Askeri irade yetmez, siyasi irade gerekir!
Irak sınırına dört kilometre mesafede sabitlenmiş Aktütün karakolu 1992’den beri beşinci defa hemen hemen aynı yöntemlerle baskına uğradı. Her defasında PKK, bir bölük büyüklüğünde grupla saldırdı. Son saldırıda, terör örgütü, dağdan gece boyunca 350 kişiyi uçaksavar ve havan topu gibi silahlarla yürütüp, güpegündüz bir karakolu basana kadar hiçbir istihbarat alınamaması gariptir! Bunun sebebi kamuoyuna açıklanmalıdır!
Kuzey Irak’a yapılan son kara operasyonunun örgüte ciddi bir zarar vermediği belliydi. Hava operasyonlarından ise zaten sonuç almak mümkün değil. Çünkü uçaklar Türkiye’den kalktığı an teröristler telefonla haber alarak yer değiştiriyor veya araziye dağılıyor.
Mehmetçikler ise sabit karakolda, toplu halde tutulurken baskına uğruyor veya Irak’ın kuzeyinden yapılan topçu ateşiyle vuruluyor! Bunda bir yanlışlık yok mu?
* * *
Türkiye’nin terörle mücadele konusunda siyasi bir irade zaafı içinde olduğu da ortadadır.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, “Türkiye, terörle mücadele konusunu yeni bir anlayışla değerlendirmek durumundadır. Bir büyük milli dayanışmayı, toplumsal dayanışmayı bu konularda sergilemeliyiz” dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Konu, artık milli güvenliğimizi küresel güçlerin iznine ve müsamahasına bırakamayacak kadar ciddi, vahim ve son derece önemli hale gelmiştir. Terörle mücadelede partiler üstü bir anlayışla milli bir seferberlik başlatılması artık kaçınılmazdır” diye görüş bildirdi.
DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ise sınır ötesi operasyonlarının fayda getirmeyeceğini ve bunun tekrarlanması durumunda Kürt halkının kabul etmeyeceğini sınır ötesi operasyon anlayışına karşı dimdik ayakta olacaklarını söyledi!
Bırakın küresel güçleri bir tarafa, TBMM’de grubu bulunan bir siyasi partinin genel başkanı, saldırgan teröristlerin takip edilmesine karşı çıkıyor ve hala meşru kabul ediliyor. Meclis açılışında nasıl hürmet gördüğünü hatırlayınız!
* * *
Dışişleri Bakanlığı açıklamasında saldırının Kuzey Irak’tan, ağır silahlarla yapılması üzerinde duruluyor ve bölgesel yönetim ile Amerikan işgal güçlerinin kontrolündeki bölgede saldırganların yakalanması isteniyor!
Hani ne diyordu eski Genelkurmay Başkanı Büyükanıt?
“Bugün açıkça ifade edeyim, müttefik olduğumuz ülkeler arasında PKK terörüne dolaylı ve doğrudan destek veren ülkeler de vardır. Gerçekleri gördüğünüz zaman, onun gereğini yapmak lazım. Onu yok gibi kabul etmek, en büyük tehlikedir. Size somut örnek vereceğim. Türkiye’de teröristler çok çeşitli patlayıcılar kullanmaktadır. Türkiye’de kullanılan ve ‘topuk koparan’olarak isimlendirilen mayınlar, her türlü cinayette kullanılan C4, A3,A4 ve benzeri gibi patlayıcılar, herhalde süpermarketlerden alınmıyor.”
Büyükanıt, daha sonra da bu konunun altını defalarca çizmişti. Son olarak güvenlik konferansında da PKK terörünü bazı müttefik ülkelerin desteklediğini ifade ettikten sonra “Ben bu hususu birçok konuşmamda açıkça ifade ettim. Bu ifadeleri kullandığım zaman, içte ve dışta bazı çevreler, ’bu ifadeler terörle mücadeleye bir yarar sağlamıyor’şeklinde yaklaşımlarda bulunmuşlardır. Bazıları gerçeği görmezden gelmekte veya bunu bazı söylemlerle örtmeye çalışmaktadırlar. Gerçekleri gördüğünüz zaman, onun gereğini yapmak lazım. Onu yok gibi kabul etmek, en büyük tehlikedir” demişti!
* * *
Türkiye, şu ana kadar PKK terörünü müttefik ülkelerin desteklemesi konusunda gereğini yapamadı! Bundan sonra gereğinin yapılması için sadece askeri irade yetmez. Siyasi irade lâzımdır! Kamuoyu oluşturmak lâzımdır! Peki mevcut medya ile nasıl olacak bu? Medya orduları, böyle bir savaşa hazır mı?