Akıl sağlığımızla oynamayın efendiler!
Öcalan yargılanmak üzere Türkiye’ye getirileli on yıl oldu diye bazı güneydoğu illeriyle Mersin’de sokaklar savaş alanına döndü. Türk silahlı kuvvetlerinin 25 yıldır mücadele ettiği, on binlerce şehidimize mal olan bölücü bir terör örgütünün başı Kenya’da teslim alınıp Türkiye’ye getiriliyor; yargılanıp binlerce insanın ölümünden suçlu bulunuyor ve idama mahkûm ediliyor. Ve olayın onuncu yılında bu katilin lehine sokaklara dökülen bölücüler, şehirlerimizi ateş topuna ve kan gölüne çeviriyor. Ellerinde Öcalan’ın posterleri, ağızlarında bölücü sloganlar, önlerinde her nasılsa Meclis’e girmiş birtakım insanlar, şehirleri alt üst ediyorlar. Yüzlerinde maskeler, polise taş atıyorlar, dükkânların camlarını kırıyorlar, araçları molotof kokteylleriyle yakıyorlar, arabayla polisin üzerine yürüyorlar, onlarca polisimizi yaralıyorlar. Meclis’e girmiş öncüleri, olaylara engel olmaya çalışan polise bağırıp çağırıyor; saygılı olun diye kafa tutuyor.
Bölücüler sokaklarda... Öcalan posterleri ellerde... Birtakım mebuslar önlerinde... Maskeli bölücüler Türk polisi ile savaş hâlinde...
Akıl sağlığımızla oynamayın efendiler! Türkiye’yi yöneten efendiler, miting meydanlarında işiniz ne? Dağlarda askerimizle savaşan adamlarla şehirlerimizi kan gölüne çeviren, polisleri taşlayıp yaralayan maskeliler başka başka örgütlerin adamları mı? Gösteriler, onlarca kamera tarafından görüntüleniyor. Sokakları kan gölüne çeviren bölücü militanların elebaşıları biliniyor. Hadiselerden sonra polis militanların onlarcasını yakalayıp göz altına alıyor. Fakat birkaç gün içinde hepsi salıveriliyor.
Gücünüz, ortalığı kırıp döken hiçbir mitinge karışmamış, birçoğu 60 yaşını geçmiş insanlara mı yetiyor? Ergenekon diye onları tutuklayıp aylarca mapuslarda yatırıyorsunuz da niyetlerinin memleketi bölmek olduğunu saklamayan, üstelik eylemleriyle niyetlerini ortaya koyan haydutlara mı gücünüz yetmiyor? Yoksa bir tarafa düşmanca, öbür tarafa dostça mı bakıyorsunuz? Diyarbakır’da, bakın çeteleri ortaya çıkardık mealinde sözler söylerken bölücülere hangi mesajı veriyorsunuz?
Açıkça söyleyiniz; niyetiniz nedir ve nereye kadardır? Anayasayı çiğneyerek devlet televizyonunda Kürtçe yayına başladınız. Güneydoğu illerimizdeki eli taşlı, yüzü maskeli bölücülere öncülük eden birtakım mebuslar şimdi “Türk Harfleri” ile ilgili yasayı değiştirmekten ve alfabemize, Kürtçe için gerekli gördükleri bazı harflerin eklenmesinden bahsediyorlar. Buna da evet diyecek misiniz? Onayınız özerkliğe kadar mı, federasyona kadar mı? Özerk veya federatif bölge için talep edilen isme de evet diyecek misiniz? Türkiye’nin adının da yeni modele göre değişmesini kabul edecek misiniz?
Amerikan işgalindaki Erbil’de “Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak” adlı bir toplantı düzenlenmiş. Toplantıya Türkiye’den katılan yazarların bir kısmı da “buraya Kuzey Irak demeyelim, Kürdistan diyelim” diye tutturmuşlar. Türkiye’nin konsolosu da toplantıya katılıp konuşmuş. Evet, Amerikan işgalindeki Abant Platformuna resmen de katıldığımıza göre sormak hakkımız değil mi? Niyetiniz nereye kadardır? O tarafa Güney Kürdistan, bu tarafa Kuzey Kürdistan mı diyeceğiz? Sahi, Türk askeri, PKK yuvaları diye o tarafı bombalamıyor mu? Aklıma mukayyet ol, yarabbi! Tuhaf bir oyunun içindeyiz. Onlar mı ha bire akıl sağlığımıza saldırıyorlar; yoksa biz mi olayları yanlış görüyoruz?
Erbil, Amerikan işgali altında (yoksa değil mi?). Amerika, Irak’tan askerlerini çekme planları yapıyor (yoksa Irak’ta Amerikan askeri yok mu? Acaba Erbil mi Irak’ta değil?). Türkiye’nin resmî memuru olan konsolos toplantıda konuşma yapıyor (konuşmadı mı yoksa?). PKK yuvaları, Erbil merkezli Kuzey Irak’ta (değil mi yoksa?). Türk ordusu Irak’ın kuzeyindeki PKK yuvalarını sık sık bombalıyor (bombalamıyor mu acaba?). Öcalan’ın onuncu yılında, güneydoğu sokaklarında, Öcalan posterli, kanlı gösteriler yapılıyor (yapılmadı da biz mi ekranlardan yanlış gördük?). Taşlı göstericilerin önünde bazı mebuslar var (yine biz mi yanlış gördük?). Öcalan idamla yargılandı ve şimdi hapiste (değil mi yoksa?). Kendileri, PKK’nın da lideri (yoksa değil mi?). Askerimiz de dağlarda PKK’lılarla savaşıyor (yoksa savaşmıyor mu?). PKK ile savaşmış komutanlarımızdan bir kısmı da Ergenekon’dan tutuklandı ve yargılanıyor (Ergenekon dalgaları yaşanmadı da biz mi hayal görüyoruz yoksa?). Yoksa... Yoksa PKK, ülkeyi ele geçirdi de biz mi olayların çok gerisinde kaldık...