15 Temmuz gerçekleri ne zaman ortaya çıkar?

Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) emekli Müsteşarı Emre Taner''in Meclis''te kurulan "15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonuna" verdiği ifadesine darbe girişiminin birinci yılı olan 2017''de, "15 Temmuz ve küresel aklı" başlıklı yazımda yer verdim

FETÖ darbesinin 5. yılında bu çok önemli açıklamayı özetliyorum:

* Emre Taner diyor ki;

"15 Temmuz sadece FETÖ''nün ve grubunun anlayışıyla realize edilmiş faaliyet olamaz; FETÖ''nün boyu kısa kalır.

İkinci, üçüncü, dördüncü darbeden endişe ediliyorsa FETÖ''nün boyu çok kısa kalır.

Arkasındaki ortak aklın, küresel aklın göz ardı edilmemesi gerekir. Şiddetli bir kalkışma, çok şiddetli tedbirlerle engellenir.

FETÖ örgütünün en büyük özelliği, bizim düşüncemize göre, çok ciddi bir dış destek bulabilmesidir.

12 Eylül 1980 darbesi grubun genel Nurculuk platformundaki ayrışmasını daha da hızlandırıyor. Çok ilginçtir, Gülen cemiyeti 12 Eylül darbesine "evet" diyenlerdendir.

Diğer Nurcu gruplar "hayır" demişlerdir.

Gülen neden ''evet'' demiştir, düşünülür, tartışılır, cevapları da bulunabilir.

Bu ''evet''in faydaları olmuştur, sıkıyönetim uygulamalarında örgüt en az zararla çıkmıştır, en önemli gelişimini de bu dönemde sağlamıştır.

Özellikle okullarda ve eğitim faaliyetlerinde örgütün sıkıyönetim döneminde de yol aldığını görüyoruz.

FETÖ örgütünün en büyük özelliği, bizim düşüncemize göre, çok ciddi bir dış destek bulabilmesidir.

Bu desteği bulmuştur.

Hiçbir İslamcı grup bu ölçüde bir dış destek bulamamıştır.

Bütün bu gelişmeler, her safhasında, yasa dışına henüz büsbütün çıkılmamış olmasına rağmen, geleceğe dönük potansiyel bir tehdit anlamında tarafımızdan izlenmiştir ve birçok devlet takdimlerinde de bu hâller dile getirilmiştir.

Bu dönemde Teşkilatımızın konuya duyarlılık göstermesi örgüt üzerinde olumsuz bir sonuç doğurmuş, Gülen''in Amerika''ya nakli konusu gündeme gelmiştir.

Örgüt bu tarihten itibaren küresel bir enstrüman niteliğini daha da güçlendirmiştir. Bir başka deyimle: Küresel sermayenin izdüşümü konumuna âdeta getirilmiştir.

* AKP dönemi...

2000''li yıllar, örgütün giderek güçlenen kadroları, büyüyen mali imkânları ve daha geniş bir alanda manevra yapabilme olanaklarının artmasıyla liderliğin daha iri emeller doğrultusunda yeni hedeflere yönelmek istedikleri düşüncesini de güçlendirmiştir.

O yılları hatırlarsak, dehşetli bir bilgi kirliliği ortalığı toz dumana çevirmiş, bürokraside savcı-hâkim-polis üçlüsünün FETÖ kaynaklı senaryolar çerçevesinde devleti kontrol altında tutabilme gayretlerinin arttığı görülüyor.

Uysal görünümlü hareket, arzuladığı sonuçları alabilmek noktasında, âdeta taarruzi bir nitelik kazanmaya başlıyor."

* 15 Temmuz''un hesabı...

Geçen yılki, "15 Temmuz''un hesabı" başlıklı yazımı da özetliyorum.

- 15 Temmuz hain darbe kalkışmasının hesabını vermesi gereken elbette 2002 yılından bugüne tek başına iktidar olan AKP''dir…

- Muhalefet partilerinin iktidardan hesap sormasını beklerim.

- Yargının ihmali ve hatası olanlardan hesap sormasını isterim.

- Vatandaş olarak seçim sandığında hesap sorarım.

- Yazılarımda 251 şehidimiz için hesap sorarım.

- Bir daha bu tür bir kalkışma olmaması için sorumluların hesap vermelerini isterim.

FETÖ''cülerin yedi sülalesinden hesap soruluyorsa iktidardaki AKP''den de hesap sorulmalı…

"Kandırıldım, aldatıldım, hata yaptım, milletim ve Rabbim affetsin…" demekle olmaz.

İktidarlar icraatlarının hesabını gerek sandıkta millete, gerekse yargı önünde bağımsız yargıya vermelidir…

* Bugüne gelince...

MHP Genel Başkanı, Cumhur İttifakı''nın eş başkanı Devlet Bahçeli''ye soruyorum:

- Yurtta Sulh Konseyi nerede?

- Bu konseyde iktidardaki siyasiler ya da askerler var mı?

- Neden ortaya çıkarttırmıyorsunuz?

Erdoğan ve Bahçeli bilsinler ki:

- Cumhur İttifakı iktidardan düşecek, 15 Temmuz gerçekleri ortaya çıkacak...

Yazarın Diğer Yazıları