Basındaki faşistlere!
Ürettiğimiz fikirlere fikirle karşı çıkamayanlar, acizlik ve çaresizlik içinde isim vermeden sağda solda çamur atmaya çabalıyor!
Biz haram yemedik, tertemiz gazetecileriz.
-Tahkim Yasası’na, endüstri bölgeleri yasasına, yabancıya toprak satışına, eyalet sistemine, federasyona karşı çıkmışız.
-AB’nin ipliğini pazara çıkarmışız, ABD’nin bütün psikolojik, kültürel ve siyasi operasyonlarına karşı halkı bilgilendirmişiz!
-Bölünmüş Türkiye haritaları yayınlayan, Büyük Ortadoğu Projesi sahiplerinin yerli işbirlikçilerini halka göstermişiz.
-Türk Milleti’ne iftira edenlerin bu işi niçin yaptığını sergilemişiz?
-Türkiye’nin haraç-mezat satılması ile ilgili bütün bilgileri ortaya koymuşuz?
-Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınmasına karşı çıkmışız!
-Vakıflar Yasası’ndaki değişiklikle, yabancı istihbarat örgütlerine halk arasında serbestçe çalışma imkânı getirildiğini güçlü delillerle belgelemişiz?
-Uygulanan ekonomik ve siyasi teslimiyet politikalarının, halkı açlığa, ülkeyi uçuruma sürüklediğini, bilimsel verilerle kamuoyuna sunmuşuz!
-Parti marti umurumuzda bile olmamış! 57’nci hükümeti oluşturan partilere daha da ağır eleştiriler yapmışız!
-Gençlerimizi, sol sağ diye ayırt etmeden birlik içinde olmaya davet etmişiz. AB’nin veya ABD’nin yol haritalarına karşı, Atatürk’ün yol haritasını yazmışız! Türklüğün Yeni Dünya Düzeni için kafa yormuşuz. Rahmetli Attila İlhan ile birlikte dip dalgasını başlatmışız.
-Daha da uzatabiliriz ama sütun bunları saymaya yetmez!
-Özetle; Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerini ve etnik kimlik derecesine düşürülmek istenen Türk kimliğini savunmuşuz.
***
Evet bütün bunları biz yaptık, yapıyoruz, yapacağız!
Uluslararası hukuk, Türkiye Cumhuriyeti yasaları ve basın özgürlüğü çerçevesinde halkımızı bilgilendirdik!
Düşünce hürriyetimizi kullandık.
Ama düşünce hürriyetini dilinden düşürmeyen, sözde liberal, özde faşist birkaç kifayetsiz, başka çare bulamayınca, milli kavramların yıpratılmakta olduğu bir zamanda cüret kazandıkları için diş göstermeye başladı! Diş bilediklerini biliyorduk da ağızlarını açamıyorlardı! Şimdi paçamıza dolanmak istemeleri yaradılışlarının gereğidir!
Fakat boşuna heveslenmesinler! Çünkü bizim devletten, milletten veya insanlıktan gizlimiz saklımız yoktur. Biz meşruiyetten ayrılmayız. Çünkü biz, ilkokulda her sabah okuduğumuz anda yüreğimizle de beynimizle de bağlıyız! Türk’üz, doğruyuz, çalışkanız!
Biz, yazı yazarken, bütün Türk Milleti okuyacakmış gibi yazarız.
“Varlığım Türk varlığına armağan olsun” derken, ayağını kaldıranlardan da değiliz!
İnternet ahlâkı!
Bugüne kadar yazılarımı kendi sitelerinde yayınlayan İnternet sitelerinin yöneticilerine teşekkür ederim. Çoğu telefonla veya e.posta ile sorarak izin almıştır. Hiçbirine hayır demedim. Fakat nadiren bazı siteler, yazılarımın giriş kısmına resimler ekliyor, kendi yorumlarını katıyor. O yorumlar da bana ait zannedilebilir. Bu şekilde yayın yapan siteler yazılarımı lütfen yayınlamasın. Buna rızam yoktur.
İnternet’ten bahsetmişken bir hususa daha değineyim; biz Yeniçağ’da “aklını kullanan” ve düşünen insanlara hitap ediyoruz. Yeniçağ okuyucusu böyle seçkin bir kitledir. Bazı İnternet sitelerinde ise partizanlar ve taraftar psikolojisinde olanlar, kendi partilerinin veya fikir gruplarının aleyhinde kabul ettikleri yazılarıma gönderdikleri yorumlarda seviyesiz ifadeler kullanıyor.
Partizanlık fikir köleliği demektir, bizi de kendileri gibi zannediyorlar; dolayısıyla ne yazarsak yazalım, köpürüyorlar. Fakat bu iğrenç yorumları yazanlardan çok yayınlayanlarda bir sorun var! Dava açmıyoruz diye bu seviyesizlik devam mı edecek? İnternet, bütün dünyada ahlâksızlığın kol gezdiği bir sanal ortamdır diye site yöneticileri de bu çukura mı inecek, yoksa dünyaya örnek bir İnternet ahlâkı oluşturmak için çaba mı sarf edecek?