Ankara'nın kansız harekât planı...
Boş verin, Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın'ın fotoğraflarla şahsına yazmaya çalıştığı kahramanlık destanını!.. Bir tarafa bırakın, kırmızı görünümlü dosyaları ve de algı operasyonlarını...
İşin aslına bakalım;
Ankara'ya gelmeden İsrail'e uğrayan heyetin başındaki isim, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ne yumurtlamıştı?; "ABD askerleri, Suriye'nin kuzeyinde Kürtleri korumaya yönelik bir anlaşma olmadan çekilmeyecek." Ankara'nın büyük tepkisine sebep olmuştu bu sözler. Kapı arkası diplomatik kanallardan da gereği yapıldı ancak mekan saray değildi. ABD'den gelen teknik bir heyetti. Karar alma, pazarlık yapma yetkisi yoktu. Sadece ABD'nin duruşunun fotoğrafını vermeye yetkiliydiler. Bu görevi yaptılar, kendilerine söylenenleri dinlediler ve ülkelerine döndüler. ABD kaynaklarından ulaştığım bilgiye göre, Trump, Bolton'a -Ankara'dan döndükten sonra- yapılan görüşmeler hakkında konuşma yasağı koydu.
Bu heyetin gelişinde ve sonrasında esas pazarlıklar askerî cenahta yaşanıyor. Heyetin gidişinden itibaren sıklaşan Rusya ile diplomasi trafiğine de bu açıdan yaklaşmakta fayda var. ABD heyetinin Ankara'dan ayrılışından sonra arka kanallardan yürütülen görüşmelerde karşı tarafın verdiği net mesaj şöyle ifade ediliyor; "Suriye'den asker çekmekte kararlıyız ve samimiyiz. Biz, Türk ordusu ile çatışmayız."
ABD askerlerini çekmekte gerçekten samimi mi?.. Soruya bugünden olumlu veya olumsuz cevap vermek zor görünüyor. Ancak, ABD kaynaklarının da teyit ettiği bilgiye göre, Ankara'ya, "bizim orada 2 bin civarında askerimiz var. Bunlar muharip değil eğitimci ve hepsi çok iyi yetişmiş personel. Bunları, işine de son vermeden başka alanlarda değerlendirmek istiyoruz. Bize zaman tanıyın." Ya, Türkiye'nin Fırat'ın doğusuna planladığı operasyon?.. Ankara'da devletin derin koridorlarında konuşulanlara göre ABD, "başta Suriye hava sahasını kullanmak üzere Rusya ile anlaşın" önerisini yapıyor. Washington ile Ankara arasında adı henüz konmamış bir sorun daha yaşandığına ilişkin fısıltılar da dolaşıyor;
Hatırlarsanız, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarının lokomotif gücü kahraman Jandarma kuvvetlerimizdi. Bu isimsiz kahramanlar, sahada destan yazdılar. ABD'nin kafasının çok karışık olmasının bir sebebi de bu olabilir. ABD, bölgede ittifak yaptığı dengeleri de koruyarak Jandarmamızın ÖSO ile birlikte harekât dışı kalmasını şart koşarsa buna şaşırmamak gerekir. Çünkü ABD, Jandarmamız İçişleri Bakanlığı'na bağlı olduğu için "Türk ordusu olarak kabul etmeyecekleri" şartı ile karşımıza yeni bir gerekçe öne sürebilir.
ABD ile pazarlık devam ederken Suriye sahasında çalışmalar da sürüyor. Bölgeye giden heyetler, sürekli Arap ve Kürt aşiretleri ile görüşme yapıyor. Taban kaybeden PKK/YPG de Arap NATO'su kurmaya çalışan Suudi Arabistan ile temaslarını sıklaştırıyor. Peki, son gelişmeler dahilinde Esad yönetimi ve Ankara'nın arası nasıl?.. Bölgedeki güvenilir kaynaklarımız, İran üzerinden heyetler arasında görüşmelerin yapıldığını kaydediyor. Buraya kadar sıraladığım tüm bilgilerin ışığında bugün itibarıyla şunu söyleyebilirim;
Ankara, kansız bir harekât için tüm dengeleri gözetiyor ve planlarını güncelliyor...
***
Devlet aklını seslendiren bir uzman görüşü ile devam edelim;
"Devletin ali menfaatleri söz konusu olunca farklı adımlar atabilirsiniz. Brunson krizinden beri Türkiye ile ABD arasında iyice derinleşen krizin ardından aynı mesaj veriliyor. Suriye ölçeğinde de aynı mesaj söz konusu. 'Birlikte çalışmaya hazırız' deniyor. 'İş birliğine hazırız' deniyor. Türkiye şunun da farkında, İran da sıranın kendisine geldiği için derinlemesine savaşıyor Suriye'de. Türkiye, Suriye'de barışın inşa edilmesini istiyor artık. Bunun için de görüşmeler sürüyor. Alttan alta rejim ile görüşüldüğü de ortada artık. Dışişleri Bakanı'nın açıklamaları da zaten bunu gösteriyor. Savaşta tarafların hepsini yok sayabilirsiniz. Ancak barış inşa ediyorsanız o zaman tarafları yok sayamazsınız. Bir taraftan da Suriye'de barış görüşmeleri devam ediyor. Türkiye Suriye'de ortak çalışılmasını hedefliyor. Bunun dışında bir durumu yok. Eğer siz bunu istiyorsanız tarafları yok sayamazsınız. Türkiye' e şu anda bunu yapıyor tarafları yok saymıyor.
IŞİD durumu çok farklıdır. İşin içine operasyon girince bu daha da farklı oluyor. YPG/PKK ile savaşmaya kalkıp da karşınıza IŞİD çıkarsa o zaman ne olacağını bilemezsiniz. 60-100 kilometrelik bir derinlik söz konusu. Buraya girdiniz mi ne olacağı belli değil. Bu nedenle yine muhataplarınızla ortak çalışmanız söz konusu. Adam, Deyr ez Zor'da bekliyor. Bunu kendi başınıza, bu derinlikte nasıl yok edeceksiniz? Oraya girdiğiniz zaman ne olacak? Neyle karşılaşacaksınız?.. Bu belli değil. Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olursunuz. Bu çok önemli. Buna dikkat etmeniz gerekiyor. Türkiye'nin içindeki nüfus hareketlerini göz ardı ederek bu işleri yapamazsınız."
Eli cebinde, pos bıyıklı Bolton'u köşeye sıkıştırdım fiyakaları atan kalın ve SETA'cı zihniyetlere karşı devlet aklı beka mücadelesi veriyor. İş, yüksek kibirlilerin fetih naraları yüzünden Türkiye'yi içine düştüğü bataklıktan kurtarmaya çalışmak!.. Bkz.. ve de hatırlayınız; bir zamanların Emevi Camii'nde namaz kılma boş hayallerini...