AKP Aleviliği olur mu?

“Hz. Ali yolu olarak bilinen Aleviliği, önce AKP iktidarının sonra da AB ve ABD’nin yedeğine almaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Aleviler, bu oyunu anlamıştır. Emperyalizme direnç daha da güçlenecektir!” demiştik.
Alevi dernekleri, yanılmadığımızı, “AKP tipi iftarı reddediyoruz” başlıklı bir açıklama ile ortaya koydu.
Açıklamada en önemli husus şöyle ifade edilmiştir:
“Yeni ve AKP tipi bir Alevi örgütlenmesi yaratılmak istenmektedir. Bu bağlamda, söz konusu AKP milletvekili ile bağlantılı bazı Alevi şahıslar tarafından bir federasyon kurulma gayreti içine girilmiş, ancak bu hayali federasyonun kuruluş çalışmalarına başta katılan birkaç Alevi derneği de gelişmeleri izledikçe çalışmalardan uzaklaşmış ve siyasal olarak bağımlı bir Alevilik örgütlenmesi düzenleme girişimlerini boşa çıkartmışlardır.”
Demek ki sorun, bir siyasi partinin, Sünnileri istismar ettiği yetmezmiş gibi Alevileri de kontrol altına alma girişiminden kaynaklanıyor.
Bu tür girişimler, programı bile CFR tarafından gönderilmiş bir siyasi parti tarafından yapılırsa elbette büyük tepkilere sebep olur.

***

Herkesin bildiği ve kabul ettiği gibi AKP, türban tartışmaları ve dindar cumhurbaşkanı sloganları ile oy toplamış bir partidir. Bu yöntem Anayasa’ya aykırıdır ve parti kapatma sebebidir. Çünkü kutsal din duyguları siyasete alet edilmiş ve bir siyasi parti bundan kazançlı çıkmıştır. Laikliğe asıl aykırılık bu durumdur! Cumhurbaşkanlığı seçimi, sadece bu slogan sebebiyle dahi meşru değildir! Çünkü Anayasaya aykırı bir propaganda ile elde edilmiş oylara dayanmaktadır!
Gerçekten söylemlerinin adamı olsalar gam yemeyeceğim. Fakat, 22 İslam ülkesinin haritasını değiştirmek iddiasıyla tanıtılan Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanı sıfatını taşıyan kişinin başkanı olduğu bir siyasi partinin, İslam’dan bahsetmeye hakkı olabilir mi?

***

Diğer taraftan, Aleviliğin hem AB tarafından hem de ABD tarafından mercek altına alınması da eş zamanlıdır. Zaten, “AKP’nin Alevi açılımı”nı ABD de gündemine aldı. ABD Dışişleri Bakanlığı Demokrasi ve İnsan Hakları Bölüm Başkanı Laura N. Carey, Türkiye’de temaslarda bulundu ve 2008 Mart’ında açıklanması beklenen İnsan Hakları Raporu’nda Alevilere de yer vereceklerini söyledi.
AB ise Alevileri azınlık olarak göstermek istedi. AB 2001 İlerleme Raporu’nda Alevilerden “Müslüman azınlık” olarak bahsedilmektedir.
AB ülkelerinde açıkça Alevi-Sünni ayrımını güçlendiren politikalar sürdürülmekte ve Hristiyan misyonerler hem Avrupa’da hem Türkiye’de Aleviler üzerinde çalışmaktadır.
Avrupa Birliği’nin 6 Ekim 2004 tarihinde açıkladığı Türkiye İlerleme Raporu’nda, “Azınlık hakları” başlığı altında Lozan’daki azınlık tanımının değiştirilmesi ve Kürtlerin ve Alevilerin “azınlık” kapsamına alınması öngörüldü!
Raporda Aleviler için “Sünni olmayan azınlık” ifadesi kullanıldı. AB bu öngörüsüne hukuki dayanak olarak da, daha önce TBMM tarafından onaylanan BM ikiz sözleşmelerini gösterdi.
Aleviler buna tepki göstermese bu çirkef siyasete devam edeceklerdi. Hiç değilse şimdi “azınlık’ diyemiyorlar!

***

Çözüm, İstiklâl Savaşı’na hazırlanırken, Alevisini, Sünnisini ve etnik köken ayırt etmeden bütün milleti, ortak bir hedefte nasıl buluşturduğunu inceleyerek, Atatürk’ün milletin kendine güvenmesini sağlamakta kullandığı sosyal psikoloji yöntemlerini uygulamaktır.
Fakat bu çözümü AKP geliştiremez. Çünkü din istismarı ile yola çıkmış bir partinin adaletle hareket etmesi beklenemez.

Yazarın Diğer Yazıları