AKP-CHP mi AKP-MHP mi?
Seçim öncesinde muhalefete muhalefet etmenin bir faydası yok ama endişeler, AKP’nin altından kalkamadığı “çözüm süreci”ne CHP’nin hatta MHP’nin de dahil edileceği, Türkiye’de rejimin bu şekilde değiştirileceği yolunda!
Türkiye’nin rejimini de haritasını da AKP ile değiştirmeyi planlayan “üst akıl” ın, bunun yetmediğini görünce CHP’yi AKP’ye benzeterek, hedefe varmaya çalıştığı yorumları yapılıyor.
Bu endişe, daha çok CHP çevrelerinde dile getiriliyor. Endişenin sebebi, Türkiye’nin kuruluş felsefesinden ayrılmaması için güçlü bir tavır ortaya koyan milletvekillerinin tasfiye edilmiş olması ve ayrıca büyük şehirlerde Karadenizli adayların dışlanması!
MHP içinde böyle bir endişe yok. Sadece “Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı neyin hazırlığı” sorusunu soranlar var.
* * *
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa İriş ise “CHP, söylem ve tavırlarıyla AK Parti’nin değirmenine su taşımaktadır. Bugün siyaset arenası öyle bir hale gelmiş ki AK Parti’ye oy verenlerin birçoğu, ‘Aman CHP gelmesin’ diye AK Parti’ye yönelmektedir” dedi.
İriş’in iddiası, AKP sözcüleri tarafından ve yandaş medyada sıkça ileri sürülen bir görüş! Önceki seçimler için belki bu iddia ileri sürülebilirdi ama şu an için AKP ve CHP arasında temel konularda fazla bir fark kaldığı söylenebilir mi? Milliyet’in haberine göre Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz, kendi yaptırdıkları ankete göre 7 Haziran seçimlerinden koalisyon çıkacağını söylüyor! Ayrıca Schulz, MHP Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’e AKP-MHP koalisyonuna nasıl baktıklarını soruyor! Türkeş, “Biz tek başına iktidarı hedefliyoruz” diye cevap veriyor...
Medyada ise AKP tek başına iktidar olamazsa, AKP-CHP koalisyonu kurulması için psikolojik ortam hazırlanıyor.
* * *
Ermeni soykırımını kabul eden bir kişi, CHP’den kontenjan adayı yapılıyor ve ardından Papa’nın soykırımı herkesin kabul etmesi gerektiği yolundaki sözlerinden sonra Avrupa Parlamentosu da benzer bir karar alıyor. Bu süreçler birbirinden bağımsız mı gelişiyor?
Tayyip Erdoğan, AP’nin kararı için “yok hükmündedir” derken, CHP’nin dış politikayı emanet ettiği Murat Özçelik’in okuduğu Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamasında mesele, Obama’nın geçen yıl kullandığı “Büyük felaket” gibi bir kavramla tanımlanıyor!
Bu durum Kılıçdaroğlu’na soruluyor! “Hayır öyle bir algı bence doğru değil. Yaşanan bir dram var. Bunu hepimiz biliyoruz. Tarihimizle yüzleşmekten hiçbir zaman korkmadık, korkmayacağız, korkmamalıyız da” diyor!
* * *
Kılıçdaroğlu, Avrupa Parlamentosu’nun kararının ardından AB üyesi ülkelerin büyükelçileriyle öğle yemeğinde bir araya geliyor ve yaptığı açıklamada “Türkiye’de önemli değişiklikler, anayasa değişiklikleri dahil koalisyonlar döneminde gerçekleşmiştir” diye konuşuyor!
Kılıçdaroğlu, kendisine yöneltilen “Davutoğlu, muhalefete bir çağrı yaptı ve ’Türkiye sözleşmesiyle ilgili ya kendi kanaatlerinizi bildirin ya kendi metninizi hazırlayın, ortak bir metin hazırlayalım’ dedi. AK Parti’nin metni ile ilgili kanaatlerinizi bildirecek misiniz? Ortak bir metin çağrısına ne dersiniz?” sorusuna “Seçim bildirgesinin ortak metin olması, benim siyasette karşılaştığım ilk teklif oluyor. Acaba dünyada örneği var mı onu bilmiyorum. Biz sosyal demokrat bir partiyiz, AKP gibi bakmıyoruz. Biz ezilenlerin, fakir fukaranın, garip gurebanın partisiyiz, onlar yoksulları siyasal esir, tutsak olarak kendi arka bahçelerinde tutmak istiyor. Nasıl ortak bir metin hazırlanabilir? Ama Avrupa Parlamentosu’nun son aldığı karar dolayısıyla ortak bir metin hazırlayabiliriz. Onun dışındaki alanlarda sorun var” diye cevap verdi.
AKP Türkiye’nin rejimini değiştirmek istediğini, projesine CHP’yi de ortak edebileceğini açıklıyor ama Kılıçdaroğlu bundan hiç bahsetmiyor!
Konu buraya kadar geldi yani...