Bahçeli’ye soru soran gazeteci önce makbuldü sonra hain oldu
AKP, medya ve gazeteci algısını tamamen değiştirdi Türkiye.
O eski gazeteler ve gazeteciler artık yok, belki de bir daha hiç olmayacak.
İpe sapa gelmez uygulamalarla keskin iki kutuplu medya düzenine geçildi günümüzde.
Ya bizim mahallenin adamısın ya karşı mahallenin!
Gelin hep beraber bir geçmişe gidip bakalım Türk medyası nasıl bir değişim sürecine mecbur bırakılmış?
AKP iktidara geldiği ilk yıllarda 6 büyük medya grubu hakimdi sektöre!
Bunlar; Doğan’lar, Bilgin’ler, Uzan’lar, Doğuş, Çukurova ve İhlas Gruplarıydı.
Manşetlerle çarpışa çarpışa iktidara gelen AKP’nin medyaya yönelik ilk hedefi ise Uzan’lar oldu.
AKP hemen ne yaptı biliyor musunuz?
O zamanın makbullerinden olan FETÖ’cü STV Ankara Temsilcisi Haluk Örgün’ü Star Medya Grubu’nun başına atadı. Bu atamayla beraber Star Medya Grubu’ndaki 380 gazetecinin işine son verildi. Yerlerine kendi adamları, gazeteci kılıklı kalemşörler getirildi.
Bu insanların gazetecilikle falan yakından uzaktan ilgisi yoktu. Bunların hepsi belirli bir zihniyetin savunuculuğunu yapan, kalemini silah olarak kullanan insanlardı.
Ana akım medyada el konulan hemen hemen her kuruluşta Star’da yapılan yapıldı ve medyanın el değiştirmesi sağlandı.
Diğer taraftan zamanın makbulü sonranın haini olan bu zihniyete kendi medyalarını kurma imkanları da verildi.
Mesela Ergenekon ve Balyoz kumpaslarının baş aktörü Mehmet Baransu’nun çalıştığı Taraf Gazetesi gibi.
Adamlar amellerinin gizleme gereği bile duymamış!
Gazetenin adında da belirtildiği gibi bunlar gazeteci değil “taraflar” yani taraftarlar !
Bir tarafta ana akım medyanın kadroları yandaşlarla doldururlarken dikkat edin bunlar gazeteci değil yandaş takımı!
Diğer tarafta aynı yolda yürüdükleri yol arkadaşlarının da kendi medyalarını kurmalarına izin verdiler ki bunlarda gazeteci değil hep bir “taraf” olmayı seçen güruhtu.
Bu süreçte TMSF aracılığıyla el konulan medya gruplarının hepsini AKP, kendi tetikçisi haline getirmeyi de ihmal etmedi tabi.
Kendi anlayışları ve görüşleri dışındaki bir avuç bile kalmayan asli görevini yapan basın (muhalif değil, zaten gazeteci ve medya muhalif ve eleştirel olmalı) ise ya hain oldu ya da ajan!
İktidarı destekleyen her türlü düşünce makbul kabul edilirken iktidarı eleştiren her düşünce de hainlikle suçlanır oldu.
Onların suçlamaları belki mühim değil ancak özellikle bu medyanın yayınlarıyla toplumun büyük kesimi de bu düşünceyi benimsedi ve bu durum kanıksandı.
İşte bir toplumun temeline dinamit koyan asıl tehlikede tam olarak bu.
Son olarak hepimiz tanık olduk geçtiğimiz gün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye soru soran gazeteci Yıldız Yazıcıoğlu’nun başına gelenleri.
Bahçeli’ye “Sinan Ateş cinayetini” sormaya çalışan bir gazetecinin “Hadi işine bak” çıkışı sonrası nasıl tartaklandığına tanık olduk.
İşine bakıp soru sorduğu için itilip kakılan Yazıcıoğlu hemen ajan ve provokatör ilan edildi.
İşi soru sormak olan tüm gazeteciler kastedildi aslında Yazıcıoğlu üzerinden.
Yapılan açıklamada ‘kalemini silah gibi kullanarak tetikçilik yapanlar’ ifadesi kullanıldı.
Bu tarz sorular soranlara hangi sıfatların takılacağının sinyali verildi.
Bir gazeteci sadece soru sorduğu için tetikçi olmakla suçlanıyor.
İşini yaptığı için kalemini silah gibi kullanmakla suçlanıyor.
Kim hoşa gitmeyen bir soru sorsa hain ilan edilecek, ajan olacak yani!
Bu bir partiye, bir siyasetçiye indirgenemeyecek kadar büyük bir olaydır!
Türk demokrasisine nasıl darbe vurulduğunun, özgür basının nasıl susturulmak istendiğinin kanıtıdır!
Üstelik bu olay Uğur Mumcu’nun katledilişinin yıldönümünde yaşandı!
Özgür basın ve demokrasi yolunda tam 30 yıl önce arabasının altına yerleştirilen hain bir bomba ile katledilen basın şehidi Uğur Mumcu’nun ölüm yıldönümünde bir gazeteci sadece soru sorduğu için itilip kakıldı!
Gazetecinin işi soru sormaktır, kamu adına yöneticileri denetlemek, eleştirmektir.
Asıl bunun aksi durum kalemşorluktur.
Asıl kalemşorlar, hiçbir eleştiri içermeyen, size gollük pası atan sorular soran gazetecilerdir.
İşin tuhaf yanı, yabancı bir basın organında sözleşmeli olarak çalıştığı için ajan ilan edilen Yazıcıoğlu’nun 2015’te Bahçeli ile röportaj yapmış olması.
Bu gazeteci o zaman makbuldü. İstemediğiniz bir soruyu sorduğu için mi hain oldu?
Veya parlamento çatısı altında kim bilir Bahçeli’ye kaç kez soru sormuştur bu gazeteci, o zaman makbuldü, sırf bu soruyu sorduğu için mi hain oldu?
Varsa Türkiye Cumhuriyeti aleyhinde bir faaliyeti çıkarın ortaya o zaman!
Türk yargısı gereken cezayı versin kendisine.
Öyle herkese hain yaftası yapıştırmak kolay.
Türkiye’de herkes birbirini ne kadar kolay hain ilan eder oldu hayret doğrusu!
Bu kutuplaştırıcı siyaset elbet bitecek, demokrasinin temel direği özgür basın yeniden tahsis edilecektir!