Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU
Sadi SOMUNCUOĞLU

ABD Irak'ta ne umdu, ne buldu?

Irak’ın, 2 Ağustos 1990’da Kuveyt’i işgal ve ilhakı üzerine, hemen toplanan BM Güvenlik Konseyi, işgalin derhal ve şartsız olarak kaldırılması kararını aldı. Ancak Saddam bu kararı tanımayınca, ABD öncülüğünde İngiltere, Fransa, Suudi Arabistan, Suriye, Mısır gibi 8 ülkenin, adına 1. Körfez Savaşı denilen (1990-1991) askeri harekatı başladı. 8 Arap ülkesinin de desteklediği 100 saatlik kara harekatıyla Kuveyt kurtarıldı. Savaş böylece bitti. Koalisyon ülkeleri de Saddam rejimini yıkmayı düşünmeyip, güçlerini Körfez’den çektiler. Aksi durumda İran’ın önü açılmış olacak, bölgedeki dengeler bozulacaktı. Hedefe ulaşıldı, ama zamana yayılan hiç beklenmedik bir süreç başladı. Arap ülkelerinin, savaş taraftarı-karşıtı ve tarafsız olmak üzere üçe bölünmesi, o tarihe kadar canlılığı devam eden “Arap Birliği” fikrinin sönmesine yol açtı. Öte yandan, Arap Milliyetçiliğini temsil ettiğine inanılan Saddam’ın şahsında bütün Araplar, kendilerini de yenilmiş ve aşağılanmış addediyordu. Yankılanarak ve derinleşerek yayılan bu duygu, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde köktenci akımların güçlenmesine yol açtı. Böylece Saddam’ın, bütün Arap dünyasında itibarı yeniden yükselmeye başladı. ABD tam bu sırada, inandırıcı olmayan, asılsızlığı da kısa sürede anlaşılan gerekçelerle, 20 Mart 2003’de Irak’ı işgal etti. Peki neden? Cevabını topluca ve kısaca vermeye çalışalım. SSCB dağılınca rakipsiz kalan ABD, dünya hakimiyetini “güç kullanarak” sağlamayı planladı. “İkiz kule” olayından sonra Bush’un, “Haçlı seferleri başlıyor” ifadesi, sanki hazırlanmış bir projenin itirafı gibiydi. Projenin iki öncelikli ve önemli ayağı ise, Afganistan ve enerji zengini Irak’tı.
Orta Doğu ve Orta Asya için stratejik önemi çok yüksek olan Irak’a odaklanıp, ABD’nin hedefleri neydi bakalım:
Birinci hedef, bölgedeki enerjiye el koymak. İkincisi, İsrail’in güvenliğini garanti altına almak. Üçüncüsü, Irak’ın kuzeyinde İsrail’e dost, kukla bir devlet kurmak.
Köprü başı konumundaki İsrail, batı için çok önemli. Filistinlilere gelince, onları ayakta tutan güçlü destek, Saddam ve İran Molla rejiminden geliyor. Bu desteğin kesilmesiyle, çaresiz kalan Filistinliler, İsrail’in şartlarında bir anlaşmaya mecburen yanaşacak. Tabii Irak’ta kurulacak uydu yönetim de devrede olacak.

Başarı mı, yenilgi mi?
Şimdi soralım, ABD sayılan bu hedeflere ulaştı mı? Tabloya bakalım:
1- Saddam rejimi devrildi, ancak yerine bir yönetim getirilemedi.
2- İran hâlâ hedefte, ortada bir sonuç yok, ne yapılacağı da belli değil. Üstelik Mollalar Irak başta bütün bölgede gücünü artırdı, desteklediği Hizbullah İsrail’i ilk defa Lübnan’da durdurdu.
3- İsrail’in güvenliği sağlanamadı. Hatta ABD 2008’den itibaren bölgeden çekileceğine göre, işler daha da sarpa sarabilir.
4- ABD petrole bir ölçüde el koydu, ancak bunun ne kadar devam edeceği belli değil. Petrolden sağlayacağı gelirin, harcadığı 1 trilyon doları nasıl karşılayacağı ise meçhul.
5- Kuzeyde, bölge ülkelerini çok rahatsız eden kukla bir oluşum meydana getirildi. ABD üsleri buraya taşınacak, ama bütün direniş güçlerinin hedefi olacağı da şimdiden belli.
6- Bir milyona yakın insanın hunharca katli, milyonlarca insanın evini barkını terk etmesi, utanç verici işkenceler ve tecavüzler, ticaret metaı haline getirilen kadınlar, nihayet mahvedilmiş milyonlarca istikballe, ABD insanlığın vicdanını kaybetti.
7- Bush kendi ülkesinde dahi itibarsız hale geldi.
8- Sadece Irak değil, tüm bölge büyük bir kaosla karşı karşıya bırakıldı.
İşgalin 1. safhasındaki 4,5 yılın tablosu böyle. Bir de 2. safhası var ki, “Büyük İsrail”, “Büyük Kürdistan”, “Büyük Ermenistan”ı kapsıyor. İşgaldeki başarısızlık sebebiyle bu safhaya geçilmesi zamana kaldı. Sadece, “Büyük Kürdistan” hedefinde erken bir gelişme ortaya çıktı. O da, bizim yöneticilerin ABD-AB endeksli siyasetleri sayesinde oldu.
ABD’nin umduğu da, bulduğu da böyle.
Bu arada bir acı gerçek daha var. O da, 2 Irak savaşına da girmediğimiz halde kaybeden tek ülke Türkiye oldu.

Yazarın Diğer Yazıları