AB Ordusu’nun hedefi Türkiye’dir
Anavatan Türkiye neden Avrupa Birliği’ne alınmamaktadır? 50 yıldan fazladır neden AB kapısı önünde bekletilmektedir? AB’nin bir Hristiyan kulübü olduğu bir yana, Anavatan Türkiye’nin tam üye yapılmamasının çeşitli nedenleri vardır. Tarihi, askeri, siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel birçok nedenden dolayı Türkiye üye yapılmamaktadır. Türkiye, AB üyesi birçok ülkeden daha kalkınmış, daha stratejik konumda olmasına rağmen ve en önemlisi dinlerarası çatışmada önemli görevler üstlenebilecek konumda olmasına rağmen AB’ye alınmamaktadır. Tam üye yapılmamasının en önemli nedenlerden biri de Almanya ve Fransa’nın AB içerisinde elde ettikleri gücü Anavatan Türkiye ile paylaşmak istememelerindendir.
***
Önceki gün ajanslara düşen bir haber hayli dikkatimi çekmiştir. Habere göre AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker, Avrupa Ordusu’nun kurulması gerektiğini, Avrupa’nın kendi ordusuyla AB’ye üye ya da komşu ülkelerdeki barışa yönelik herhangi bir tehdide daha güvenilir şekilde tepki verebileceğini belirtti.
Alman Welt am Sonntag gazetesindeki habere göre Juncker, Avrupa’nın ortak ordusunun, dünyaya Avrupa ülkeleri arasında bir daha savaş olmayacağını göstereceğini söyleyerek “Böyle bir ordu, ortak bir dış ve güvenlik politikası oluşturmamızda ve Avrupa’nın dünya içindeki sorumluluklarını yerine getirmesinde yardımcı olur” dedi.
Ukrayna krizinin Avrupa Ordusu ihtiyacını doğurduğuna işaret eden Juncker, “Avrupa kendi ordusuyla AB’ye üye veya komşu bir ülkeye yönelik tehditlere karşı daha güvenilir tepki verebilir” diye konuştu. AB Komisyonu Başkanı Juncker, “Rusya, Avrupa Ordusu olsaydı Kırım’ın işgalinden vazgeçer miydi?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Askeri cevaplar her zaman yanlış cevaplardır. Bu diplomasi ve politikanın başarısız olmasının itirafıdır. Bir Avrupa Ordusunu hemen kullanamazsınız. Fakat Avrupa’nın ortak ordusu Avrupa değerlerinin savunulması noktasında Rusya’ya açık bir etki yapılmasını sağlardı.”
NATO’nun bu bağlamda etkili olup olamayacağının sorulması üzerine Juncker, şunları kaydetti: “NATO’nun her üyesi aynı zamanda AB üyesi değil. Bu rekabetle alakalı bir şey değil aksine Avrupa’yı güçlendirmekle ilgili konu. Ayrıca ortak Avrupa Ordusu, ilerleme ve askeri malzeme alımı için yoğun bir ortak çalışma ve kayda değer derecede tasarruf sağlar.”
İşte bu noktada, Anavatan Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkan takımın en önemli bireylerinden olan Juncker’e söyleyeceklerimiz vardır. NATO’ya üye olup AB’ye üye olmayan 6 ülke vardır. Bunlar ABD, Kanada, İzlanda, Norveç, Arnavutluk ve Anavatan Türkiye’dir. İzlanda ve Norveç halkları AB’ye girilmesine karşı çıkmaktadır. Arnavutluk henüz buna hazır değildir. ABD ve Kanada ise coğrafya olarak AB’ye üye olabilecek konumda değildir. Geriye Anavatan Türkiye kalmaktadır. NATO’nun en güçlü ikinci ordusuna sahip Türkiye AB’ye alınmamaktadır. Juncker’in ortaya attığı fikre bakılırsa, yani güçlü bir AB Ordusu’nun tesisi için Türkiye’ye ihtiyaç vardır. Ne var ki Türkiye, AB’ye üye yapılmayacağı ve muhtemel AB-NATO ortak askeri girişimlerinde Türkiye’nin, AB ülkeleri ile birlikte hareket etmek istemeyeceği varsayımından hareketle, AB Ordusu kurulması fikri ortaya atılmıştır. Diğer bir olasılık da AB Ordusu’nun, üyesi olmayan bir ülkeye karşı NATO’dan bağımsız olarak, münferit hareket kabiliyeti yaratmaktır. Yoksa kurulması tasarlanan AB Ordusu’nun, bölgedeki istikrarın korunması adına, NATO’dan daha fazla etkin olacağını söylemek mümkün değildir. AB üyesi olup da NATO’ya üye olmayan ülke sayısı da 6’dır. Bunlar Avusturya, Finlandiya, İrlanda, Malta, İsveç ve Kıbrıs’tır. Bu ülkelerin tamamının askeri gücü bir Türkiye etmez. Bana göre kurulması tasarlanan AB Ordusu’nun hedefindeki ülkelerden biri de Anavatan Türkiye’dir. Dünyada hızla değişen dengeler çerçevesinde, Türkiye’nin son dönemde Rusya ile ticari ilişkilerini artırmaya yönelik girişimleri ve ileriye dönük enerji konusunda olası iş birlikleri, AB’yi, özellikle de Almanya ve Fransa’yı tedirgin etmiştir. Juncker’in fikrine ilk sahip çıkan ve destek verenin Almanya Başbakanı Merkel ve Alman Savunma Bakanı Von der Leyen, olması rastlantı değildir.
***
Anavatan Türkiye’nin Orta Doğu ve Doğu Akdeniz’deki çıkarları ile AB’nin ve hatta ABD’nin çıkarları örtüşmemektedir. Türkiye’nin son dönemdeki savunma sanayiindeki yatırımları ve dışa bağımlılığı azaltmaya yönelik tedbirleri de emperyal güçlerin hoşuna gitmemektedir. Batı’nın düşmanca tutumuna ve şer ittifaklarına karşı uyanık olunmalı ve gerekli tedbirler alınmalıdır.