AKP, niçin yandaş yargı istiyor?
Avrupa Birliği sözcüleri Türkiye’nin üyeliği ile ilgili olarak ikide bir “hazmetme kapasitesi”nden söz ederdi. Hazmetmek için önce yutmak gerekiyor. Türkiye ise kolay yutulacak bir lokma değil.
Türkiye’de ise siyasi iktidarın hazmetme kapasitesi geniş galiba. Hatta siyasi mezhepleri de geniş ki Van’daki nevruz gösterilerinde “İşgalci T.C. Kürdistan’dan defol” pankartlarını hazmedebildiler.
Tabii ki hazmetmeyenler de var. CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a “İşgalci T.C. Kürdistan’dan defol pankartının özgürce taşınarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne hakaret edildiği bir günde sinemacılarla yemekli-hediyeli açılım toplantıları yapmakla Türk milletine ‘açılım’ hazmettirilmek mi istenmektedir” diye sordu.
Arıtman soru önergesinde “Değişik adlar yakıştırılarak açılan soruşturmalarla ülkemizdeki aydınlar, bilim adamları, rektörler, gazeteciler, yazarlar, terörle yıllarca mücadele etmiş TSK mensupları, ordu komutanları için gözaltı ve tutuklama kararı veren Cumhuriyet savcıları ‘Türkiye Cumhuriyetine işgalci ve defol diyenler’ hakkında bir işlem yapmışlar mıdır? Emniyet güçleri söz konusu pankarta el koymuş mudur? Yazdıranlar/yazanlar ile taşıtanlar/taşıyanlar hakkında bir soruşturma açılması konusunda Cumhuriyet savcılığına başvuruda bulunulmuş mudur? Bulunulmadıysa sebep nedir?” ifadelerini de kullandı.
Sebebi biz söyleyelim;
Sebep, AKP’nin daha kurulmadan, özerk bölgelerden oluşan bir Türkiye kurmak konusunda Tayyip Erdoğan’a gönderilen CFR memorandumunu, parti programı olarak kabul etmesidir.
***
İktidarın hazmetme kapasitesine bir başka örnek de GDO’lu ürünleri Türkiye’ye sokmak için gösterdikleri olağanüstü çaba!
Üstelik suçüstü yakalanmalarına rağmen haklarında takipsizlik kararı verildi.
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, ABD Sermaye Piyasası Kurulu’nun, Delta-Pine şirketinin Türkiye’de yüzde 100 sermayesi kendine ait olan “Türk Deltapine Limited Şirketi”ni kurarak GDO’lu ürünler konusunda Türkiye’de Tarım Bakanlığı bürokratlarına rüşvet dağıtıldığını tespit ettiğini ileri sürerek, buna rağmen savcılığın “takipsizlik” kararı verdiğini söyledi.
Savcılık, Tarım ve Köyişleri ile Dışişleri Bakanlıklarının tutumunu eleştiren Kılıçdaroğlu, “Niçin AKP, yargıyı kuşatmak istiyor? Temelinde bu var” dedi.
Kılıçdaroğlu, gerek ana şirket gerekse Türkiye’deki şirketin suçlamalara itiraz etmeksizin mahkemenin verdiği 300 bin dolar cezayı ödemeye razı olduklarını ifade etti.
Kılıçdaroğlu, “Savcılığın kararına gerekli itiraz yapılmıştır. Gelinen aşama gerçekten de gerek Savcılık gerek Bakanlık açısından ve dolayısıyla Türkiye açısından son derece dramatiktir. Türkiye’de rüşvet dağıtacaksınız, rüşvet dağıttığınız Amerika’da belirlenecek. Rüşvet dağıtanlar, Türkiye’de rüşvet dağıttıklarını kabul edip tüm cezaları itirazsız ödeyecekler, ancak Türkiye’de rüşvet dağıtıcılar ile rüşvet alanlar aklanacak. Bir üçüncü dünya ülkesinde bile bu tablo yaşanmaz” dedi.
Sağlığa zararlı gıda maddelerini Türkiye’ye sokmak için yönetmelik çıkardığında yargı engeline takılan AKP iktidarı, bağımsız yargıyı bunun için istemiyor. Şimdi GDO yasasını da çıkardılar. GDO’lu ürünlerin ithalatını serbest bıraktılar. Başvuru olursa, Anayasa Mahkemesi’nden döneceği kesin! Böyle yargı AKP’ye lâzım değil.