Aslanı kediye boğduran düzen

Size bir hikâye anlatayım;

Yıl 1986… Devlette LİYAKATIN esas olduğu dönem... 29 yaşında Gençlik ve Spor Teşkilatı''nda Kadıköy İlçe Müdürü olarak atandığım yıllar... Bir Caferağa''da, bir de Fenerbahçe Stadyumu''nda iki ofis ve makam… Görev aldığım yıllar. Yani şimdi Türk Futbolu''nda ahkâm kesmeye gayret edenlerin "suya buuu" dediği dönem.

İki yıl geçti ve Fenerbahçe''nin o yılki kadrosu, Toni Schumacher, İsmail Kartal, Taygun Erdem, Sedat Karaoğlu, Şenol Ustaömer, Nezihi Tosuncuk, Müjdat Yetkiner, Rıdvan Dilmen, Turhan Sofuoğlu, Oğuz Çetin, Şenol Çorlu, Durmuş Çolak, Hakan Tecimer, Aykut Kocaman. Hepsi birer yıldız.

Takım çalışkan, futbolcular kaliteli ve karakterli. Ruh tamam. O zamandan bu zamana ara ara, imkânlar el verdikçe görüştüğümüz dost ve kardeşlerimiz hepsi. Bir dönemin efsane futbolcuları. Bu dönem olsa değişen dünyada "enaniyet ve kibirden selam vermezler adama"

Oysa bizimkiler; esasen hepsi düzgün adamlar. Hele hele karakteri, adamlığı ve ahde vefalı kişiliğiyle çok çalışkan bir isim çıkıyor içlerinden. Yıllardır mütevazı duruşunu hiç bozmayan... Fenerbahçe''nin ARAP İSMAİL LAKAPLI İsmail Kartal''ı...

***

Dedik ya yeni yetmeler onun devrinde oynadığı oyunu oynasalar vallahi selam vermezler adama. Oysa şimdi maç sonrası spor gazetecileri gelecek dönem "çok ünlü bir yabancı hoca gelirse" 2. adam olup olamayacağını soruyor kendisine. Cürete bak. Hem de yüreğini delercesine. Herkes bu dik duruşlu adamın gıyabında üzüleceğini bile bile bu tarz yorum yaparken, o ise en sonunda tavrını gösteriyor.

"Ben teknik direktörüm arkadaşlar, ayıp oluyor. Ben ikinci adam olmam" diye cevaplıyor hep.

Ardından mı? O cenah hakkını vermese de bu hafta Fenerbahçe''nin asıl sahibi olan "taraftar" tribünlerde, karşılıksız ve samimi bir şekilde "Fenerbahçe''nin çocuğu İsmail Kartal" ve "Arap İsmail" tezahüratları ile yiğide hakkını veriyor. Gözleri yaşarıyor İsmail''in. Balık bilmez ise Halik biliyor. Ey değerli kardeşim Arap İsmail üzme kendini. Bu hata biraz da senin. Sen yıldızken karınca ile denk sayıp kendini, fazla mütevazı davrandın. Yanlış anlayacaklarını ya da anlamayacaklarını düşünemedin insanların...

Böyledir maalesef bizim insanımız. Sadece "futbolda değil siyasette de böyledir."

Bir dönem senden "randevu bile alamayacak" adamları öyle bir dönem gelir ki bir satış ve ''PR'' ile adam sanıp önüne geçiriverirler. Kısacası aslanı kediye boğdurmak adettendir. Sen evin tosunusun ya...

Sen bizim çocuksun ya…

***

Kabahat senin, sen millete üst perdeden bakmadın ya.. Dünya paralarla kurulan Fenerbahçe kadrosunu şimdiye kadar oynatamayan iki üç hocadan çok daha iyi oynatmaya başlasan da aynı Türk Millî Takımını dünya üçüncüsü yaptığı halde aynı sene takımdan gönderilen Şenol Güneş hoca gibi sizin kader ve muhatap kaldığınız muamele bu. Şimdi sonu nereye bağlanacak göreceğiz.

Fatih Terim''in ilk yıllarını hatırlıyorum.

Acaba bu hadise tabuları yıkan Fatih Hoca serüvenine dönüşebilir mi? Fenerbahçe camiasında da aynı Galatasaray ve Fatih Hoca''da olduğu gibi kayıplarla gelen bir başarı hikâyesi olabilir mi? Fenerbahçe son haftalarda İsmail''le yakaladığı bu istikrarı liyakata önem vererek devam ettirecek mi? Yoksa yeni bir maceraya müsaade edecek mi? Bekleyip göreceğiz.

Ben ise buna cüret etmek inanılmaz zor ama acaba bir "üçüncü olur mu" diye umutlanıyor ve düşünmeden edemiyorum. Çünkü artık Türk insanının, Türk teknik direktörünün maruz bırakıldığı bu "onur ve şahsiyet törpüleyici" muamelenin son bulmasını istiyorum. Zira Fatih Hocayla ilk, Şenol Hocayla ikinci, İsmail Hocayla üçüncü seferlerle devam edecek böyle bir teşebbüse cüret etmek zor olsa da Türk Milleti''nin ve insanımızın onuru açısından şart olduğunu değerlendiriyorum.

Ya olmazsa?

Ben üzülürüm, her şeye rağmen.

Yine de helal olsun sana.

Yazarın Diğer Yazıları