AKP’nin BDP ile ittifakı Erdoğan’ın intiharıdır!
Genel seçimlerden önce Hüseyin Yılmaz adlı okurumuz, “Bu seçimde, AKP’nin Güneydoğu’daki listesi ve çalışmalarında gevşeklik görüyorum. Galiba gizli bir ittifak var! Seçim sonunda yapacakları anayasa değişikliğinde birlikte hareket edecekler. Hatta BDP’nin 35’den fazla milletvekili çıkarması AKP’nin işini kolaylaştıracak” diyordu.
Biz bu mektupla birlikte, konuyu 21 Haziran 2011 tarihli Yeniçağ’da “AKP ve BDP’nin gizli ittifakı” başlığı altında incelemiş ve şöyle demiştik:
“AKP, oy oranını korur ve BDP de 35 milletvekili çıkarırsa, üç beş milletvekili transferiyle Anayasa’yı referandumsuz değiştirecek çoğunluk elde edilmiş olur. PKK’nın ’demokratik özerklik’, Anayasa’da zikredilmek veya millet adının hiç kullanılmaması gibi talepleri uzun süreden beri AKP tarafından da savunulmuyor mu zaten? Tayyip Erdoğan, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Sosyalist Grup Başkanı Andreas Gross’a, Anayasa’nın birinci ve üçüncü maddelerinin değiştirileceğini, Türklüğe vurgu yapan maddelere ihtiyaç olmadığını, olmayacağını söylemedi mi? BDP’nin veya PKK’nın; ABD veya AB’nin dayatması da bu değil mi?
Nereden bakarsanız bakın, bu seçimler AKP ve BDP’nin Türklükle mücadelesine bir yön verecek. Ya AKP ve BDP, Anayasa’dan Türk adını silecek ya da Türk Milleti bu iki partiyi tarihin çöplüğüne gönderecek. Arada başka bir ihtimal yoktur!”
***
İşte bugün bu gizli ittifak ortaya çıkmış durumdadır. Fakat AKP içinde, konuyla ilgili büyük bir rahatsızlık var. Tayyip Erdoğan, AKP’nin Karadenizli milletvekilleri ile toplantı yaparak bu rahatsızlığı gidermeye çalıştı. Öyle ki bisiklet almak için biriktirdiği parasını Van depremzedelerine gönderen Trabzonlu çocuk örneğiyle, sıkıntıyı aşmaya çalıştı. İyi ama BDP demek PKK demektir. Zaten PKK ile yapılan görüşmeler, BDP üzerinden sürdürülüyor. Türk Milleti elbette Güneydoğulu vatandaşının yardımına koşar, ama PKK veya BDP, Güneydoğu demek değil ki...
İşte BDP, AKP ile yeni anayasada uzlaşmak için vatandaşlık tanımından Türklüğün çıkarılması, ana dilde eğitimin ve özerkliğin kabul edilmesini şart koşuyor.
AKP’nin MYK toplantısında ise bazı milletvekillerinin BDP ile işbirliği konusunda Erdoğan’ı uyardığı bildiriliyor. Ancak uyarının boyutları, “BDP ile işbirliği yaparak Türk kavramını Anayasa’dan çıkarırsak halk bize tepki gösterir, referandumu da seçimi de kaybederiz” düzeyinde şimdilik..
Erdoğan, bu işbirliğinin siyasi hayatına mal olacağını görecektir.. Yani bu karar, siyasi bir intihardır. Millet, intihar etmez..
Obama, yalan söylüyor...
Obama, Milliyet muhabirinin yazılı sorularına cevap verirken “NATO ve ABD’nin, Patriot füzelerini konuşlandırmasını Türkiye talep etti. Bu, Türk topraklarını ve Türk halkını korumak için tasarlanmış bir NATO konuşlandırması” dedi.
İyi ama konu ilk defa basına yansıdığında Tayyip Erdoğan, “Benim haberim yok” demişti. Türkiye’nin NATO’dan ne talep edeceği Başbakan’ın haberi olmadan mı belirleniyor?
Anlaşılıyor ki Obama, Erdoğan’a, “Sen NATO’dan Patriot talebinde bulun” diye baskı yapmıştır. O da hiç haberi olmadığı bir konuda ABD’den talepte bulunmuştur. Gerçi Obama yine yalan söylüyor. Çünkü, Patriotlar ancak 80 kilometre yarıçapındaki bir bölgeyi uçaklardan, 20 kilometre yarıçapındaki bir bölgeyi de füzelerden koruyabiliyor. Yani bu füzeler, Türk topraklarını ve Türk halkını değil, İncirlik üssünü ve Kürecik füze kalkanını, İran’a karşı koruyor.