Bir yiğit ölmüş diyeler...
Trabzon’da oynanan Trabzonspor-Fenerbahçe maçında çıkan olayların tipik bir “ihmal suretiyle icra suçu” olduğuna dair bir kanaat oluştu. Bu kanaate varılmasının dayanakları, stat girişinde arama yapılmaması, sahaya atlayan kışkırtıcılara zamanında engel olunmaması ve meydana gelen olayların, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini etkilemek için kullanılmak istenmesidir.
Maçta meydana gelen olayları, Trabzon ve Trabzonlular aleyhine bir kampanyaya dönüştürmek için uğraşanlar da var! Trabzonluların, yurdun her köşesinde sosyal hayatta ve siyasette öne çıkmasından rahatsız olanlar, bugünkü siyasi tablo içinde Trabzon’daki oy oranlarını da öne çıkararak cahilce teorilerle Trabzonlular için çirkin sözler sarf ediyor...
***
Trabzon’un şehir merkezi dışında orman köylerinde doğup büyümüş olmak, sürekli bir “hayatı idame eğitimi”dir. İklimin gün içindeki hızlı değişkenliğine ve zorlu tabiat şartlarına ayak uydurmak için sürekli bir dikkat içinde olmak gerekir. Bu da insanı hızlı karar vermeye zorlar... Bu doğal eğitimden geçen insanlar, şehirde hangi işi yaparsa yapsın başarılı olur. Çünkü girişimcidirler.
Millî Mücadele’de Trabzonluların konumunu bizzat Atatürk şöyle anlatmıştır:
“Samsun’a ayak bastığım zaman bana kalp gücü veren vatandaşlarımın ilk sırasında Trabzonluların bulunduğunu asla unutmayacağım. Sakarya büyük kanlı savaşına Üçüncü Tümen ile yetişen Trabzon evlatlarının savaş alanında gösterdikleri özverili çabaların kıymetli anısı, bilincimde sürekli canlı kalacaktır. Bu yurtsever halka ve o kıymetli kahraman evlatlara sahip bulunan bu değerli yurdunuzu; Ermenistan’a bağlı bir bölge veya Pontus krallığı yapma hayal ve istekleri ile tehditleri ne kadar korkunç bir girişimdi. Kuşkusuz bu korku artık sonsuza kadar hayal olmuştur.”
Atatürk böyle söylese de Pontus veya Büyük Ermenistan emelleri için uzun süredir Trabzon üzerinde operasyonlar yapılıyor. Bunların çoğunu da yine Trabzon evlatları boşa çıkarıyor. Yalnız, ülkeyi yönetenler, yabancıların Trabzon emellerine çanak tutarsa iş o zaman karışıyor! Trabzon Limanı’nı Rio Tinto’ya peşkeş çekmek gibi... Yine Trabzon limanını 1 Mart tezkeresiyle Amerikan ordusuna açmaya çalışmak gibi... Venizelos gemisine doluşan yüzlerce papazın, “Karadeniz’i kurtaralım” adı altında limana sokulması ve Pontus dansı ile sembolize edilen projelerini uygulamak istemesi gibi... Bütün bu girişimler önlendi ama istihbarat operasyonlarıyla Trabzonlu çocuklar kullanılarak rahip Santoro’nun ve Hrant Dink’in öldürtülmesine engel olunamadı. İşte o suikastlardan itibaren psikolojik operasyonlar hızlandı... Öyle ki Ankara’dan verilen talimatla Patrik Bartholomeos’a “ekümenik patrik” yazılı Trabzonspor forması bile hediye edilebildi.
***
Trabzonspor’un temelini ise Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı'nda teğmen ve üsteğmen olarak toplamda 4,5 yıl askerlik yapan, Sakarya Meydan Muharebesi’ne katılan ve İzmir'e ilk giren subaylardan biri olan Hüseyin Avni Aker atmıştı. Trabzon'daki spor kulüplerini bir araya getirerek Türkiye İdman Cemiyeti'nin kurulmasına katkı sağlayan Aker, adının verildiği stadyumun inşa edilmesine de liderlik etti.
Siyasi iktidar, Avni Aker stadını adıyla beraber yıkarken aslında, Trabzon’un tarih bilincine de zarar verdi. Elbette Ahmet Suat Özyazıcı, Özkan Sümer ve Şenol Güneş gibi değerlerin adları da yeni eserlere verilebilir ama Avni Aker adını silerek değil...
***
Birkaç gün önce kaybettiğimiz Prof. Dr. Hanefi Bostan da Trabzon’un direncini temsil eden bir aydınımızdı. Bostan, 2003’te Kıbrıs mitingine Türkiye Kamu-Sen İstanbul İl Başkanı olarak destek vermişti.
Bostan, 2008 yılında Türkiye'nin dış borçlarına dikkat çekerek "İhracatın 125 milyar Doları aştığını övünerek propaganda eden Hükûmet, ithalatın ise 200 milyar Doları aştığını elinden geldiğince kamuoyundan gizlemeye çalışıyor. Aradaki fark, Türkiye'nin, bin bir mihnetle, dişlerle, tırnaklarla, tüyü bitmemiş yetimlerden bile kesilen vergilerle yapmış olduğu, yılların birikimi tesislerinin ve yeraltı ve yer üstü zenginliklerinin, topraklarının, dağlarının, nehirlerinin, kısacası, nesi var nesi yoksa haraç-mezat yok pahasına yabancılara satılmasıyla kapatılmaya çalışılıyor.
Hiç kimse dikkat etmiyor ki, Türkiye'nin içinde, Türklerin olmayan ve dolayısıyla da, Türkiye olmayan bu 'satılmış' vatan topraklarını satın alanlar, bu topraklarda 'siyasî toplumlar' da oluşturacaktır." demişti.
***
Trabzon, İstanbul, Kilis, Hatay, Gaziantep, Antalya, Mersin, Şanlıurfa, Van veya Karabük hatta bütün Türkiye şimdi Bostan’ın bahsettiği durumla karşı karşıyadır.
Trabzon’a yönelik psikolojik operasyonlar, özellikle Hanefi Bostan gibi Trabzonlu aydınları etkisiz kılmaya dönüktür. Bu sebeple kendi üniversitesi dışında resmî veya özel hiçbir kurum veya kuruluş, Bostan’ın kaybından tek satırla dahi bahsetmemiştir...
Trabzonlular, şehrin ve Türkiye’nin sigortası olan kendi aydınlarına sahip çıkmalı ki Trabzon da huzur bulsun Türkiye de...