Ambulansla uyuşturucu taşımak ve ötesi...
Siyaset sonuç almak sanatıdır... Satrançtaki gibi siyasette de hangi adımın hangi sonuçlara yol açacağını öngörmek mümkündür. Dolayısıyla olumsuz sonuçlanacağı belli olan girişimlerde ısrar etmek, paratoner gibi kitlelerin enerjisini toprağa vermektir. Aynı enerjiyi yeniden biriktirmek zamana bağlıdır. Bu arada atı alan Üsküdar’ı geçer, siz de karşı kıyıda çaresiz kalırsınız...
Bu konularda yeter kadar uyarıda bulundum ama çoğunluk olaylara kendi mahallesinden baktığı için bir faydası olmadı. Duygusal değerlendirmelerle gerçeği görmek mümkün değildir. Testi kırıldıktan sonra da parçaları yapıştırmaya çalışmanın kıymeti yoktur...
***
Türkiye’nin veya siyasi partilerin nasıl yönetildiğini, konuyla hiçbir ilgisi yokmuş gibi duran bir haberle anlatmak istiyorum...
Balıkesir’de özel bir firmaya ait ambulansla kent merkezine uyuşturucu getirileceği bilgisine ulaşan polis ekipleri, durdurdukları ambulansta narkotik dedektör köpeği "Dangal" ile yaptıkları aramada tıbbi malzemelerin arasına gizlenmiş bavulun içinde 9 kilo 14 gram skunk (genetiği değiştirilmiş esrar), ruhsatsız tabanca ve 2 şarjör ele geçirdi. Ambülamstaki Okan A. (33), Aptullah Y. (26) ve Cankan E'nin (33) yakalanarak mahkemeye sevk edildi ve tutuklandı.
***
Ambulans, erken müdahale ederek hayat kurtarmak için kullanılan bir araçtır. Kimsenin aklına, böyle bir araçta insanı uyuşturacak bir madde taşınacağı gelmez... Siyasi partiler de bu ambülans gibidir. İçinde hangi gayeler taşındığını, önceden görmek zorundasınız, bilmiyorsanız, hüsrana uğrarsınız...
İstisnasız bütün siyasi partilere bu gözle bakılırsa, ilan edilen hedeflerle, uygulamaların ve kadroların birbirine uyumlu olup olmadığı çok kolay anlaşılabilir. Fakat Türkiye’de siyaset, genelde bir makam mevki kapmak veya çıkar temin etmek amacıyla yapıldığı için çoğunluk uygun olanı değil, kendisi gibi olanı seçiyor... Bu da ambülansta uyuşturucu taşımak gibi sonuçlara yol açıyor.
Siyasi partiler, kendi programlarına aykırı hareket ediyor ama o programları okuyan da yok denecek kadar az. Hedef kitleye göre söylem geliştiriliyor ama uygulamada tam tersi yapılıyor... Sonuçlar ortada...
Ekonomiyi dibe vurdurma formülü!
Cumhuriyet’in haberine göre uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, maaş artışların Merkez Bankası hedefi ile uyumlu olması şartı koştu. Moody's'in raporunda, "Sıkı para politikası sürdürülebilir olmaya devam eder ve maaş artışları Merkez Bankası’nın hedefi ile uyumlu gerçekleşirse kredi görünümü iyileştirilebilir” denildi.
Moody’s, Türkiye’nin kredi notunu “B3” ve not görünümünü “durağan” olarak değerlendiriyor.
Şu işe bakın; gerçekte ekonomik çarkların dönmesi için tüketimin artması gerekir. Ücret artışları gerçek enflasyonu karşılamazsa, tüketim düşer. Talep azalınca arz da düşer, işsizlik artar... Dolayısıyla, Moody’s’in maaşlara yapılacak zammın düşük tutulması şartı, ekonomiyi tamamen dibe vurdurur... Öyleyse almak istedikleri sonuç, tam da budur!