Bursa nutku rahatsızlığı!

Atatürk’ün Bursa nutku yine tartışma konusu ediliyor. Çünkü bu nutukta Atatürk, gençliğin Cumhuriyeti korumak için nasıl bir yöntem takip etmesi gerektiğini anlatıyordu. Bursa nutku, Atatürk’ün ölümünden sonra siyasi amaçlarla kullanıldığı için tartışma konusu edilmiştir. Mesela Mustafa Armağan, nutkun uydurma olduğunu iddia eder ama şu bilgileri de verir:
“Sonradan Bursa Nutku adıyla meşhur olacak bu metin ilk kez 1947’de Rıza Rüşen Yücer’in Atatürk’e Ait Birkaç Fıkra ve Hatıra adlı kitabında görülürse de, Celal Bayar tarafından 1949’da İzmir’de yapılan DP Büyük Kongresi’nde okutulmasına kadar yine kimsenin ilgisini çekmez. Bayar’ın menfaatlerine bir eldiven gibi uymaktadır.

9 yıl sonra bu defa CHP yanlısı Ulus gazetesine basılmış olarak görürüz onu. Bu defa amaç, DP’yi tehdittir. Tartışma alevlenince Cumhuriyet Savcısı Ulus gazetesi hakkında soruşturma açar. DP’nin bu nutku daha önce okuttuğunun ortaya çıkması üzerine ise Menderes’in baskısıyla savcılık takipsizlik kararı verir ve hadise kapanmış görünür.

1975 yılında Cafer Tanrıverdi tarafından yazılı metin olarak halka dağıtıldı. Bursa Nutku, bu defa savcılığa verilmekle kalmadı; ağır cezalık oldu. Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yürütülen davada, bilirkişiye başvuruldu. Dönemin Türk Tarih Kurumu Başkanı Enver Ziya Karal ve Öğretim Üyesi Sami N. Özerdim mahkemeye Bursa Nutku metninin Atatürk’e ait olduğuna dair görüş ve belge sundular Mahkeme de, bilirkişinin görüşü paralelinde karar aldı ve böylece Bursa Nutku’nun Atatürk’e aitliği yasal kesinlik kazandı”

Oysa Türk Tarih Kurumu, konuyla ilgili ilk tespitini 1966’da yapmıştır. Karar şöyledir:
“Türk Tarih Kurumu Yönetim Kurulu’nun 24 Ekim 1966 tarihli toplantısında Bornova Asliye Hukuk Hakimliğinin 27/9/1966 tarih ve 1966/338 sayılı yazısı ve bu yazıya ekli Atatürk’ün Bursa Nutku ile ilgili gerekli incelemeler yapılmıştır. Bu incelemeler sonunda bu sözlerin Atatürk’ün 1933 Şubatı’nda Bursa’da yaptığı konuşmadan mealen alınmak suretiyle çeşitli tarihlerde basılmış olduğu kanaatine oybirliği ile varılmıştır.”

***

Şimdi elimde başka bir belge var. Hem de Murat Belge’nin çevirisi ile yayınlanmış, Lord Kinross’un “Atatürk; Bir Milletin Yeniden Doğuşu” eseri, bu konuya açıklık getiriyor.
Kinross, Bursa nutkunu ve Büyük Nutkun son bölümüne yer verdikten sonra, “Bu iki nutuk da 1960’da gençlik, Celal Bayar ve Menderes rejimine karşı başkaldırıp onların düşmesinde ve yerlerine geçici bir askeri rejimin gelmesinde büyük rol oynadığı zaman da çok tekrarlandı” diye noktayı koymuş. Bu çeviri, 1966 yılında Milliyet gazetesinde dizi yazsı olarak yayınlanmıştı.

***

Bursa nutkundan rahatsız olanlar, esas olarak Atatürk’ten de rahatsızdır. Çünkü Atatürk Büyük Nutkun son bölümünde “Memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-u zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı!
İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur” diyerek Bursa nutkundan daha ağır konuşmuştur. Bu sözlerin muhatapları elbette rahatsız olacaktır!

Yazarın Diğer Yazıları