AKP yurt sorununu çözeyim derken bir anne ile oğlunu sokakta bıraktı
İçişleri Bakanlığı tarafından Ağustos ayında bir genelge yayınlandı.
Bakanlık genelgeyle beraber öğrencilerin konaklayacağı yurt, pansiyon, apart vb. yerlerde fahiş fiyatların önüne geçmeyi amaçlarken barınma sorunu olan öğrencilerin kamu kurum ve kuruluşlarına ait misafirhanelere yerleştirilmesine hükmetti.
Bu kapsamda valilikler illerinde tespit ettikleri barınma sorunu yaşayan öğrenci nüfusu kadar kamu kurum ve kuruluşlarından kontenjan talebinde bulunmaya başladı.
Bu duruma bir örnek Ankara Valiliğinin il ve ilçelerdeki misafirhanelere gönderdiği yazı.
Eylül ayında haber sitelerinde yer alan belgeye göre, Valilik tarafından misafirhanelere gönderilen yazıda, Ankara’da KYK yurtlarının yetersiz olduğu belirtilirken sosyal tesislerin yüzde 70’inin kendilerine tahsis edilmesi istendi.
Ülkenin dört bir yanına üniversite açan AKP’nin artan öğrenci kapasitesine paralel olarak yurt inşa etmesi gerekirken böyle uygulamalarla günü kurtarma çabası bakın nelere sebebiyet veriyor!
Her ne sebeple olursa olsun buraya kadar okuduklarınızla en azından hükümet bir soruna karşı acil bir önlem alıyor ne var bunda diyebilirsiniz.
Peki gelin bir de duruma hep beraber diğer açıdan bakalım…
Ya o misafirhanelere ihtiyacı olan bu ülkenin ihtiyaç sahibi vatandaşları ne olacak?
Bugün kalbinde sevgi kırıntısı taşıyan hiçbir insan, bir öğrencinin aç, açıkta kalmasını istemez,
Ülkesinin istikbalinin ele muhtaç olmasına gönlü razı gelmez.
Peki sade bir vatandaşın aç açıkta kalmasına, namerde muhtaç olmasına gönlü nasıl razı olur insanın?
Bugün 10 milyon turistin geldiği, milyarlarca dolar turizm geliri olan Türkiye’nin güzide şehri Antalya’da insanlık dramı yaşanıyor sırf AKP hükümetinin plansız uygulamaları yüzünden.
Asırlardır medeniyetlere ev sahipliği yapan Antalya’nın orta yerinde Kepez’de bir anne ve oğlu sokakta kalıyor misafirhanelerin öğrencilere tahsis edilmesi nedeniyle.
Geçtiğimiz ay evlerinden çıkartılan anne ve bir oğlu kalacak yer bulamadığı için Antalya Otogarı’nda kalıyor ancak bir süre sonra buradan da kovuluyorlar ve ilçedeki bir parkta kalmaya başlıyorlar.
Üstüne oğulun işten çıkartılmasıyla beraber daha da zor bir durumun içinde buluyorlar kendilerini.
Bu soğuklarda itin kopuğun, gözü dönmüş canilerin kol gezdiği sokaklarda bir başlarına kalıyorlar çaresiz.
Büyükşehir ve ilçe belediyelerini arayan anne ve oğula verilen cevap aynen şu:
“Misafirhanelerimiz valilik bünyesine verildi ve bu konuda size yardımcı olamayız. Herhangi bir yetkimiz bulunmuyor. Yetkimiz valiliklere verildi. Sadece şehir dışından gelen hastalara tahsis edilen ayrı misafirhanelerimiz var bizim.”
Peki valilikler arandığında ne deniyor biliyor musunuz?
“Misafirhanelerimizde böyle bir konaklama hizmeti verilememektedir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nı arayın”
Peki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın çözüm önerisi ne dersiniz?
Anneyi huzurevine, oğlu da başka bir kuruma yerleştirmek.
Yani ana ile oğlu ayırmak!
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin zor durumda kalmış vatandaşına sunduğu çözüm önerisine bakın hele!
Yer utanır, gök utanır, toprak utanır, su utanır ama utanması gerekenler utanır mı acaba?
Üstelik bu anne ve oğlun istediği ömürleri boyunca devletin onlara bakması değil, sadece kendilerine uygun bir ev bulana kadar geçici olarak konaklayabilecekleri bir çatı!
Ailenin isteği üzerine zorlu hayat şartlarıyla ilgili fazla detay vermek istemiyorum ancak bir hususu belirtmeden geçemeyeceğim.
Bu anne 20 yıldan fazla engelli oğluna kol kanat olan, onu sırtında taşıyan ve kimseye muhtaç olmadan oğlunu son nefesine kadar pamuklara saran bir anne!
Bu oğul engelli kardeşine el ayak olan, onu her daim tehlikelerden koruyan bir abi.
İşte böyle bir anne ve abiye oğullarını/kardeşlerini kaybettikten sonra reva görülen hayat bu sosyal devlet Türkiye’de!
21.yüzyılda dünya lideri olduğunu söyleyen Türkiye Cumhuriyeti’nde devlet kurumlarımızın bu ana ve oğula kapılarını kapatmasına ne demeli?
Bu insanlar bildiklerimiz, ulaşabildiklerimiz ya bilmediklerimiz, bilemediklerimiz, ulaşamadıklarımız?
“Komşusu açken tok yatan bizden değildir” anlayışından “Vatandaşlarını sokakta bırakan dünya liderliğine” işte AKP gerçeği tam da budur.