1915: Ortak gelecek inşası!
22 Nisan 2014 günü, Türkiye Barolar Birliği salonunda büyük bir katılımın olduğu, “1914 Ermeni Mezalimi ve Gerçekler” paneli yapıldı. TürkBir tarafından düzenlenen panelde konuşan, dünyaca ünlü bilim adamı, Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Norman Stone, çok dikkat çekici bilgiler verdi. Özetleyecek olursak: “Dünyada Ermeni meselesi yoğun bir şekilde tartışılıyor. İddialarıyla ilgili olarak ‘şarlatanlar, çıkar peşinde koşan siyasetçiler ve bilim adamları’ konuşuyor. İtibarlı, ciddi bilim adamlarının bir kısmı Ermeni iddialarının, diğer bir kısmı da Türk tezlerinin haklılığını savunuyorlar. Ancak, Türklerin soykırım yapmadığını, aksine soykırıma uğradıklarını yayınladıkları eserlerinde ortaya koyan bilim adamları, Ermeni Diasporasının yoğun şekilde baskısına maruz kalmaktadır. Türkiye için 2015 yılı, dışarıda ve içeride de çok önemlidir. Buna göre Türkiye’nin kararlı ve dirençli davranması şarttır” tavsiyesinde bulundu.
Rus arşivlerinde 8 yıl araştırma yapan, uzman Mehmet Perinçek özetle; “Rus arşivlerinde Ermeni iddialarını çürüten çok belge var. AmaTürkiye’yi suçlayacak herhangi bir belge bulunamamıştır. Ermeniler emperyalist devletlerin müdahalesine kadar Osmanlı’da iyi şartlarda yaşıyorlardı. Osmanlı Ermenilerinin koşulları, Rusya Ermenilerine oranla daha iyi idi. Ayırım asla söz konusu olmamıştır. Belgelerde soykırım yok, ama karşılıklı kırımdan bahsediliyor. Ermeniler batılı emperyalist devletler ve Çarlık Rusya’sı tarafından kışkırtıldığı, buna karşılık Osmanlı’nın vatan savunması yaptığı, belgelerde yer alıyor. Osmanlı’yı işgal planları çerçevesinde Ermenilere iki görev verildiği; biricisinin Ermenilerin cephe gerisinde ayaklanma çıkarıp Osmanlı Ordusu’nu zaafa uğratması, ikincisinin, Ermeni gönüllü birlikler yoluyla Osmanlı Ordusu’nun savunma hattını yararak Rus işgalini kolaylaştırması konusunda Rus ve Ermeni yetkililerinin yazdığı sayısız rapor var. Mesele birkaç Taşnak’ın işinden ibaret değildir. Geniş Ermeni birlikleri ve kitleleri, ayaklanmalarda rol almışlardır” dedi.
AVİM Başkanı Emekli Büyükelçi Alev Kılıç’ın konuşması özetle şöyle: “100. yıldönümünü andığımız Birinci Dünya Savaşı daha önce benzeri yaşanmamış bir felakettir. Osmanlı vatandaşı Türk ve Müslüman nüfusun maruz kaldığı sayısal ve niceliksel mukayese edilemez mezalimin yanı sıra, Osmanlı devletini oluşturan diğer topluluklar gibi, Ermeniler de büyük acılar yaşamıştır. 1915 Sevk-i iskan kanunu öncesi ve sonrası yaşanan olayların sonuçları, Türkler ile Ermenilerce bugün dahi tartışılmaktadır. Bu konuda gerçeklere dayalı ortak bir anlayışa varılması kaçınılmazdır. Ermeni anlatımındaki, Türk düşmanlığı propagandasına dayandırılan soykırım iddiasının yanıltıcı ve haksız bir suçlama olduğu, son 20 yıldaki hukuki araştırmalar ve bulgularla ortaya çıkmaktadır. Bu alanda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AHİM) verdiği 17 Aralık 2013 tarihli karar çok önemlidir. AHİM bu kararıyla, Dr. Perinçek’in İsviçre’de yaptığı Ermeni iddialarına karşı beyanlarının ifade özgürlüğü kapsamına girdiğini, zira soykırım iddialarının hukuken kanıtlanmış, genel kabul gören bir zeminin bulunmadığını onaylamıştır.”
Avukat Erdem Akyüz, Erzurum doğumlu olarak olayları yaşayan babası ve annesinden dinlediği acı olaylardan örnekler verdi. İnsanların evlerinden nasıl toplandığını, camilere doldurulup nasıl yakılarak soykırım uygulandığını anlattı.
1915’e Hazırlık Kongresi
Ankara’da 26 Ocak 2014 günü toplanan “Düşünceye Özgürlük Girişimi” ve “Batı Ermenileri (Doğu Anadolu İllerimiz kastediliyor) Ulusal Kongresi”nin düzenlediği “2015 perspektifinden Hrant Dink suikastına bakmak” forumunda, Diaspora Ermenilerinden “İsteyenlere TC nüfus cüzdanı ve pasaportu verilsin” kararı çıkmış.
1915’de nelerle karşılaşacağımızın işaret fişeği gibi olan bu vatandaşlık talebini, Başbakanın tarihimizde ilk defa, Ermeniler için sembol olan 24 Nisan dolayısıyla yaptığı açıklamadaki, Ermenilerden “özür” olarak algılanabilecek “taziye” dilemesini ve şu ifadelerini birlikte düşünelim: “Etnik ve dini kökeni ne olursa olsun yüzlerce yıl bir arada yaşamış... her alanda ortak değerler üretmiş Anadolu insanları, yeni bir gelecek inşa edebilecek imkân ve kabiliyetlere bugün de sahiptir... Bugünün dünyasında tarihten husumet çıkarmak ve yeni kavgalar üretmek kabul edilebilir olmadığı gibi ortak geleceğimizin inşası bakımından hiçbir şekilde yararlı da değildir. “Batı Ermenileri Ulusak Kongresi” nin vatandaşlık Projesi ile Başbakan’ın söylediği, “Etnik ve dini kökeni ne olursa olsun, geçmişte ortak değerler yaratmış Anadolu insanlarının, ortak gelecek inşası” için milyonlarca Diaspora Ermeni’sinin vatandaşımız olarak ülkemize yerleştiğini varsayalım. Dünyanın her yerinden Ermenilerin çifte vatandaş sıfatıyla “Batı Ermenistan”a (6 ilimize) yerleşip, gelip gittiğini düşünelim. Zamanı gelince de, plebisit veya baskı yoluyla bu illerimizin ne duruma geleceğini hesaplayalım. Hani 3 T vardı ya... “Tanıma, Tazminat ve Toprak” talebi... hatırlayalım...