ABD'nin etnik açılımı, Türkiye'ye örnek olabilir!

Başlıktaki öneriye şaşırdınız değil mi? Fakat okuyunca hak vereceksiniz. Salihli’den Hasan Salih Gündüz, www.turkcelil.com’da yayımlanan Prof. Dr. Nurullah Aydın’ın “ABD’nin resmi dili ve etnik açılım” başlıklı yazısına dikkat çekti. Yazıda gerçekten çok önemli bilgiler var! Biraz kısaltarak bilginize sunuyorum:
“Gazeteci Hasan Cemal’in, ülkeyi yönetenlerin bilgisi dahilinde, Kandil’de yaptığı röportajla birlikte, terör örgütünün dışarıdaki başı Murat Karayılan ile İmralı’daki başı Abdullah Öcalan’ın basında gündeme getirilen sözleri, uygulanmasına karar verilen bir düşüncenin öncü yansımaları idi.
Geçmişte ‘Ne mutlu Türküm diyene’ yazılarının ‘dağlara taşlara’ yazılmasının ‘ilkellik’ olduğunu savunan ve bunların aşılacağını bildiren devletin zirvesi ise ‘iyi şeyler olacak’ diyor.
Abdullah Gül, ‘fırsat’ dedi, üzerinden kaç gün geçti başka da bir şey demedi. Anlaşılan Gül’ün söylediğini, icra makamı anladı, o gerçekleştirecek.

* * *

AKP iktidarı, “Kürtçe açılım”a hazırlanıyor. Nedir onlar derseniz, sayalım:
-Kürt Enstitüleri kurulacak.
-Değiştirilen köy adları yeniden konulacak.
-Yerel televizyonlarda Kürtçe yayında saat sınırlaması kalkacak
-Kürtçe, okullarda seçmeli ders olacak
Peki yarın öbür gün her etnik unsur benzeri talepte bulunursa, hayır mı denilecek?

* * *


TRT 6’da Kurmancca’nın Diyarbakır ağzıyla yayın yapılıyor. Peki Diyarbakırlılar ve diğer bölge halkı anlıyor mu? Hayır. Zazaca yayın yaptılar o da anlaşılamadı. Şimdi ise Soranice yayın yapacaklar. Böylece sürüp gidecek.
Çünkü Kürtçe diye tek bir dil yok. Ağızlar, lehçeler var ve birbirini anlayamayan topluluklar var.
100 yıldır Vatikan, Petersburg, Oslo, Paris, Tel Aviv ve Erivan’da çalışan ekipler Kürtçe gramer oluşturamadı.
Şimdi ise Türkiye’de yeni bir dil oluşturmaya çalışıyorlar.

* * *


Bir de Türkiye’ye Kürtçe yayın tavsiyesi yapan ABD’ye bakalım:
ABD’nin 350 milyon nüfusunun yaklaşık üçte birinin ana dili İspanyolca’dır.
Ancak ABD 2007’de İngilizce Dil Birliği Kanunu’nu çıkardı.
Kanunun gerekçeleri şöyle açıklandı:
-Eğitim ve resmî yazışma masraflarından tasarruf sağlamak.
-Ülkedeki az gelişmiş bölgelerin dil farkı sebebiyle geri kalmalarını önlemek. (Birleşmiş Milletler’in resmi dil için kullandığı gerekçe budur, buna atıf yapıyorlar.)
-İngilizce’nin “ABD’deki farklı etnik köken, kültür ve dilleri birleştiren temel olgu” olduğu gerçeğinin kabul edilmesi.

* * *


İngilizce Dil Birliği Kanunu, şu mecburiyetleri getiriyor:
-Kamu ve özel tüm işyerlerinde İngilizce kullanılması,
-Vatandaşlık başvurularının Güvenlikten Sorumlu Bakanlığa verilen ‘İngilizce bilme şartını yerine getirmek’ yetkisine göre işlem görmesi.
Şimdi ABD titizlikle bu kanunu uygulamaya yönelirken, Avrupa Birliği projesine rağmen, her Avrupa ülkesi kendi dilinde yayın ve eğitimde ısrarlı iken Türkiye’ye ne oluyor?
Sahi Türkiye’yi kim yönetiyor?”

* * *


Nurullah Aydın’ın verdiği bu bilgilere dayanarak şimdi biz Türkiye’de Türkçe Dil Birliği Kanunu önersek ve “Türkçe, Türkiye’deki farklı etnik köken, kültür ve dilleri birleştiren temel olgudur. Eğitimde ve resmi yazışmalarda tasarruf sağlamak gerekir, Ülkedeki az gelişmiş bölgelerin dil farkı sebebiyle geri kalmalarını bu kanun önler. Kamu ve özel tüm işyerlerinde Türkçe kullanılmalıdır” desek hemen insan hak ve özgürlüklerinden başlarlar, bizim ne ırkçılığımız kalır ne faşistliğimiz!
İyi de ABD’ye niçin ses çıkarmıyorlar?
“Bizim çocuklar” dan oldukları için mi?

Yazarın Diğer Yazıları