ABD ve AB kuyumuzu kazıyor, uyanık olmalıyız!
Anavatan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden, namı diğer Bidenopulos arasında beklenen ilk yüz yüze görüşme 14 Haziran günü Brüksel''deki NATO Liderler Zirvesi kapsamında gerçekleşti.
Görüşme sonrasında her iki lider de basın toplantısı düzenledi. Biden, Erdoğan ile pozitif ve verimli bir görüşme yaptıklarını belirterek, "Ekiplerimiz görüşmelere devam edecek, Türkiye ile ABD arasında gerçek bir ilerleme kaydedeceğimize inanıyorum" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Biden''la 45 dakikası baş başa toplam 1.5 saatlik görüşme sonrası basın toplantısında "Sayın Biden''la ilk verimli görüşmemiz gerçekleşmiş oldu. Kendisini Türkiye''ye davet ettim. Türkiye-ABD ilişkilerinde çözülemeyecek hiçbir mesele olmadığını düşünüyoruz" dedi. Bunları okuyan yanılmamalı ve ABD''nin kuyumuzu kazmak için kolları sıvadığı sakın unutmamalı.
Erdoğan yaptığı açıklamada, ABD''nin PKK-YPG-PYD''ye verdiği askerî desteği, S-400 ve Afganistan konusunu gündeme getirdiğini belirtti. Erdoğan, Brüksel''e yola çıkmadan önce havalimanında düzenlediği basın toplantısında Biden''ın 1915 olaylarını "soykırım" olarak kabul etmesini gündeme getireceğini söylemiş; "Bu yaklaşım bizi ciddi manada üzmüştür. Bunu gündeme getirmeden geçmemiz doğru değildir. Türkiye rastgele bir ülke değildir" demişti. Ancak Erdoğan, Biden''ın 1915 olayları ile ilgili ''soykırım'' kelimesini kullanmasının görüşmede gündeme gelip gelmediği sorusuna, "Hamdolsun hiç gündeme gelmedi" yanıtını verdi. Erdoğan''ın üzerinde hassasiyetle durduğu FETÖ ile ilgili konuları görüşüp görüşmediği ise açıklanmadı. Heyetler arasındaki görüşmede başlık halinde olsa da Kıbrıs, Doğu Akdeniz, Suriye''deki son durum, Kafkaslardaki gelişmeler, S-400 ve F35 konularının gündeme getirilmiş olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Savunma ve Dışişleri Bakanlarının ve diğer heyetlerin önümüzdeki süreçte yapacakları toplantılarda Türkiye ile ABD arasındaki sorunların çözümlenmesine çalışılacağı anlaşılıyor. Biz Kıbrıs Türklerini yakından ilgilendiren Kıbrıs ve Doğu Akdeniz konusunda ABD''nin Avrupa Birliği ile birlikte hareket etmesi beklenirken, ABD ve AB''nin Rum-Yunan ikilisinin tezlerine destek veren bir siyaset izlemesi düşünülmektedir. Bu bağlamda ABD-AB iş birliğinin Türkiye''yi halihazırda izlediği siyasetten geri adım atmaya zorlayacağı ve ödün koparmayı hedeflediği nettir.
ABD-AB şer iş birliği Kıbrıs''ta Cumhurbaşkanı Tatar''ın ortaya koyduğu ve Türkiye''nin desteklediği, egemen eşitlik temelinde iki devletin iş birliğine dayalı çözüm modeline şiddetle karşı çıkmakta ve 53 yıldır başarısız olan federasyon çözüm modelinin görüşüleceği müzakere sürecine destek vermektedir. ABD-AB, Anavatan Türkiye''nin Doğu Akdeniz''de, KKTC ve Libya ile yaptığı anlaşmalar çerçevesinde ve kendi kıta sahanlığından doğan haklarını aramasından, bölgede doğal gaz/petrol arama ve sondajlarını sürdürmesinden duyduğu rahatsızlığı açıkça belirtmiştir. ABD Dışişleri Bakanı Blinken bir süre önce yaptığı bir açıklamada Türkiye''nin bölgedeki gemilerini geri çekmesinden duyduğu memnuniyeti vurgulamıştır. ABD, AB üyesi Yunanistan''ın neredeyse tüm deniz limanlarını üs haline getirmiş kendi askerî amaç ve hedefleri için kullanmakta ve buralara yığınak yapmaktadır. ABD, Türkiye ve Rusya''yı bu üslerden tehdit etmekten bir sakınca görmemektedir. ABD-Fransa-İsrail-Yunanistan ve Güney Kıbrıs, Doğu Akdeniz''de gerçekleştirdikleri askerî tatbikatlarda hedefe KKTC ve Türkiye''yi koymuştur. Tatbikat senaryolarında KKTC''nin bu şer güçler tarafından işgal edilmesi vardır. Türkiye bu açık tehdide karşı ne yapacaktır? Türkiye iyi niyetle uluslararası anlaşmalardan doğan haklarını, Kıbrıs''taki hakkını hukukunu gözardı ederek şu ana kadar sürdürdüğü siyasetten vazgeçecek midir? Kıbrıs Türk halkının haklarını Rum''a Yunan''a yem mi edecektir? Hiç zannetmiyorum. Türkiye, en üst düzeyde yapılan açıklamalarda gerek Akdeniz ve gerekse de Kıbrıs''ta Kıbrıs Türk halkının ve KKTC''nin haklarının ne pahasına olursa olsun, her şartta korunacağını ve kollanacağını defalarca deklare etmiştir. Bu konuda değerli müstafi Amiral Cihat Yaycı''nın geçtiğimiz günlerde yaptığı önemli açıklama ve uyarılar vardır. Amiral Yaycı sahibi olduğum Volkan Gazetesi''nde manşetten yayınlanan açıklamasında şunları söylemiştir: "Eğer Türkiye, Doğu Akdeniz''de faaliyet göstermeyecekse, eğer S-400''leri aktive etmeyecekse, eğer Kıbrıs''ta Rum tezlerine yaklaşacaksa, eğer Suriye''de PKK/PYD yapılanmasına sessiz kalacaksa, Libya''daki varlığını sona erdirecekse, Libya Türkiye Deniz Yetki Alanları Anlaşmasını kadük hale getirecekse ve bunların karşılığında ABD bize ''İlişkilerimiz düzeliyor'' diye düşünürse; bu bizim müstemleke oluşumuz anlamına gelir. Türkiye''yi Doğu Akdeniz''den, Kıbrıs''tan soyutlamak demek, Türk Milleti''nin şimdiki ve gelecek nesillerinin hayat damarlarının kesilmesi demektir. Bu sözde iyi ilişkiler görünümünde yeni bir Sevr Antlaşması demek olur. Günlük hesaplarla geri kazanılamaz asırlık kayıplara neden olunmamalıdır. Vebali ağır olur."
Geçtiğimiz hafta İngiltere''de toplanan G7 Zirvesi, Brüksel''deki NATO Liderler Zirvesi ve ABD-AB Zirvesi sonunda yapılan ortak açıklamalar çok iyi okunmalıdır. 23 Haziran 2021 Berlin Konferansı (Libya meselesi), 24-25 Haziran AB Liderler Zirvesi yakından takip edilmelidir. Anavatan Türkiye, şer ittifaklarına karşı dik durmalı, uyanık olmalı ve kesinlikle geri adım atmamalıdır; yoksa özellikle Kıbrıs''ta asırlardır verdiğimiz Türk ve Müslümanlık mücadelemiz telafisi güç ciddi yara alacaktır.