Amerikan ipiyle Pakistan'a inmek
KOMPLO PRATİĞİ:
5 Kasım gecesi ABD Başkanı Bush ile Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan görüşmeden çıkmış, basına açıklama yapacaklardı. Türkiye’de herkes televizyon başında merakla bekliyordu.
Fakat o da ne! Bush’un ağzından çıkan sözler Pakistan ile ilgiliydi! Herkes, ABD Başkanı’nın ağzından Türkiye’nin terörle mücadelesi ile ilgili sözler beklerken, onun “üniformasını çıkarmalı” diye Müşerref’ten bahsetmesi üzerinde fazla duran olmadı. Çünkü Türkiye terörist saldırılarla meşguldü. Bush, Pakistan’ın demokratikleşmesi için Türkiye’den destek istiyor, Türkiye de bunu kabul ediyordu. Derken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Pakistan’a giderek “demokratikleşin” dedi!
* * *
New York Times gazetesi, geçtiğimiz aylarda Amerikan ordusunun El Kaide ve Taliban ile mücadele amacıyla ülkenin kuzeyindeki aşiretleri silahlandırmak için Müşerref’e öneride bulunduğunu yazmıştı. Neo-conlardan F. Kagan ve Michael O’Hanlon ise aynı gazetede, “ABD’nin yanlış ellere düşmüş nükleer silahlara sahip bir Pakistan’a seyirci kalmaması gerekir. Bundan önce Pakistan’ın nükleer silahlarına karşı önleyici eyleme geçilmeli” diye yazmış ve Pakistan istihbarat servisinde bulunan Taliban taraftarları ve Pakistan milliyetçilerinin Müşerref hükümetini düşürebileceğini, dolayısıyla ılımlı Pakistan kuvvetleriyle işbirliği yapılması gerektiğini ifade etmişlerdi.
Kagan ve O’Hanlon, nükleer silahların Pakistan’dan çıkarılıp ABD’ye yakın güvenilir bir noktaya taşınmasını da önermişti.
* * *
ABD Başkanı George W. Bush da CNN’in sorusu üzerine, Usame bin Ladin’in Pakistan’da olduğuna dair sağlam bir istihbarat olursa bu ülkeye girmek için “kesinlikle” emir vereceğini söylemişti. Müşerref ise böyle bir durumda ülkesinin Amerikan müdahalesine izin veremeyeceğini, sorunu kendilerinin çözeceğini açıklamıştı.
Washinton Post ise Benazir Butto’nun Pakistan’a dönüşünün bir yıldır tasarlandığını açıkladı. Gazete, Benazir Butto’nun sırasıyla Zalmay Halilzad, Richard Boucher ve John Negroponte’nin girişimleri sonucu ülkesine dönmeyi kabul ettiğini, ABD Dışişleri Bakanı Rice’ın telefonla arayıp destek vermesinden bir hafta sonra da Pakistan’a döndüğünü yazdı.
* * *
Görülüyor ki, El Kaide, Pakistan’ın işgali için de bahane edilmektedir. Afganistan’ın işgalinde bahane El Kaide idi. Irak’ın işgalinde da bahanelerden biri El Kaide idi. Fakat bu defa El Kaide, “Biz yapmadık” demesin mi?
Ünlü istihbarat uzmanı Mahir Kaynak, “Küçük bir örgütün dünyaya mağaradan şekil verdiğini kabul etmek çok saçma. Terörü devletler yapıyor. El Kaide, CIA operasyonunun kod adıdır” demiş ve eklemişti:
“El Kaide eylemlerinden çıkan tek siyasi sonuç, Batı dünyasında bir İslam aleyhtarlığının doğuşudur ve İslam’ın terörle özdeşleşmesidir. Böyle bir siyasi sonuç niçin isteniyor ve bunu kim istiyor sorusunun cevabını bulmalıyız.”
* * *
Tabii meselenin diğer tarafı da Avrasya satranç tahtasında Pakistan’ın özellikle Çin’e karşı “vezir” hatta, “şah” konumunda bulunmasıdır. Büyük Orta Doğu projesinin 22 İslam ülkesinde haritanın değiştirilmesi demek olduğunu açıklayan kişi de ABD Dışişleri Bakanı Rice’tır!
Kimileri, bütün bunlara hâlâ komplo teorisi diyor! Bence komplo teorisi değil ama bu olaylar komplo pratiğidir. Afganistan ve Irak’ın işgali, 11 Eylül komplosunun pratik sonucudur. Tıpkı Butto’nun öldürülmesi gibi.
Butto’nun ölümü, Türkiye’de Allah’ın ipine sarıldıkları iddiasıyla yola çıkıp Amerika ipiyle kuyuya inenleri uyandırır mı bilmiyorum!