Zamandan çalacaklar!..

Yazmazsam çatlarım!..

Seçim yasaklarına denk düştüğü için yetiştirememiştim.

Hatırlarsınız, seçimden iki gün önce 5 Haziran Cuma günü ülkenin 100 bine yakın camisinde MHP’ye ve kısmen de HDP’ye oy vermeyin anlamında hutbe okundu. Recep Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu’nun meydanlarındaki söylemlerine paralel, ırkçılık kötülemesi yapılarak AKP adres gösterildi. Bu nasıl mı organize edildi?.. Sarayında oturan ve oyların simülasyonunu AKP’deki SESİK ekibiyle birlikte yapan Erdoğan, Türk milliyetçisi oyların MHP’ye Kürt dindarların oylarının da HDP’ye akmaması için son bir çare arıyordu. Bir anda imdada Beşir Atalay’ın başında olduğu SESİK’in (AKP Seçim Strateji İletişim Koordinasyon Merkezi) raporu yetişti. Milliyetçi Türkler ve Dindar Kürtlerin ikaz edilmesi gerekiyordu. Bunun için de çok az bir zaman vardı. İki gün kalan seçime bu yönde bir rötuş için en iyi yöntem HUTBE idi. Bunun için de Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan üzerinden harekete geçildi. Saray’ın talimatıyla, Perşembe günü gerçekleşen Din İşleri Yüksek Kurulu toplantısı sonrasında Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Hüseyin Karapınar ve Din Hizmetleri Genel Müdürü Yaşar Yiğit ile birlikte “Seçim Hutbesine” son redaksiyonu yaptılar.

Diyanet’in bu marifetinin (!) reklamını yapmak da yandaş gazetelere düştü. Sonuç ne oldu. 7 Haziran’da esaslı bir şamar yediler milletten. Irkçılık çarptı, Erdoğan ve avanesini!..

Şimdii!.. Seçim sonuçlarına bakarsanız; istifa etmesi gerekenler sadece  Erdoğan ve Davutoğlu mu?

Çerezlik Mercedes’i ile seçimin en önemli gündem maddelerinden biri olan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in bir gün bile daha o koltukta oturmaması lazım. Bence, koalisyon formüllerinin kilit partileri de ilan ettikleri kırmızı çizgilerini güncelleyip, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yasal çizgilerine çekilmesini ve Başkanını da oraya eklemelidirler.

Biliyorum. Çok merak ediyorsunuz bundan sonra ne olacak?.. Hangi parti, hangi parti ile koalisyon yapar. Koalisyonlar ikili mi, üçlü mü olur? Recep Erdoğan, her şeyi kabullenir köşesine çekilir mi? AKP’nin içi ne olur? Meclis Başkanı kim ve hangi partiden olur?..

Soruları artırabilirsiniz. Gerçekten Ankara toz duman. Liderlerin seçim sonrası yaptıkları açıklamalardan sonra henüz elle tutulur bir şey yok. Zaten seçimin kaybedenleri de kazananları da vakit geçirmeden istişare toplantılarına başladılar. Erdoğan da sarayında planlarını yapıyor. Şu anda herkes hem kendi hem de karşı tarafın iç dengelerini net olarak görmek istiyor.

Bu tozlu ortamda önümüzü rahat görebilmek için olanları adım adım takip etmekte fayda var. Daha işin birinci basamağındayız. Seçim bitti, YSK’nın resmi sonuçları ilan etmesini bekleyeceğiz. Koalisyon görüşmeleri ise alttan alta daha 7 Haziran seçimleri öncesinde başlamıştı başkentte. Resmi olmayan, kimi liderlerin bilgisinde kimisi ise olası durumdan kişilerin durumdan vazife çıkararak gerçekleştirdikleri... Bu karşılıklı el ense çekmeleri, nabız tutmaları ve pazarlık güçlerini artırmak için ortaya salınacak bilgilendirmeleri, manipülasyonları  “falanca parti falanca ile koalisyona çok yakın”  vs.. gibi haberlerde bulacaksınız. Ama hiçbirine yüzde 100 inanmayın. İlk gerçeğe yakın koalisyon formülleri Meclis Başkanlığı seçim görüşmeleri ile başlayacak. Bakın tam bu noktada Ankara’da dün itibarıyla dolaşan son kulisi aktarayım;

AKP ile MHP arasında alttan temaslar başladı. Hatta ve hatta -söylenenlere göre- AKP, İçişleri Bakanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı’nı MHP’ye  bırakmaya hazır. Görüşmeler doğru. Görüşen kişileri de biliyorum. Fakat  “gerçekçi mi”  diye sorarsanız. Sizi tatmin edecek bir yanıt veremem. Çünkü, biliyorum ki AKP’nin siyaset kurnazları aynı anda hem CHP hem de HDP ile alttan alta çok ciddi görüşmeler yapıyorlar. Tek dertleri var; iktidarı kaybetmemek ve olabildiğince fazla pay kapmak. Seçimden büyük bir yenilgi ile çıksalar da her türlü hile ve hokkabazlığı denemekten vazgeçmeyeceklerdir.

Şimdi size spekülasyon olmayan net bir haber vereyim. AKP, hükümet kurmak için 45 günlük sayacın başlayacağı TBMM’nin Başkanlık Divanı’nın oluşacağı tarih için çok ince(!) bir plan yaptı. Davutoğlu ve yakın kurmayları, 45 günlük süreyi uzatmak için Meclis Başkanvekilleri, idare amirliği ve katip üyeliklerini geç bildirme kararı aldı. Yani, ne kadar geç bildirirlerse 45 için geri sayımı o kadar uzatacaklar.

Peki, Erdoğan’ın ‘A’ planı ne?.. Saray, Seçim Hükümeti İstiyor. 30 Eylül’e kadar AKP’nin genel başkanını değiştirip, daha sonra da seçime gitmek istiyor. AKP’nin başına Erdoğan’ın sözünden çıkmayacak meydanlarda ikili görüntü vermeyecek bir pasif isim... AKP’nin başına Binali Yıldırım ya da Numan Kurtulmuş’un geçmesi...

Recep Erdoğan’ın ilk yazılı açıklamasına bakıp, köşeye çekileceğini sananlara çok gülerim. Erdoğan’ı tanıyanlar bilir; çekilmez, ülke yangın yerine dönse de  gene geri adım atmaz. Yakın çevresiyle konuştuklarından kulaklarımıza gelenler de bunu teyit ediyor.

Son soru;  “Abdullah Gül ne yapıyor?”

Beklemede!..

Not; Dün akşam saatlerinde Ankara’da çok sıcak bir gelişme yaşandı. YSK  toplantısında yeni seçim oy pusulaları görüşüldü. Seçim güvenliği için fligranlı oy pusulaları ele alındı. Ayrıca oy pusulaları ve birleştirme tutanaklarında barkod sistemi getirilmesi de görüşülen konular arasındaydı... Henüz 7 Haziran’ın resmi sonuçlarını ilan etmemesine karşılık YSK’nın yeni oy pusulalarını gündeme alması, tartışması, kulislerde çeşitli sorulara yol açtı.  “Acaba, YSK’ya bir yerlerden erken seçime hazır ol talimatı mı gitti”  diye soruldu.

Yazarın Diğer Yazıları