AKP niçin oy kaybetmiyor?

“Sayın Arslan Bulut
AKP’nin tek başına iktidar olması ve daha sonra oyunu sürekli artırmasının sebebi olarak hep ‘mağduriyet’ gösteriliyor. Bana göre bu tespit son derece yanlıştır. Yakın siyasi tarihimize baktığımız zaman mağdurlar hep yalnız bırakılmıştır. 27 Mayıs ihtilalinin mağdurları Bayar-Menderes, 12 Mart ve 12 Eylül’ün mağduru Süleyman Demirel, 28 Şubat’ın mağdurları Necmettin Erbakan ve Tansu Çiller halk tarafından hep desteksiz ve yalnız bırakılmıştır. Askeri müdahaleler sonunda bu liderler ve partilerinin oyları düşmüştür. Yani kitleler sanıldığı gibi mağdurun yanında yer almamaktadır. Bilakis güçlünün ve gücün safında yer tutmaktadır.
Peki öyleyse TSK ile çatışma ve sürtüşmeye girdiğinde AKP’nin oyu neden ve niçin artıyor? Tayyip Erdoğan’ın TSK ile çatışmasında hep üstünlük sağlaması, o çok güçlü olduğu sanılan generallerin basit bir şekilde tutuklanması sayesinde olmaktadır. Yani Erdoğan ve AKP’nin oyunu artıran, mağduriyet değil bilakis güçlü ve kuvvetli gözükmesidir.
Bence bu ‘mağduriyet’ sözcüğü AKP’nin güçlenmesini sağlayacak stratejik ve işin püf noktasını oluşturan temel projedir. AKP; orduyu, yargıyı, medyayı, üniversiteyi, iş âlemini mecalsiz bırakırken birileri çıkıyor ‘Aman ha sakın sert karşılık vermeyin ki bunları mağdur konumuna sokmayalım’ diyor ve Erdoğan’ı kahraman haline getiriyor.
‘Aman mağduriyet yaratmayalım’ düşüncesi ile toplum ve kurumlar iğdiş edilmiştir. Böyle davranan herkes bilerek veya bilmeyerek sayın Erdoğan’ın ve AKP’nin kumbarasına para atmaktadır..”
Emekli Bankacı Mustafa Bıyık
Buca/İZMİR


Hakem de AKP’li!

“Arslan Bey, muhalefet partileri, ne yaparlarsa yapsınlar, asla kazanamayacakları bir maça çıkmaktadır. Maçın kurallarını AKP koymuştur. Hakem, yandaşıdır. En önemli oyuncuların kırmızı kartla oyundan atılacağı bellidir. AKP tribünleri alabildiğine dolu ve çılgınca tezahürat yapmaya hazır; muhalefet tribünlerinde oturanlar ise polis korkusuyla sesini bile çıkaramamakta..
’Böyle maç olmaz; ya dürüstçe, adil kurallara göre oynanır, ya da biz böyle bir sahtekârlığın enstrümanı olmayız’ demekten başka çare olabilir mi? Gerçek reçete bu! Demokrasi, dürüst, mert, yürekli, fedakâr insanların omuzlarında yükselir. ’Canım ne yapalım, şartlar bu; kazanamasak da bize de bir miktar koltuk nasıl olsa verilecek; hiç yoktan iyidir’ kafasındaki, korkak, çıkarcı ve kişiliksizlerin omuzlarında değil.”
Soner Özer,
Şehitkamil/Gaziantep


Türk yayını fazla gererseniz...

“Türk yayları, akçaağaçtan yapılmaktadır. Yaya esneklik kazandırmak için yüzeyine hayvan tendonu zamkla yapıştırılır. O yayı ne kadar gererseniz gerin kırılması mümkün değildir; sadece eski haline dönme isteği
artacaktır.
Türk Milleti de Türk yaylarına benzer.
Ne kadar gererseniz gerin asla
kıramazsınız!
Uygulanan baskı, engellenemez ve önüne geçilemez bir kuvvetle, Türk Milleti’nin rüzgârı delercesine bir hız ve dünyayı sarsarcasına bir güçle eski haline dönmesini sağlayacaktır.
Arslan Bey, biz gençler bu vatanın bir karış toprağının dedelerimizin kanıyla nasıl alındığına şahit olamadık, fakat günümüzde parsel parsel nasıl satıldığını içimiz kan ağlayarak takip ediyoruz. Buna rağmen siz ağabeylerimiz, önderlerimiz çok rahat olun ki bu vatanın öz ve helâl süt emmiş evlatları, daha son sözünü söylemedi.”
Hasan Sabri Köksal

Yazarın Diğer Yazıları