"Bu vatan bizim değil mi?"

Televizyon kanallarından birinde seyrettim. Vatandaş, Başbakan’a derdini anlatmak niyetiyle Başbakanlık binası önüne gelmiş, tam Erdoğan’a seslenecek ki korumalar koluna girerek sürüklüyor, bir taraftan da hakaret ediyor!
Vatandaş, kendisinin bir eylemci zannedildiğini düşünecek durumda değil! Kim bilir ne derdi var! Korumalara, “Beni niye sürüklüyorsunuz, niye bana hakaret ediyorsunuz? Bu vatan bizim değil mi?” diye soruyor!
Korumalar sürüklemeye devam edince aynı sözü tekrar ediyor:
“Bu vatan bizim değil mi?”

* * *

Sahi bu vatan kimin?
Bizim mi?
Anayasal olarak egemenlik kayıtsız şartsız Türk Milleti’nindir! Cumhuriyet’in ilanından hemen sonra Türkçülüğün fikir babası Ziya Gökalp ne diyordu:
“Evvelce, Türkiye’de Türk Milleti’nin hiçbir mevkii yoktu. Bugün her hak Türk’ündür. Bu topraktaki hâkimiyet Türk hâkimiyetidir. Siyasette, kültürde, iktisatta hep Türk halkı hâkimdir.”
Bugün Türkiye’de her hak Türk’ün müdür?
Mesela, para kimin elindedir? Bankalar, borsalar, enerji, maden, haberleşme, limanlar kimin elindedir? Medya, siyaset, kültür ve ekonomiye kim hâkimdir?
Yabancılar değil mi?

* * *


CHP Milletvekili Fevzi Topuz, arkadaşımız Salim Yavaşoğlu’na katlanan dış borçlar sebebiyle AKP iktidarının, müflis bir tüccar gibi başta vatan toprağı olmak üzere ülke kaynaklarını acilen yabancılara satmak için Anayasa ve yasalara rağmen uğraş verdiğini söyledi.
Topuz, “Türkiye’nin 8333 km uzunluğundaki kıyılarının, özellikle İstanbul’dan başlayarak Antalya’ya kadar olan bölümünün, artan iç-dış borç ve cari açığı kapatmak uğruna, ’İspanya Modeli’ adı altında uluslararası sermayenin hizmetine sunulmakta olduğunu, AKP iktidarının, tapu yasasının ardından, bu hedefi gerçekleştirmek üzere, bu kez, kıyı ve imar mevzuatında da bir dizi değişiklikleri gündeme getirdiği görülmektedir” dedi.
Biliyorsunuz, Unakıtan’ın “İspanya Modeli” adı altındaki satış projesini bu sütunlarda dile getirdik. Fakat, siyasiler her konuda olduğu gibi bu konuda da aylarca gecikerek müdahil oluyor. O zaman da iş işten geçmiş oluyor! Yine de Topuz’un açıklamaları önemlidir; “Yasayla, artık ülke insanımız, kendi topraklarının üreticisi değil, müşterisi ve kendi topraklarının sahibi değil, bu topraklarda ırgat olacağı görülmektedir” diyor.

* * *


Peki ya hukuk sistemi?
Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, “Lozan’da güçlükle kaldırmayı başardığımız ’adli kapitülasyonlar’eskisinden besbeter bir şekilde yeniden günlük hayatımıza hâkim olmuş durumda” diye uyarıyor! İşte Diyarbakır İstinaf Mahkemesi binası, yasası çıkmadan AB parasıyla yaptırıldı!
Bu yasanın çıkacağını, Türkiye’nin yargı sistemi olarak federalleştirileceğini AB nereden biliyor?
Vatandaş, Başbakan’la görüşemeyince soruyor; “Bu vatan bizim değil mi?”
Vatandaş, bankalar, Telekom, Petkim satılırken soracaktı? Bu vatan kimin diye!
Orhan Şaik Gökyay da “Bu Vatan Kimin?” diye sormuştu. Unuttuk herhalde! Hatırlatıyorum:
BU VATAN KİMİN?
Bu vatan, toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır;
Bir tarih boyunca, onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir...
Tutuşup kül olan ocaklarından,
Şahlanıp köpüren ırmaklarından,
Hudutlarda gaza bayraklarından,
Alnına ışıklar vuranlarındır...
Ardına bakmadan yollara düşen,
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır...
İleri atılıp sellercesine,
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine,
Şu kara toprağa girenlerindir...
Tarihin dilinden düşmez bu destan:
Nehirler gazidir, dağlar kahraman,
Her taşı bir yakut olan bu vatan,
Can verme sırrına erenlerindir...
Gökyay’ım ne yazsan ziyade değil,
Bu sevgi bir kuru ifade değil,
Sencileyin hasmı rüyada değil,
Topun namlusunda görenlerindir...

Yazarın Diğer Yazıları