AKP'nin ''Masumiyet Müzesi''
801 milyon dolar… Dile kolay gibi geliyor ama kazın ayağı hiç de öyle değil. Yaklaşık 1 milyar dolarlık para için 1 Mart tezkeresi öncesi "ABD ile at pazarlığı" geldi aklıma. Bir dönem "dinbazların" hayal bile edemeyeceği bu miktarın FETÖ''nün elinin kiri haline dönüşmesinde "kandırıldık, Allah''ım bizi affetsin." Diyenlerin katkısını da tartışmalıyız. 801 milyon dolar ile kaç köprü, kaç kilometre otoyol, GAP Projesi, liman, öğrenci yurdu, köy okulu, tarım ve hayvancılığa katkı payını verilebileceğini de hesaplamalıyız. Ve günü geldiğinde bu paranın hesabını fitil fitil sormalıyız. En azından Ankaralı peşine düşmeli bu hortumculuğun.
20 yıllık başkanlığı döneminde Gökçek 1 kilometre bile içme suyu hattı yenilemeyerek, senelerce başkentliye asbestli borulardan akan suyu layık gördü, kanser hastalığına çanak tuttu. İ. Melih Gökçek hakkında son 3 yılda 300''e yakın suç duyurusunda bulunulmasına rağmen, yolsuzluk ve ihaleye fesat karıştırma suçundan kovuşturma başlamış değil.
Yazı başlığım aslında İ. Melih Gökçek''in "Masumiyet Müzesi" idi. Son anda AKP''li bakan ve yöneticilerin Gökçek''i savunmaları, bazı bakanlıklara cumhurbaşkanı kararnamesi ile "Masumiyet Müzesi Ankapark''ın" tahsis edilme süreci ile ilgili yoğun bilgiler aldım.
"Metal Yorgunluğu" gerekçesiyle kapının önüne konulan İ. Melih Gökçek vb. belediye başkanları da vardı. Kimi sineye çekti, kimi salya sümük ağlamalarla ayrıldı. En çok direnen ve halen saraydan medet uman İ. Melih Gökçek AKP iktidarı boyunca "Yargılanmama" sözü almış olabilir. Beraber ıslandıklarının korumasında bulunuyor da olabilir. Lakin yolun sonu görünüyor. Ne de olsa "Geliyor, gelmekte olan!"
"Çalıyor ama çalışıyor." Zihniyeti sona erdi. Benim hırsızım iyidir, benim teröristim bizdendir anlayışı iflas etti. Yandaş çabalara rağmen iletişim teknolojisinin ilerlemesiyle güneş balçıkla sıvanmıyor, gerçekler ortaya çıkmak için daha fazla beklemiyor. Her haliyle "vesayet altında bulunan hukuk" bile 3 yıldan fazla dayanamayarak Ankapark''ı gerçek sahibine Ankara Büyükşehir Belediyesi''ne teslim etmek zorunda kaldı. 801 milyon dolar + 3.5 yıllık kayıp hesaplanınca fatura 1.5 milyar dolara ulaşıyor. Bu para ile cumhuriyetin başkentinin alt yapısı 2050 yılını bile kapsayacak şekilde çoktan karşılanırdı. Dar gelirlinin konut sahibi olması için cazip imkanlar sunulabilirdi. Memurun, öğretmenin, işçinin lojman sorununu, öğrencilerimizin yurt problemini kökünden çözdüğü gibi, Ankara''da üniversitelerimize Ar-Ge kaynağı bile sağlanabilirdi.
Bir hukuk adamı olan Mansur Yavaş, hukuk kurallarını sonuna kadar uygulayıp, başkentlinin haklarını savunmak ve yolsuzlukların hesabını sormak için sabır sınavlarını başarı ile geçti. Ve tüm Türkiye''nin gönlünde taht kurdu. Salgın esnasında başlattığı sosyal yardım ve dayanışma kampanyaları ile tüm Türkiye''ye örnek oldu. Aklın yoluna başvurarak, Gökçek''in "Dinozor Mezarlığı"nın akıbetini vatandaşların belirlemesini istiyor. Uçuk kaçık projeler yerine Ankara''da çocukların yatağa aç girmemesi için çabalıyor.
Doğma büyüme Yenimahalleliyim. Demetevler''de hala ana baba ocağımız var. AKP''nin masumiyet müzesi sınırlarını karış karış bilirim. Her başkentlinin anılarının olduğu, hayvanat bahçesinden piknik alanlarına, Aşıklar Tepesinden Marmara Oteli''ne, Atatürk Orman Çiftliği ve tesislerini biliriz. Her şeyden önce bir üniversite kenti olan Ankara''mızda 400 bine yakın üniversite öğrencisi, 100 binden fazla öğretim üyesi ve akademisyen var. Atatürk Orman Çiftliği arazisinde bulunan Ankapark''ın geleceği için acele karara gerek yok. Artık kentin ortasında, ulaşım imkanları geniş ve başkente yakışır bir "Açık Hava Konser Alanı" ne yazık ki yok. Aynı anda onbinlerin takip edeceği açık hava konser alanı ne yazık ki yok. Tarihi Hipodromu "Millet Bahçesi" bahanesi ile boğdular ve rant alanı haline getirdiler. Başkentte bu yüzden açık alan ve fuar alanı kalmadı. Sıkıştırılmış bir alana itilen Atatürk Orman Çiftliği sokak lezzetleri neden daha iyi bir alana taşınmasın?
Ankara Büyükşehir Belediyesi önce basına açtı "Masumiyet Müzesi"ni, sonra halka. Bazı durumlarda başkentli gazeteciler unutuluyor. Kendi adıma davet edilmedim. Edilmediğim halde Ankaralılık damarımla tek başıma gezerken tüylerim ürperdi. Dedim ya başkentli gazeteciler unutuluyor bazen. Ama unutulmaması gereken bir şey var bu şehrin gazetecileri halkı da şehri de iyi tanır. Ben ve arkadaşlarım da vatandaşlık sorumluluğu olarak Ankapark için düşünce ve fikirlerimizi her daim paylaşmaya hazırız.