinden korktuğu için de değil... Sergilemeye çalıştıkları siyasî manevrayı izahta zorlanıp, savunulması zor bir gerekçeye sığındığı için...

Şimdi herkes vuruyor Halaçoğlu’na, CHP’lisi de, MHP’lisi de, hatta “Camileri ahır yaptılar, Kur’an’ı yasakladılar” propagandasını dilinden düşürmeyen AKP’lisi de...

İki hafta önce “Ya ikna edeceksiniz ya da ikna edeceksiniz” başlıklı yazımda şu satırlarla tehlikeye dikkat çekmeye çalışmıştım: “Halka ve parti tabanınıza bir sorun bakalım, televizyonlara veya gazetelere gönderdiğiniz sözcü, kurmay veya danışman, adına ne derseniz deyin, nasıl bir etki bırakıyorlar hedef kitlenin gözünde?

Siyaset sadece ‘içerik üretme’ değil, aynı zamanda o içeriği ‘pazarlama’ sanatı... İmaj bazen her şeyin önüne geçebiliyor... Zaman zaman siyaset bir ‘sektör’e, seçmen kitleleri ise ‘pazar’a dönüşüyor... O pazarın kendine has kuralları var ve sizin ayakta kalmanız için rekabet gücünüz olması gerekiyor...

Rekabet gücü, bilgidir, bildiğini aktarabilme kudretidir, muhakeme kabiliyetidir, ikna kapasitesidir kimi zaman... Kimi zaman ise pratik zekâ ve hazırcevaplık gibi özellikler ister...”

* * *

Halaçoğlu hocalığı kadar başarılı bir siyasetçi olamayabilir... İyi de MHP’nin kamera karşısına sık sık çıkan diğer ‘ekran yüzleri’nin kitleleri tatmin oranı nedir ki zaten? Başkaları ‘yanlış’larını bile çok daha iyi pazarlarken, MHP sözcülerinin ‘doğru’larını anlatmaktaki yetersizliği nasıl fark edilmez? Hele bir ‘gazeteci’ baş danışman var, kendisini dinlerken içi daralmayan partili kaldı mı?

Bir parti herhangi bir adım atarken, rakip partinin bunu nasıl değerlendirip, kendisi aleyhine etkin propaganda malzemesine dönüştürebileceğine elbette dikkat eder... Bu anlaşılabilir bir durumdur... Ama itiraf etmek, hem de bu kadar kötü bir dille itiraf etmek sadece yetersizlikle açıklanabilir...

Yazılı metinler genellikle asık yüzlerle uyumlu ‘darbe bildirisi’ gibi... İrticalen yapılan konuşmalarda ise çuvallama endişesi özgüven kaybına, tutukluğa ve hataya yol açıyor... Yoksa AKP’nin neşet ettiği kültürün CHP’yle girilecek her türlü iş birliğine ‘dinsizlik’ yakıştırma potansiyeli bilinen bir gerçek... Halaçoğlu sözde onu anlatmaya çalıştı ama bu kadar becerebildi...

* * *

RP-DYP koalisyonunun kurulması için BBP’nin güvenoyuna ihtiyaç vardı... Uzun tartışmalardan sonra BBP güvenoyu verme kararı aldı... Kararı açıklamak için Meclis kürsüsüne gelen rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, Erbakan’a mâl olmuş ‘istemeden ve iğrene iğrene’ anlamlarına gelen ‘kerhen’ kelimesini de kullanarak, RP sıralarına döndü ve şunları söyledi: “Müslümanların iktidarını önlediniz sözünü size söyletmeyeceğim...”

Burada ‘siz’ diye suçladığı Refah Partililerdi... ‘Patates dininden’ veya ‘şuurlu Müslüman’ gibi tabirleri siyasî hayatımıza bu kültür sokmuştu ve ‘karşı’yı din üzerinden yaftalarken pek acımasızdı... Yazıcıoğlu da haklı olarak bu karaktere dikkat çekmeyi düşünmüştü...

Belli ki, Halaçoğlu da o fitneyi hatırlatmaya çalıştı... Meclis Başkanlığı seçiminde izledikleri stratejiyi ifadede zorlanınca Millî Görüş bâkiyesi o hastalığa vurgu yapmayı denedi... Kötü oldu... ‘Başörtülü bacımıza saldırdılar, câmide içki içtiler’ türünden üçüncü sınıf yalanlarla siyaset üreten bir yapının bile hedefi haline gelindi...

Yine “İkna edeceksiniz, ikna edeceksiniz, ikna edeceksiniz... Ama önce ikna edici donanımda olacaksınız” diyelim ve o sorularımızı geneli kapsar biçimde tekrar ederek bitirelim: “Bazı parti temsilcilerini ekranlarda görünce merak ediyor insan; Bunlar ne zaman kendilerini ‘gelişimlerini tamamlamış’ saydılar ve o gün bu gündür daha da geliştirme ihtiyacı hissetmiyorlar? Neden kendilerine çizili alan dışında bir kontra soru geldiğinde afallıyorlar?”

Yazarın Diğer Yazıları