''Azgın milliyetçilik''
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ ile bana yapılan saldırıları kimler yaptı? MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Habertürk Yazarı Nagehan Alçı''ya verdiği demeçle, "Bu hareketin delisi çoktur Nagehan Hanım. Talimat falan dinlemezler..." diyerek MHP''lilerin yaptığını açıkça itiraf etti.
Ayrıca Özdağ''ın ve benim ifadelerimde bu saldırılardan dolayı, "MHP''yi eleştirilerimiz" karşısında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli''nin sessiz kalması, "Sükût ikrardan gelir" ilkesini hatırlattı…
Böylece Bahçeli ve Yalçın bu menfur saldırıların siyasi ve hukuki sorumluluğunu da üstlenmiş oldular.
***
Değerli okurlarım,
MHP''nin kurucusu efsane ve efsane lideri Başbuğ Alpaslan Türkeş''in ilkelerini ve 9 ışık doktrinini Türkiye''de en iyi bilen kuşku yok ki oğlu MHP eski Genel Başkanı ve halen AKP Milletvekili Tuğrul Türkeş''tir…
Telefon ile arayarak "Geçmiş olsun" dileklerini ileten Türkeş, düşüncelerimi yazılı olarak göndereceğim diyerek, "Azgın milliyetçilik" başlıklı uzun bir değerlendirme gönderdi.
Türkeş''in "milliyetçilere ve ülkücülere" ders niteliğindeki, "21''inci yüzyılın ilk çeyreğinde Dünya ve Türkiye''deki gelişmeler" makalesini özetliyorum;
"Milliyetçiliğin bütün olumsuzluklara, hücumlara, işgallere ve zorbalıklara karşı cansiperane bir mücadele aracı olabileceğini ispat eden en büyük olay Türkiye''mizin Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silâh arkadaşlarının öncülüğünde başlattığı Kurtuluş Savaşı''dır.
21''inci yüzyılı idrak ettiğimiz bu dönemde dünyada ve ülkemizde yaşananlara baktığımızda ise geçmişteki bu hatıralar ve tarih ister istemez insanı düşündürüyor.
Yerleşen savaş-göç sarmalının "küçükleşen ve köyleşen" dünya düzenine karşı başkaldıranların itirazlarıyla bütünleşmesi durumu milliyetçiliği dünya tarihinin baş sahnesine bütün gücüyle yeniden çıkarmış oldu.
Ancak bugün "hangi milliyetçilik?" sorusunu tekrardan sormak mecburiyetinde olduğumuz bir dönemden geçiyoruz.
Milliyetçiliğin iyisinin iyisiyle mi yoksa kötüsünün kötüsüyle mi karşılaşacağımızın hiçbir garantisi bulunmuyor.
Bu istikamette kısır popülizme, pratikte hiçbir karşılık üretemeyen kaba sloganlara ve salt hamasetten beslenmeye muhtaç bir milliyetçilik şablonunun dünya genelinde alan kazandığı aşikârdır.
Maalesef ki Türkiye''de de bu tip hamaset eksenli bir milliyetçiliğin - ki ben buna "azgın milliyetçilik" demeyi uygun görüyorum - sosyolojik tabanda kök salmaya yakın olabileceği tehlikesini görüyorum."
***
Değerli okurlarım,
Bana saldıran 3 kişi ve aracıyla bana çarpan şoför olmak ve teşhis ettiğim 4 kişiyi Ankara Cumhuriyet Savcısı Nevrah Pehlivanoğlu, "Denetimli serbestlik ile tutuksuz yargılanmaları" şeklinde iddianame ile mahkemeye sevk etti.
Mahkeme de kabul edince 10,5 saat sonra serbest kaldılar.
Merhum Süleyman Demirel''in bakanlarından Avukat Yaşar Topçu beni arayarak, "Açıkça söylemem gerekir ki tam bir hukuk faciasıdır" dedi.
Av. Topçu dedi ki:
- "Sayın Uğuroğlu savcı olaya yaralamalı basit bir sokak kavgası diye bakmış. Olayın vahametini anlamamış.
Aynı gün iki ayrı saldırı oldu. Birincisi Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ verdiği bir demeç nedeniyle saldırıya uğradı eli kolu kafası kırıldı, kan kaybından ölebilirdi.
Aldığı yaralar görüldü ki ''öldürme kastı'' var.
İkinci saldırı Özdağ''ın demecini yayınlayarak gazetecilik görevi yapan Uğuroğlu''nadır.
Bu iki olay çok ve açık şekilde, "Organize Suç" başlıklı Türk Ceza Yasasına göre değerlendirilmeliydi.
Özdağ''a saldıran yakalanmadığına göre, onlarla işbirliği yapmaları çok açık şekilde anlaşılan 4 kişinin, "suç delillerini karartmaları" tehlikesine karşı savcı "tutuklu yargılanma" isteyerek mahkemeye sevk etmeli mahkeme de tutuklamalıydı."
***
Değerli okurlarım,
Allah sizlerden razı olsun.
Olayın olduğu andan yazımı noktaladığım 48 saat içinde ana kadar;
- 4.135 kez telefonla arandım,
- 5.213 WhatsApp mesajı 1,718 SMS mesajı geldi.
Twitter, Instagram ve Facebook gibi sosyal medya mesajlarını ise tespit edemedim.
Yanıt veremediğim değerli dostlarım, okurlarım lütfen affedin…