Arıların ölümü ve milletin geleceği!
Uludağ Üniversitesi Arıcılık Geliştirme-Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. İbrahim Çakmak, Türkiye genelinde önceki yıllarda yüzde 10-20 olan arı ölümlerinin bazı bölgelerde yüzde 70'lere kadar çıktığını bildirdi. Çakmak, "Tarımsal ilaçlar ve genel arı hastalıklarının ölümlere sebep olduğunu biliyoruz. Ancak eskiden bu oran en fazla yüzde 20'ler bazında oluyordu" dedi.
ABD, Kanada, Brezilya, Hindistan, Çin ve Avrupa'da da arı ölümleri korkutucu boyutlara ulaştı.
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ferhat Genç de arı ölümlerini çevre kirliliği, radyoaktif kirlenme, baz istasyonları, tarım ilaçlarının yanlış kullanılması ve küresel ısınmaya bağlıyor.
***
Albert Einstein, "Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa insanın sadece 4 yıl ömrü kalır. Arı olmazsa döllenme, bitki, hayvan, insan olmaz" demişti.
Arıların ölümü insan neslini tehdit ediyor! Peki, millî kültürü, millî kimliği, bizi biz yapan, bu sayede güçlü kılan değerleri ve dolayısıyla milleti hangi etkenler yok ediyor?
Bir milletin fertleri, kendi varlığına son vereceğini açıklayan, üstelik programı bile dışarıdan gönderilen siyasi bir kadroyu ısrarla iş başında tutuyorsa kaosun sebebini araştırmaya gerek kalır mı? Evet, zaruri ekonomik ihtiyaçlar, dinî değerlerin baskı altında tutulmuş olması gibi sebepler ileri sürülebilir ama bunlar topluca intihar etmenin gerekçesi olabilir mi?
Millet kendi birliği için çalışan arı beylerine sahip çıkmaz, onların süründürülmesine hatta cezaevlerine atılmalarına aldırmaz ve kendi ordusuna balyoz indirilmesine seyirci kalırsa, devletinin de kısa zaman içinde yok edilmesine davetiye çıkarmış demektir. Aslında o davetiye, sandığa atılan oylardır!
***
Türkiye'yi dünya üzerinde önemli bir güç haline getiren, kuruluş felsefesidir. AKP iktidarı, bu felsefeye eline geçirdiği bütün araçlarla saldırmıştır. Şayet bu saldırılardan dolayı o ulu çınar devrilirse altında kalan, öncelikle AKP iktidarı olacaktır.
Tabii ki bir ülkede rejimin devrilmesi kaos demektir, bu sebeple devrilen ağacın altında kalacak olan sadece AKP iktidarı değil, bütün millet olacaktır. Sorumluluk ise sadece AKP'ye oy verenlerin değil, millî bir hükümet kurabilecek yapılanmaya gitmeyen muhalefet partilerini hizaya getirmeyen seçmene aittir.
***
Türkiye halkının bir bölümü, büyük bir millete mensup olduğunu unutmuş görünmektedir. Esasen, bu bilinci, "milletini sırtında taşıyan adam"lar ayağa kaldırır ama her zaman bir Atatürk yetişmez. Millet olma bilincini, tarihin süzgecinden geçirdiği değerleri, her çiçekten öz alarak bal yapan arılar gibi çalışan kültür ve sanat adamları yaşatır.
Türkiye halkı ise cumhuriyetin ilk yıllarında kazandığı kendine güven duygusunu yine bir kenara bırakmış, refah peşinde koşar ve bunda da eskiye göre ilerleme kaydederken, millî kimliğine yönelik saldırılara karşı kayıtsız kalmaya başlamıştır.
Türklük bilincine sahip olan bir kişi, Türk kimliğini ortadan kaldıracağını resmen ilan eden ve adım adım bu yolda ilerleyen bir siyasi partiye oy verir mi?
Yani o ulu çınara balta vuran, milletin ta kendisidir!
***
Millet, kendisini var eden kültür-sanat adamlarına hor bakar da gençleri dün Çinlinin güzel sözüne, ipeğine kandığı gibi bugün de Batı'nın hayat tarzına özenirse, kendi can damarlarını kurutmuş olur. Bu sosyolojik bir değişmedir ve sonuçlarının ne kadar zaman içinde ortaya çıkacağı belli değildir ama görünen köy kılavuz istemez.
Çözüm, yeniden millî kimlikte buluşmaktır.