Avrupa, AKP'yi neden destekliyor?
Avrupa Birliği Komisyonu sözcülerinden Ferran Tarradellas Espuny “Anayasa değişikliği paketinin olumlu adım olduğu inancımızı, AYM’nin kararının ardından da korumaya devam ediyoruz” dedi. Espuny, paketin AB’nin yıllardır ilerleme raporlarında ve katılım ortaklığı belgesinde vurguladığı Türkiye’nin noksanlarına çözüm ürettiğini iddia etti.
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Helene Flautre de kısmi iptal kararını “ustaca ve orta yol çözüm” olarak nitelendirerek, genel seçimlerin ardından tüm siyasi partilerin yeni anayasayı gündeme almalarını istedi.
* * *
AB ve ABD Türkiye’nin modern, güçlü bir ülke olmasını hiçbir zaman istememiştir. Zaten Türkiye ile ilgili bütün raporları, hep Türk Milleti aleyhine taleplerle doludur. Kürtlerin ve Alevilerin azınlık haline getirilmesi, Ermeni soykırımı iddiasının tanınması, Türk askerinin Kıbrıs’tan çekilmesi ve Rum egemenliğinin tanınması, Patrikhane’nin ekümeniklik iddiasının kabul edilmesi, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması gibi taleplerin yanında Fırat ve Dicle sularının uluslararası bir konsorsiyum tarafından yönetilmesini bile isteyebilmişlerdi.
İngilizler, Vehabilik diye yeni bir mezhep kurup Arapları Osmanlı’dan bu yeni dinle kopardıkları gibi Türkiye’de de yüzyıllardır tarikat ve cemaatlere sızmış durumdadırlar.
Asıl hedeflerinin ne olduğunu 25 Aralık 1919’da İngiliz Ryan, hükümetine sunduğu raporda bildirmişti:
“Biz gerçek ideali din imiş gibi davranacak menfaatçi bir grubu idareci olarak takdime çalışacağız. Panislamizmi ezemeyiz. Bu, tıpkı Batı’daki milliyetçilik gibidir. Bizim şimdiki gayemiz, arkadaş gibi davranıp kazanmak ve sonra hükmetmek olmalıdır.”
Hulki Cevizoğlu’nun “İşgal ve Direniş; 1919 ve Bugün” eserinde verilen bu bilgi, tam da bugünü izah ediyor.
* * *
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Avrupa Birliği’nin çelişkisi üzerinde durarak “Avrupa Birliği sözcüsü, İlerleme Raporlarına baksın. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nda bakanın ve müsteşarın olmaması gerektiğini ben söylemiyorum, onlar söylüyor. Avrupa Birliği kendisini AKP’ye endekslediyse o ayrı bir olay. Biz bunu Avrupa Birliği’nin etik değerleriyle bağdaştırmıyoruz” dedi.
Evet AB, kendisini AKP’nin başarısına endekslemiştir. Çünkü onlar, gerçek ideali din imiş gibi davranacak menfaatçi bir grubu idareci olarak takdime çalışmayı, 1919’da kararlaştırmışlardı.
* * *
1929’da Falih Rıfkı Atay anlatıyor:
“Şark milletlerini Garplı ve medeni olmadıkları için köle olmaya lâyık gören Garplılar, aynı milletlerin kendi medeniyetlerine girmesini men etmek için bütün politika ve bütün silah fabrikalarını seferber etmiş gibidirler. Şimdi Garp’a karşı Müslüman taassubunu ateşleyenler, Garp papazlarıdır. Garp, hürriyetten, ilimden, seviye ve şuurdan korkuyor. Garp’tan Şark’a şimdi şu haykırış geliyor: Aman Garplı olmayınız. Şark milletlerine ilk öğretilecek hakikat budur: Her yerde mücedditler, fes ve sarığın üzerindeki kavuktan evvel silindir şapkanın üzerindeki sarığı çıkarmalıdırlar.”
Bugün de durum aynıdır.
* * *
Diğer taraftan, Yüksek Seçim Kurulu’nun halkoylamasında evet için beyaz hayır için kahverengi pusula kullanılmasına karar vermesi manidardır. Kahverengi, iç açıcı bir renk değildir. YSK, tarafsız olmak mecburiyetindedir.
Yine Saadet Partisi ile BBP’nin evet diyecek olması, bu partilerin özgünlüğünü tamamen ortadan kaldırmıştır.
DSP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in söylediği gibi 12 Eylül’de yapılacak referandum, AKP’nin güven oylamasına dönüşecek. Saadet Partisi ve BBP, AB destekli AKP’ye güvenoyu mu verecektir?