AKP iktidarı meşruiyetini kaybetmek üzere
1961 Anayasasının başlangıç bölümü aynen şöyle başlar:
“Tarihi boyunca bağımsız yaşamış, hak ve hürriyetleri için savaşmış olan; Anayasa ve Hukuk dışı tutum ve davranışlarıyla meşruiyetini kaybetmiş bir iktidara karşı direnme hakkını kullanarak 27 Mayıs 1960 Devrimini yapan Türk Milleti..”
1982 Anayasası’nın başlangıç bölümü de hemen hemen aynıdır. Sadece “meşruiyetini kaybetmiş bir iktidara karşı direnme hakkı” ifadesi kullanılmamıştır.
* * *
Demokrat Parti niçin meşruiyetini kaybetmişti? DP, üniversiteye, bağımsız yargıya ve hür basına cephe açmıştı. Meclis’te kurulan tahkikat komisyonları yargılama yapıyordu.
Bugünkü iktidar da, basını, yargıyı ve TSK’yı kuşatmıştır. Basının bir kısmını, zengin ettiği yandaşları vasıtasıyla emir eri haline getirmiş, ele geçiremediklerini de yok etmek için elindeki vergi soruşturması silahını kullanmaya başlamıştır. Milli ses veren yayınlara zaten korkudan kimse ilan-reklam vermemektedir.
Yargı için bizim bir tespit yapmamıza gerek yok. Telekomünikasyon ve İletişim Başkanlığı eliyle Yargıtay santrali ve aralarında İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın da olduğu 69 hakim ve savcının telefonlarının dinlendiği ortaya çıktı.
Bu tespiti yapan Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz’ın da telefonlarının dinlendiği anlaşıldı. Üstelik Kaçmaz hakkında soruşturma da açıldı.
Telefonları dinlenen hakim ve savcılara, şantaj yapmak, dolayısıyla karar verirken etki altında bırakmak mümkündür. En yüksek yargı organında görev yapan hakim ve savcıların böyle bir tehdit altında olduğu ülkede hukuk devletinden bahsedilemez. Kuvvetler ayrılığı, hakimlerin telefonunu dinlemek ve şantaj yapmak yoluyla ortadan kaldırılmıştır.
Diğer taraftan, Tayyip Erdoğan’ın 2004 yılında dinlenip kaydedilen telefon konuşmasını yayımlayan iki gazeteci tutuklanmıştır.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkan Vekili Kadir Özbek dinleme skandalı hakkında “Yargının savunma konumuna düşürülmüş olması son derece endişe vericidir’ demektedir!
* * *
Görülüyor ki AKP hükümeti, tıpkı DP hükümeti gibi ” Anayasa ve hukuk dışı tutum ve davranışlarıyla “ meşruiyetini kaybetmek üzeredir. Zaten Tayyip Erdoğan’ın milli kimliği değiştirmekle ilgili sözleri başlı başına Anayasa suçudur. Bu sebeple halkın direnme hakkı da vardır.
Halk direnme hakkını meşru çizgide nasıl kullanabilir?
Ağzını açanı bir iftira atarak tutuklatıyorlar.
Fakat 1982 Anayasası da tıpkı 1961 Anayasası gibi ” demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi “ olunmuştur.
Yani Türk evladı, Türk Anayasası’nı korumakla görevlidir.
Fakat, Anayasa, ülkeyi yöneten iktidar tarafından ihlâl edilirse Türk evladının koruma görevini nasıl yerine getireceği bir şekle bağlanmamıştır.
Yine de “Hiçbir faaliyetin Türk millî menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihî ve manevî değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve lâiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı” belirtilmiştir.
Biz bu yazıda telefon dinleme olayları ile yargıyı baskı altına alan AKP iktidarının meşruiyetini kaybetmek üzere olduğunu tespit ediyoruz.
Çözüm, Anayasa’yı korumak isteyen herkesin görevini yapmasıdır. Yargıtay’ın telefonlarının dinlenmesi bir suçüstü durumudur.